"Nereye gideceğim? Gidecek yerim olmadığını biliyorsun," diye söyledim; ancak beni dinlemeden odasına girdi.

Çıkar çıkmaz yüzüme yediğim eşofmanlarla hayretler içerisinde ona baktım!

"Giy şunları ve bir saat sonra yok ol."

Kıymetli eşofmanlarını bile giymeme izin verdiyse gerçekten akşam evde olmamamı çok istiyordu ve benim aklımda ise intikam çanları çalıyordu...

"Eşofmanlarını giymemi mi istiyorsun?"

Suratıma çarpan ve yere düşen şu meşhur eşofmanları yerden alırken hayretle ona baktım.

"İstersen böyle çık."deyip eşofmanları geri almak için bana doğru yürüyünce,

"Hayır hayır tamam.Giyeceğim.Ne zaman dönmem gerekiyor peki?"diye sordum ıslak halimden kurtulacağıma şükrederek.

Bu adam gerçekten dengesizdi.Önce eşofmanları için adeta benimle savaşıyor, şimdiyse giymem için yüzüme atıyordu.

Yeniden odasına girip, üzerini değiştirmiş bir şekilde çıktı ve,

"Misafirimi almaya gidiyorum.Bir saatte burada olurum.Geldiğimde seni görmek istemiyorum.Sabah gelebilirsin," deyip tam kapıdan çıkacakken bana döndü.Yüzündeki pis sırıtıştan yine beni sinir edecek bir şey söyleyeceğine emindim.

"Kıyafetlerimin habersiz alınmasından hoşlanmam.Ancak ben istediğim ya da verdiğimde giyebilirsin," diyerek evden ayrıldı.

Hastaydı evet.Bu adamı kesinlikle hasta, psikolojisi bozuk göt herifin teki olarak yazmıştım! Halbuki yazarken hiç öyle düşünmemiştim.Sadece nişanlısını aldatan biri olmalıydı.

Ne yapacağımı bilemeden birkaç saniye olduğum yerde durdum. Tüm gün ne yapacaktım? Tüm gece? Aggh bana yaptıklarını yanına bırakmayacaktım!

Mery'yi çağırsam çok mu ileri gitmiş olurdum? Ama nasıl çağıracaktım ki telefon numarası bende yoktu.Her ne kadar hayalimde bir şirket adı yaratsam da sonuçta şirketin nerede olduğunu bilmiyordum.

O sırada aklıma yazmak geldi!

Tanrım! Neden yazmıyordum ki!? Belki de hikâyenin devamını, içinde benim de olduğum gibi yazar ve evime dönebilirdim!

Elimdeki eşofmanları koltuğun üstüne atarak hızla şeytanın odasına girdim.Direk sol kısımdaki komodine yöneldim.Sağ taraftaki çekmeceye hiç uğramayacaktım!

Ya da...

Aklıma gelen intikam plânıyla tek kaşım istemsiz olarak havaya kalkarken, dudağımın bir kenarı da kaşımla uyum içerisinde hareket etti.

Mutfağa koşturup, çöp poşeti aramaya başladım.Sonunda bir tane bulabildiğimde poşeti de alarak yeniden yatak odasına girip sağ taraftaki komodinin önünde, yerde oturdum.

Çekmecedeki tüm prezervatifleri çöp poşetine doldururken diğer yandan da söyleniyordum.

"Seni ekmeğinden ediyim de gör şeytan!"

"Tam gaza gelmişken işin yarım kalsın da patla, beter ol!"

"İntikammış! Hah! Kıçımın intikamı!"

"Koca götmüş! Sanki kendi götü fındık kadar!"

Pekâlâ bir kez bakmıştım...

Tek bir prezervatif kalmayana dek çekmeceyi boşalttım ve poşeti mutfaktaki çöp öğütücüye attım.

Belki bir fahişeden çocuğu olur, tüm hayatı mahvolurdu!

Hain plânlarımla, odasından aldığım not kağıdını ve kalemi alıp, yeniden salona geçtim.Tam olarak uyandığım yere oturup, hikâyemde nerede kaldığımı hatırlayarak yazmaya başladım.

İLHAM PERİSİ (Kitap Olmuştur, Tanıtım Bölümleridir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin