0.1

30.3K 916 254
                                    

Medyada Güneş var.

Güneş Yıldırım;

Üstüm başım çamur olmuş bir halde eve gidiyordum. Neden çamur diye sorarsanız eğer sormayın bence çünkü sinirden kudurmak üzereyim.

Yakışıklı olduğunu düşünen 3 tofaşlı genç bizim yanımızdan geçerken su birikintisinde üzerimize fırlatmıştı. Pardon su değil çamur bildiğiniz çamur.

Okuldan çıkmadan iki ders önce yağmur yağmaya başlamıştı ve benim canım hala yağan yağmurun altında yürüyerek eve gelmek istemişti.

Ah tabi yanımdaki benden farksız olan Beril ve Yağmuru unutmamak gerek. Ah aptal kafam.

"Neden beni durdurmadınız boklular." Dedim gülerken.

Beril "Ne bileyim canım istedi benim de" ediyorken karşı kaldırımdan bana dikkatle bakarak gecen bir adam dikkatimi çekmişti.

Ona daha dikkatle baktığımda rahatsız olmuştum. Her ne kadar ıslak inekler gibi gördüğümüzden olduğunu düşünmek istesem de ondan değildi anlamıştım.

Daha fazla üstelemeyip kafamdan bu düşünceleri savmıştım.

Ortamı dağımak için "Kızlar iki gün sonra partide ne giyeceğiz." dediğimde yağmur bana gözlerini açıp "kanka daha 3 gün önce elbise almaya gideceğimizi söylemiştin sonra hasta olduğunu bahane edip evde dizi izlemiştin ve senin yuzunden biz Beril ile kıyafetimizi aldık. Sen tam bir manyaksin ve üsengeçsin." dedi.

"Ama ne yapayım son bölümünü izlememiştim dizimin yarım mı kalsaydı" dedim dudaklarımı büzerek.

"Şöyle yapma agzina kürekle çarpasım geliyor Güneş." Dediğinde daha fazla dudaklarımı büzmüştüm.

O sırada eve geldiğini farkettiğimde Beril'e orta parmak kaldırıp eve koşmuştum. Çünkü Beril nefret ediyordu o hareketten.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde başıma bir ağrı saplandığını hissetmiştim. Ellerimi kafama siper ettiğimde acıyla inlemiştim. Sanki transa geçmiş gibi gözümün önünden akan görüntüleri izliyordum fakat ne olduğunu seçemiyordum.

Bir çocuk vardı, yaklaşık 3-4 yaşlarında. Ve yanındaki kadın ağlıyordu. Bir adam onu teselli ediyordu. Lütfen saklayalım kimse bilmesin onu, o çok önemli biri olacak dediğinde kafaları bana dönmüştü.

O sırada korkudan elim ayağımın titrediğini hissetmiştim. Gözlerimi açtığımda yanı başımda duran bir kadın vardı, yüzüne bakıyordum ama göremiyordum bu nasıl bir şeydi böyle. Ellerimi tutup bana "ah benim güzelliğim sen çok özelsin." Dediğinde ensemden "yakında kavuşacaksın" diye bir fısıltı geldi.

Kapı açıldığında gözlerimi oraya çevirirken. Yataktan fırladım. Uyanmıştım, Ne yani bunlar neydi. Bir saniye ben ne ara uyumuştum ve ne ara yatağıma gelmiştim.

Annem odamdan içeri girdiğinde bana "Ballı çöreğim neden betin benzin soldu? Bir sey mi var?" Dedi.

Anneme dikkatle bakarak "Anne ben eve geldiğimde ne yaptım?" Diye sordum.

Çığlık atarak kafamı kaldırdığımda gerçekten uyandigimi anlamıştım bu sefer.

Bana neler olmuştu böyle. Abim hemen odaya girmişti. "Güneş ne oldu? Neden bağırdın?"

Abimin gözlerine bakıp "rüya değil, değil mi" diye sorduğumda bana içtenlikle gülümseyerek "hayır" demisti.

Kalkıp hemen abime sarılmıştım. "Abi neler olduğunu anlayamadım birden kabus gördüm hem de 3 kere."

"Korkma bitanem. Hadi uyu geri uykun tamamen kaçmasın, yarın güzel bir gün unutma." Dediğinde gülümseyip yatağıma geri yatmıştım.

Tüm gün Tuna, Beril, Yağmur, Eren, Can ile o mağaza senin bu mağaza benim diyerek gezmiştik. Teknik olarak sadece biz kızlar gezmiştik onlar oturmuştu ama olsun.

Ben bütün kıyafetleri denemiştim. (Aslında 3 tane giydi). Yorgunluktan ölüyordum. Ne yapayım ben dizi izlemek varken bunları.

Tuna bana seslendiğinde onun gösterdiği elbiseye büyülenmiş gibi bakıyordum. Ona öpücük atıp "sağol aslanım" dediğimde bana göz devirip "kamyoncu abi güneş nerede" diyip gülmüştü.

Hemen koşup gösterdiği elbiseyi denemeye gitmiştim.

Aynadaki yansimama gülümsemeden edememiştim. Çok yakışmıştı. Bordo renginde kısa bir elbiseydi. Kol detaylarına bakarken kolumdaki damarların belirginleşip simsiyah olduğunu görünce ensemdeki nefesi hissetmiştim. Aynaya bakmaya cesaret edemiyordum. Sonra bir ses duymuştum "kendine zarar veriyorsun Güneş Yıldırım. Daha fazla burada kalırsan tükenip öleceksin. Zaman ilerliyor, ama sen ilerlemiyorsun." "Tik tak Güneş, Tik tak."

Başımdaki ağrı ile çığlık atıp kabinden çıktığımda bizimkiler yanıma koşmuştu. Onlara, benim deli olduğumu düşünmemeleri için fare gördüm diyip geçiştirdim.

ilk bölümün kısa olmasını istedim.

ve aslında sevindim tekrar yazmaya çünkü eski kurgunun çok çocuksu olduğunu farkettim.

hepinizi seviyorum.

Yorumlarınızı belirtin lütfen.♡

Melezlerin Kraliçesi ∞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin