→ 2 | Veda

72 3 0
                                    

Multideki Asya.

Eylül'ün Ağzından

Evde sıkılıp alışverişe çıkmıştım. Her gördüğüm elbiseyi alışveriş sepetine tıkıyordum resmen. Yanıma birde en yakın arkadaşım Ekin'i almıştım. O da bir süre sonra sıkmıştı beni. Sürekli bir şeyleri eleştirmesi, çok konuşması beni deli ediyordu. Ve sürekli bana hoşlandığı çocuktan bahsedip duruyordu. Bir süre sonra sıkılıp onu evine yolladım, bir kafeye oturup öylece bekledim. Niye beklediğimi bende bilmiyordum, sanırım garsonun gelmesini bekliyordum. Evet, evet garsonu bekliyordum. Uzun süre gelmeyince sinirle kalkıp kasaya doğru hızla ilerledim.

"İki saattir garsonun gelmesini bekliyorum, onu da mı ben çağırayım yani ?" Gözlerimi büyütüp dışarı çıktım. Arabama binip eve geçtim. Yeni aldıklarımı denerken içeri Çağdaş girdi.

"Kuzen, seni yarın istemeye geliyorlarmış. Eşyalarını topla."

"Nasıl ?" Lanet olsun, oraya gitmek istemiyordum. Ama belki tatlı bir aileydi, belki iyi bir aileydi. Bilemezdim bunları, oraya gidince görücektim. Ama görünüşe göre Cansu gayet iyi birine benziyordu.

"Ben hazırlarım. Kuzenin evleniyor, kuzenin. Giyiceklerini hazırlamadın mı yoksa ?" Çağdaş, her zaman planlıydı. Ailemizin en çalışkan erkeğiydi. Annesini ve babasını erken yaşta kaybetmesi onu daha olgun ve çalışkan yapmıştı. Annesi ve babası ölmeden önce gayet iyi, merhametli biriydi. Ama teyzem ölünce birden hayata küstü. Sinirli, agresif ve sürekli somurtan biri oldu. Bu beni kırmasına ve üzmesine de sebep oluyordu. Uzun süredir biriyle sevgili olmamıştı, birlikte yaşamaya başladığımızdan beri eve sadece 5-6 kez kız atmıştı.

"Tabikide hazır. Orada kendime ev bile tuttum. Oraya gidip bir bina kiralayacağım. İşe orada devam edeceğim" Tahmin etmiştim.

"Hiç ayrılmayacağız demek kuzen."

"Haklısın. Bu arada elbise yakışmış." Hızla odadan çıktı. Bende aynanın önünde kendime bakıyordum. Evlenmek için henüz çok gençtim. Belki de benim için iyi olabilirdi. Her zaman İstanbul'dan gitmek istemiştim. İşte fırsat ayağıma geldi. Hem bir kocam olucaktı, hemde buradan kurtulacaktım. Ama barlar, arkadaşlarım, gece hayatım ve ailem ne olucaktı ? Zaten arada bir gelirdim buraya. Belki de gelmem. Burayı sevmiyorum. Beni burada tek tutan bir şey var; ailem.

Demir'in Ağzından

Sabırsızlıkla Cansu'nun gelmesini bekledim. Havalalanında yapılacak hiçbir şey de yok üstelik. Sürekli elim telefonuma gitti. Sonunda telefonum çaldı. Arayan küçük kız kardeşim Emel'di.

"Efendim."

"Alo abi, ablam geldi mi ?"

"Hayır, ne yapıyorsun ?"

"Solucan okuyorum."

"Sokucağım solucana. Neyse kapattım ben." Cansu habersizce arkamdan gelip bana sarıldı. Özlemiştim onu. 1 aydır yoktu. Niye gittiğini bizde bilmiyorduk ama neredeyse her yaz tatillerinde İstanbul'a gidiyordu.

"Hoşgeldin kardeşim."

"Hoşbulduk. Hadi annene hediye bakmaya gidelim."

"İşte benim kardeşim, unutmamış." Valizini ve sırt çantasıyla dönmüştü. İstanbul da ne yapıyordu acaba ? Bagaja valizi koyduktan sonra arabaya binip hemen alışveriş merkezine gittik. Cansu her girdiği mağazadan bir şey beğendi ama onları ben beğenmemiştim. Sonunda küçük bir butiğe girdik. Burada gerçekten çok hoş şeyler vardı. Ben anneme elbise alacaktım, Cansu ayakkabı ve küçük kardeşimiz Emel ise takı. Kombin yapacaktık kısaca. Cansu ile bir elbiseyi beğenip aldım. Sırada Cansu'nun hediyesi vardı. Bir mağazaya gidip topuklu ayakkabıları da aldık. Emel'in istesiği takıyı alıp eve geçtik. Alışverişteyken Cansu kendine spor ayakkabı almıştı. O pek süslü şeyleri sevmezdi. Bildim bileli sade giyinirdi. Bugünde sade giyinmişti.

HeavenWo Geschichten leben. Entdecke jetzt