Bu durumda ya devam edemeyeceğimizi bilen Adamson:
'' Herkes silah, sopa ,ne bulursa eline alsın ve aşağı insin ! ''

Oğuz bir eline silahını diğer eline John ' un baltasını alıp aşağı indi.Adamson da silahını alıp Oğuz ve John 'un yanına gitti.Otobüste kalan insanlar ise marketten almış oldukları beyzbol sopalarını alıp aşağı indiler.Bense tırda bulduğum ve yanımdan olabildiğince ayırmadığım o değişik silahı ve polis arabasından alığım silahı elime aldım.

Şaşkınlığı yüzünden okunan Linda ile birlikte aşağı indik.
Hepimiz sıra sıra dizilmiştik.Zombiler ise bizi parçalara ayırıp yemek için can atıyor ve ürkünç böğürüşleri üzerimize doğru geliyorlardı.

Bende dahil olmak üzere elinde silahı olanlar uzaktan ayaklarını adeta yere sürterek gelen çürümüş bedenlilere ateş etmeye başladı.

Yüzlerce zombi vardı..Hızla birbirlerini dahi ezerek sahadan dışarı çıkan zombilerin kafalarına nişan alamıyorduk , rastgele üzerlerine ateş ediyorduk..Kimsi kafasından vuruluyor yere düşüp kalkamıyor kimisi yere düşüp tekrar ayağa kalkıyordu..Etrafı kan , kopmuş parçalamış et parçaları ve kurşun saplı cesetler süslüyordu..

Neredeyse mermilerimiz bitcekti fakat zombilerin ardı arkası kesilmiyordu..Üstelik çıkan ses yüzünden sahadan çıkanlara caddeler ve ara sokaklardan gelenler de eklenmişti..Etrafımız onlarla kaplanmışken bir çıkış tarafı bile kalmamıştı ve benim mermim kısa bir süre sonra tükendi.

Yerde ölmüş olan bir adamın beyzbol sopasını görmememle silahımı atıp yanına koşmam bir oldu.Cesete yakından baktığımda kısa zaman önce zombiyle boğuşurken hayatını kurtardığım adam olduğunu anladım.Bu oydu..O an kısaca gözümün önünde beliriken silkinip kendime geldim ve cesetin elinde duran beyzbol sopasını elime aldım.

Asıl zombilerle savaş şimdi başlıyordu.Elimdeki sopayı sımsıkı kavradım ve koşarak yüzlerce zombinin içine daldım.Kalp atışlarım ve nefes alıp verişim şimdiden hızlanmıştı...Alnımdan elmacıklarıma doğru damla damla süzülen ter ile yüzüme sıçrayan kan yüzümde birleşiyordu.Çok geçmeden etrafım zombilerle dolmuştu..Çürümüş et yığınlarından ; zombilerden diğer insanların ne durumda olduklarını göremiyordum.Kalan tüm gücümle sopaya yüklendim.Önüme gelen zombilerin kafasını hedef alıp vuruyordum.Zombiler vurduğum darbelerle etrafa savruluyor ,suratları dağılıyor , beyinleri patlıyordu.Ölüm korkusu ise tüm vücuduma dağılıyor iliklerime kadar doluyordu..

Kan içinde kalmış yüzüm , sopayı savurmaktan yorulmuş kollarım..
Ne zaman bitecekti bu ? Zombileri öldürdükçe daha fazlası geliyordu..Yinede direnmekten başka şansım yoktu..
Saniyeler içinde hareket ederek hiç durmadan zombilere darbeler indirmeye devam ediyordum ki arkamda bir çığlık sesi duydum ve bir anda dikkatim dağıldı...Sanırım bu küçük Amelia 'ydı.Fakat elimden bir şey gelmiyordu.Beyzbol sopası ile vurmayı bıraktığım an ; benden bir parça ısırık almaya çalışan kanlar ve salyalar içinde ağzını açmış zombiler üzerime atlayıp beni dakikalar içinde parçalara ayırıp yerlerdi...

Sayıları neredeyse iki katına çıkan zombilerin kafasına hedef almakta bir hayli zorluk çekiyordum.Hedef almayı bırakıp beyzbol sopasını rastgele savurmaya başlamıştım..

Gittikçe gücüm tükeniyor beyzbol sopasını savurmakta bile güçlük çekiyordum.Geçirdiğim bu dakikalar hiç bitmeyecek asır gibi geliyordu.Öldürdüğümüz zombiler yerde bir yığın haline gelmişti. Yığınlarının üzerine basarak ilerlemeye çalışıyorduk..Üzerimize gelen bu ruhsuz cesetler ; zombiler yetmiyormuş gibi güneş tam tepemizden vuruyordu.Yorgunluktan yere yığılıp kalacaktım.

Bir yandan otobüsün tekerleğini patlatan sarı saçlı adama lanet okurken bir yandan da dua ediyordum.Kafamı kaldırdım hala saha boşalmamış çürümüş et yığınlarına yenileri ekleniyordu.Benim ise artık beyzbol sopasını kaldırmaya bile gücüm kalmamıştı.Sanırım artık zombilere teslim olma zamanı gelmişti..Son bir kaç vuruş daha yapıp gözlerimi kapadım ve kendimi serbest bıraktım...

O anda büyük bir patlama sesi duydum ve saniyeler içerisinde patlamanın etkisiyle yarısı yıkılmış olan bir binanın duvarına savruldum.Anlık kafamdan başlayıp sırtıma inen bir acı hissettiken sonra gözlerim kapandı...Yaklaşık bir kaç dakika sonra gözlerimi açtım.Gözlerimi açmamla üzerime bir zombinin atlaması bir oldu..

Zombiyi üzerimden itmeye çalışırken o ise benden birkaç parça almak için ağzını açmıştı.İğrenç kokan nefesini yüzümde hissedebiliyordum.Ellerimde onu durduramayacağımı anlayıp ayağımla hızla tekme attım.Zombinin çürük bacağı diz kapağı hizasından kopmuş ve zombi ileriye düşmüştü..

Bunu fırsat bilip güç bela ayağı kalktım ve o kalkana kadar onu öldürmek için bir şey aramaya başladım.Savrulduğum binanın kalıntılarının içinden büyük bir taşın gözüme ilişmesiyle birlikte uzanıp eilme aldım..
Sağ omzumdan arkama baktım.Bir bacağı kopmuş zombi hiç pesetmeden beni parçalara ayırmak için hala üzerime geliyordu..

Koştum ve omzumdan güç alarak tüm gücümle üzeri yeşilimsi bir hal almış gri taşı zombinin kafasına geçirdim..Sol yanından sallanıp hızla yere düşen zombinin hareket etmesine fırsat vermeden hızla kafasına ard arda birkaç darbe daha vurarak zombinin kafasını ezdim.. Zombinin kafa tası parçalanmış, hastalıklı beyni patlamıştı..İnler tarzda hırıltılıyla gelen son nefesini verdiğini gördükten sonra kana bulanmış taşı parmaklarımın arasından bıraktım..

Üzerimi sirkeledim ve ileriye doğru baktım; kalan insanların koşarak kaçıyordu..Beni gören zombiler ise üzerime doğru gelmeye başlamışlardı bile arada fazla mesafe olmasa da eğer koşarsam bana yetişemezlerdi bunu göz önünde bulundurarak arkama bile bakmadan kaçan insanların yanlarına koştum.

Yerde parçalanmış hatta vücutları ayrı yerlere savrulmuş zombilerin cansız bedenlerinin üzerine basarak ilerlediğim sırada Adamson tok bir sesle:
''Patlama sesine şehrin bütün zombileri gelmeden buradan gitmeliyiz ''

Adamson 'un sözü üzerine hızımı artırıdım..

Benim anlamadığım ise patlamanın nasıl olduğuydu.Ama sormaya vakit yoktu..Durmadan koşmamıza rağmen hala bu caddeden çıkamamıştık..O sırada ara sokaklardan birinden aniden hızla çıkan altı tane jeep bir anda önümüzde durdu...

PEŞİMDE ZOMBİ VAR (TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now