Selamlarrr~
Nasılsınız? Keyifleriniz
yerindedir umarım.
Başlamadan önce tekrardan bir not geçmek istiyorum.
!!Bu bir one shot kurgudur!!
Çayınız ya da kahveniz hazırsa
buyurun başlayalım.
Keyifli okumalarr~
Bol bol yorum yapmayı unutmayın.
🤍
Henry, tam önünde duran şaheserlere bakarak gülümsedi. Ön tarafa geçmek için adımladı. Ağrıyan belini ovuşturdu, artık paydos edebilirdi. "Cane bence bir kahveyi hak ettim!" diye, seslendi. Kendisinden kısa kalan çocuk, tezgahtaki boş rafları işaret etti. "Henry bakıyorum da bugün bize görünmez tatlılar yapmışsın!"
Genç, terden alnına yapışan siyah saçlarını geriye doğru taradı. Dilini dudaklarında gezdirdi. "O kadar yetenekliyim ki görünmüyorken bile tatlılar." Cane gözlerini devirirken, Henry mutfağa geri döndü. Olası bir hataya karşı görev listesini eline aldı. Önlüğünün cebindeki tükenmez kalemi çıkardı.
"Frambuaz dolgulu donutlar.." Listedeki kutucuğu işaretledi. "Tamam." Sırasıyla; limonlu cheesecakeler, lotus bisküvili magnolialar, çilekli-kremalı mini pastalar, yaban mersinli minik turtalar ve son olarak da beş çeşit yaş pasta seçeneklerine tik işareti bıraktı.
Hazırladığı tatlıları dikkatlice ön tarafa götürdü, ardından raflara özenle dizdi. İşini bitirdiğinde cam sürgüyü sola doğru çekerek dolabı kapadı. Cane sigara molasına gittiğinde bir süreliğine kasanın önüne geçti. Bir yandan da teslim etmesi gereken ödevi düşünüyordu. İşini erken bitirdiği için bu zamanı değerlendirebilirdi.
Gelen müşteri onu düşüncelerinden ayırdığında karşısındaki kıza baktı ve gülümsedi. "Hoş geldiniz, ne arzu ederdiniz?" Sağ yanağında oluşan çukur dikkat dağıtacak seviyedeydi. Bu nedenle -sırf onu çalışırken izlemek için gelen- birkaç masa ötedeki kızlar gülüşerek debelendiler.
Yalnız Vanessa, diğer kızlardan farklıydı. Karşısındaki adamın gamzesinden ya da gülüşünden ziyade; direkt olarak biraz yorgun, fakat parlaklığını kaybetmemiş ela gözlerine bakıyordu.
Büyülenmiş gibiydi. Ağzını açıp kelimelerini birleştirecek gücü bulamıyordu. Sahi, ne söyleyeceğini de bilmiyordu ki. Ne arzu ediyordu? Neden buradaydı? Gerçekten biraz tatlı mı yemek istiyordu?
Elbette hayır, fakat şu an söyleyebileceği tek şey bir tatlı ismi olmalıydı. "Ben bir tane..."
Cane, Henry'i kalçasıyla iterek araya girdi. Ekrandan birkaç şeye tıkladı. "Ah, hoş geldiniz! Ben yardımcı olayım size. Arkadaşımız sadece yakışıklı, başka bir iş gelmiyor elinden. Siz onun kusuruna bakmayın. Siparişiniz neydi?"
Vanessa, dalgın bakışlarını karşısında birden belirip konuşmaya başlayan; kıvırcık, siyah saçlı ve gözlüklü çocuğa çevirdi. Ne söylediği hakkında pek bir fikri yoktu ama yine de dinliyormuş gibi yaptı.
Henry, iç çekti ve sabır diledi. Marlow'un hatrı olmasa onu duvardan duvara fırlatırdı. Yemin edebilirdi. Kenardan karşısındaki kızın yüzüne doğru eğildi. Boyu uzun olduğu için zorlanmamıştı.
Birden yüzüne çarpan sıcak nefes, kendi nefesini kesip ciğerlerini onunkiyle doldurma isteğiyle dolup taşmasına sebep olmuştu. Cane'in söylediklerinin aksine, onun ağzından çıkan her sözcüğü beynine kazıyordu. Belki şu an algılayamıyordu. Ama sonrasında düşünüp duracağını çok iyi biliyordu.
YOU ARE READING
PLOT TWIST: HE LIKES YOU TOO
Romance!!oneshot!! - Vanessa'nın kalbi, Henry'nin farkında bile olmadığı bir gülümsemeye takıldığında, sıradan günler anlam kazanmaya başlar. Her zaman aynı masa, aynı sipariş, aynı sessizlik... Cesaretin, aşkın ve hayal kırıklığının iç içe geçtiği bu hika...
