Bu kadar hızlı nefes almaktan başım dönmeye başlamıştı.


''Götür beni buradan ''


Dememle birlikte Oğuz beni kucağına alıp odadan çıkardı.

Adam da bir şey demedi.

Bütün askerler odadan çıkarken bana bakıyorlardı.

Gözlerimi kapatıp Oğuzun kollarının arasına kafamı gömdüm.

Ve tutamadığım şekilde kasılarak ağlamaya başladım.

Oğuz beni odama götürmüştü.


O kadar şiddetli ağlıyordum ki beni sımsıkı tuttuğu halde onun bedeni de sarsılıyordu.

Kulağıma sürekli

''Tamam bitanem'' diyerek fısıldıyordu.

Kollarımı okşuyor donan bedenimi ısıtmaya çalışıyordu.

Yatağa önce kendi uzanıp beni yanına çekti.

Kafamı göğsüne saklayıp ağlamaya devam etti.

O da hafif uzayan saçlarımı okşayıp ara ara öpüyordu.

Konuşamıyordum bile.

Sanki Oğuz da gidecekmiş gibi ona kenetlenmiştim.

Omzunu acıtıyor bile olabilirdim.

Ama şuan onun yanımda olduğuna inanmam için bunu yapmam gerekiyordu.


''Buradayım güzelim

Bir yere gitmiyorum''dedi.

Bunu dediğinde kendimi daha çok kaybetmiştim.

Terk etmişlerdi beni.

Bu zamana kadar yalnızdım.

Ölmek faklıydı

Terk etmek farklı.

İkincisi hem acıtıyor hem kanatıyordu.


Yıllar sonra da karşıma çıkmıştı.

Biraz kendime geldiğimde Oğuz masanın üzerinde duran suyu içirdi.

Su çok iyi gelmişti.

''Biliyor muydun babam olduğunu?''dedim hala gözlerimden yaşlar akarken.

Baba kelimesi bile ağzımda büyüyordu

Çok yabancı bir şeydi.

Sanki bilmediğim bir şeyi yutmaya çalışıyormuşum gibi geliyordu.

Boğazım acıyordu sanki.

Ruhum daralıyordu.

Beynim uyuşmuştu


''Hayır bitanem,

Ama yaşadıklarını tahmin etmiştim.

Bugün de her şey yerli yerine oturdu''


Daha sıkı sarıldım.

Bana yalan söylememişti

Dürüsttü

Her zaman da yanımdaydı.

512Where stories live. Discover now