Asansörden hızlıca indik ve koşarak kapıya ulaştım. Kapıyı hızla açtım. Ve neye uğradığımı anlamadan kafama kapı tarafından ağır bir darbe aldım.
Gözümün önü kararmaya başladığı anda sessizce Ece diyebildim.
Zaten başkada bir şey hatırlamıyorum.
"İsterseniz burdan gerisinide ben anlatıyım" diyip konuyu Ece ele aldı.
"Kapıya kafasını çarptı ve ne olduğunu anlayamadan yere yığıldı. Koşarak yere yığılmış olan Ayça'nın kafasını hemen kucağıma aldım. Ama gözleri kapalıydı. Yanağına sert biçimde tokatlar atmama rağmen sonuç değişmedi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Hemen ambulansı aramalıyım diyerek cebime elimi attığımda cebimde telefon yoktu. Arkamı döndüğümde, bahçe kapısından birilerinin girdiğini gördüm ve bekledim.
Sadece bekledim. O an aklıma başka bir şey gelmiyordu.
İçeriye bu beyler girdiğinde hemen onlardan yardım istedim ve beraber Ayça'yı hastaneye getirdik. Gerisinide biliyorsunuz zaten."
Dedikten sonra bana güven verircesine baktı. Elimi avcuna aldı ve gülümsedi.
Bu hastane yatağından bir an önce kalkıp öğrencilerimin yanına gitmek istiyorum.
Tamam, bir zaman sonra bende burda çalışacaktım. Ama hastane yatağında yatmak farklı hastalara bakmak daha da bi farklı.
Şimdi siz "ne diyor bu kız?" Felan diyorsunuzdur. En iyisi konuyu derinliklerine inerek anlatmak. Ben beyin cerrahi olma yolunda ilerliyorum. Hastaneleri sevmiyorum ama işimide isteyerek seçtim. TUS sınavına girdim. KPDS dende 85 aldım. 3. yılımdayım ve önümde 2 yıl daha var. Ek olarak ise müzik okulunda dersler veriyorum. Haftada bir kez müzik gösterisi yapıyoruz. Ve bu günde gösteriden önce öğrencilerimle bi prova yapalım diye hızlı bir şekilde evden çıktım. Ama bu biraz çok hızlı olmuş olucak ki kapıya kafa attım.
Homurdanarak soluma döndüm ve karşımda bi adamla karşılaştım. Nası bi cümle olduysa. Adama baktım sonra tekrar Ece ye döndüm. Fısıldayarak,
"Bu kim?" Dedim.
Oda fısıldayarak.
"Kahramanın" diye dalga gecti.
"Hı?"
"Sonra anlatırım. Ama daha önemli bişey var. Programa yarım saat kaldı."
Dediği gibi benden bi çığlık koptu.
''Neee?''
Benim çığlığımla bütün gözler bana dönerken
"Benim hemen çıkmam lazım burdan" diyip ayaklandım.
"Ayça Hanım, daha taburcu olmanıza yarım saat var. Gidemezsiniz."
"Kusura bakmayın ama gitmek zorundayım öğrencilerimi yalnız bırakamam." Diyip elimin üzerindeki serum iğnesini yavaşca çıkarmaya başladım. İnenin elimden çıkışını izlerken bi el bileğimi tuttu.
"Yapma" bu adamı tanımıyordum ama yatağımın solundaki adamdı işte.
"Yapmak zorundayım. Hayat fedakarlık ister."
"Canından da mı?" Diye sorduğunda
"Canımdan bile." Diyip elimi elinden kurtardım ve doktora:
"Ne isterseniz yaparım. Ama şu an değil. İsterseniz çıkışımı vermeyin, programım bittikten sonra tekrar geliyim. Ama ne olur şimdi bırakın beni."
Diyip doktorun konuşmasına izin vermeden odadan çıktım. Üzerime baktığımda herzamanki gibi kot, t-short kombinim vardı. Takmayıp yürümeye devam ettim nasıl olsa sahne kıyafetlerim müzik okulundaydı. Benim arabamla geldiklerini Ece söylemişti. Hastaneden çıktıktan sonra arabamı aramaya başladım ve kısa bir uğraştan sonra buldum.
kilidini açıp binmeye hazırlandığımda arkadan bi ses
KAMU SEDANG MEMBACA
kapı
ChickLitSeni gördüğüm zaman, dilim neden tutulur? Seni gördüğüm zaman, güller elimde kurur. Seni gördüğüm zaman, hayat sanki son bulur. Yavaş adımlarla ilerliyordum, içimdeki bu koru dindirmek istiyordum. Neredeydim, ne yapıyordum hiç bir fikrim yoktu. Ama...
