ु Y∆KINL∆ŞM∆ ु

50 4 0
                                    

Belki de hiç gitmemeliydim o okula. Hayatta en nefret ettiğim duyguyu yaşamazdım... Belki de bunlar olmazdı?

Sabah cama çarpan yağmurun sesiyle irkilerek uyandım. Hava aydınlık değildi. Böyle havalarda kendimi daha iyi hissediyordum nedense.. Yatağımda biraz daha debelendikten sonra yavaşça kalkıp banyoya geçtim. Ilık bir duş aldıktan sonra kıyafet dolabıma yönelip siyah bir t-shirt ile siyah deri pantolonumu giydim.. Üstümdekilerle uyumlu olan siyah uzun botumu ve siyah deri ceketimi üzerime geçirip aşağıya indim.

"Günaydın anne" diyerek masadaki yerimi aldım. "Günaydın soo" diyerek elindeki dergiye bakmaya devam etti. Babam işleri için Amerika' ya gitmişti. 1 aydan beri oradaydı. Anneme göre babamla aramız daha iyiydi. Yıllar geçmesine rağmen hala ona alışamamıştım. Kahvaltı tabağımdaki peynirden bir çatal aldım ve biraz portakal suyu içip yavaşça masadan kalktım. "Dikkat et soo. Kendini ezdirme sakın olur mu?" annenin bu sözlerine karşı, sadece başımı olumlu anlamda sallayabilmiştim..

Bugün yeni bir okul başlayacaktım. Kendi yaşıtlarıma göre boyum birazcık kısaydı. Son kez aynada saçlarımı düzelttikten sonra çantamı alıp arabaya bindim. Kulaklığımı takıp Amber- Beautiful ' u dinlemeye başladım. Araba durduğunda okula geldiğmizi anladım ve arabadan indim. Yavaşça başımı kaldırıp önümde duran koca binaya baktım. Fazla dikkat çekiciydi. Yavaş adımlarla müdürün odasına doğru çıktım. Her zamanki gibi müdürle konuşup derse girmeyecektim. Dans etmeliydim! Dansta daha iyi olmalıydım!

"Hocam, bugünkü derslere girmesem olur mu? Etrafı keşfetmek istiyorum"
"Tabikide Kyungsoo. Bu günlük izinlisin o zaman hı?" diyip içten bir şekilde gülmüştü. Bende ona karşılık vermiştim. Nedense bu adamı sevdim.
"Burada bir dans odası olduğunu duydum hocam. Doğru mu?"
"Evet kyunsoo. Burada bir dans odası var. Anahtarları ister misin?"
"Tabikide isterim! Çok teşekkür ederim" başımı hafifçe eğip anahtarı aldım ve dans odasının olduğu kata hızlı adımlarla indim.

Kapıyı açtım ve içeriye baktım. Woaah. Tek kelimeyle mütişti. Çantamdan sporcu atletimi çıkarıp giydim ve capımı kafama taktım. Yanımda CD mi getirmiştim. CD yi taktım ve ilk gelen müzikle dans etmeye başladım. Birden hışımla odanın kapısı açıldı ve müzik kapatıldı Bu öğretmen olmalıydı.
"Do Kyungsoo nakil öğrenci"
"Evet efendim."
"Neden derse girmiyorsun?" bağırarak söylemişti.
"İzinliyim efendim."
"İzin kağıdını görebilir miyim (!)" İzin kâğıdı almamıştım ki ben? Nasıl unuturum.
"İzin kağıdı almayı unutmuşum siz müdürle konuşsanız?"
"Müdür bey odasında yok. Benimle birlikte sınıfa çıkıyorsun Do Kyungsoo."
" Çalışacağım. Dansta iyi olmak zorundayım!"
"Hayır benimle geliyorsun! Ve bana sesini yükselttiğin için cezalısın!"
"Hocam artık yalnız bırakın.. Çalışacağım. Dansta iyi olmak zorundayım!"

Bağırıyordum adeta.. Ama farkında değildim dansta iyi olmak istiyordum. Belki de hala yaşamamın sebebi danstır he? Koşarak sınıftan çıktım.. Bahçede biriyle çarpıştım.. Bu büyük ve kaslı beden kime ait? Ya bu koku.. Limon ve vanilya?

Kafamı kaldırdığımda üstünde olduğumu fark ettim ve hemen kalktım. Çok sinirli bakıyordu ve bundan oldukça korkuyordum.. "Özür dilerim" diyerek yanından geçecektim ki birşey beni kendine doğru çekti. Limon ve vanilya? Aish. "Ne istiyorsun!" hala mı bağırıyordum ben? " hey hey. Sakin olsana BÜCÜR " alayla gülmüştü cümlesinin sonunda. Ne yapacağımı bilemedim..

#K∆İ#
Hey! Bücüre de bakın siz. Hemen öyle gidiyor. Ama kalbim? Kim jongin! Kalbine hakim olmalısın! Bu günlerde yediğim birşey dokunmuş olmalı eheheuehe. " Hey hey. Sakin olsana BÜCÜR " deyip alayla gülmüştüm ona.. Sadece çekip gitmişti. Nedense onu bir daha görmek istiyorum..

#KyuΠgsoo#
Lanetolasıkendinibeğenmişpislikadışerefsiz. Hızlı adımlarla yürüyordum. Napıyordum ben? Hala çok sinirliydim. Kokusu burnumun direklerini sızlatmıştı. Kokusu.. ah.. insanları kendinden geçirecek şekilde etkiliydi. Ve beni de etkilemişti. Sinirim geçince yavaşça yürümeye başladım. Birden siyah bir araba kornaya bastı. Basmadı, kornaya abandı.
"Lanet olasıca! Şuna basmayı kes!" birden arabanın camı açıldı. Limon ve vanilya? -.-
"Heyy! Bakın kimler buradaymış (!) BÜCÜR (!)" İğrenç ama bir o kadarda çekici bir şekilde gülmüştü. Kalbime bu aralar hakim olamıyorum nedense. "Gene ne istiyorsun benden."
"Gideceğin yere kadar bırakmak"
Arabadan inip kolumdan sürükleyerek arabaya bindirdi. Ne kadar dirensemde her seferinde kaslı vücuduna çarpmam bir oldu.

Arada bir ona doğru bakıyordum. Gözlerimiz birleşiyordu bazen. O da bana mı bakıyor acaba? Ahh. Kendimi iyi hissetmiyorum sanırım her an bayılabilirim. Ama bir erkeğe karşı böyle şeyler hissetmem? Bunlar doğru değildi... Araba durmuştu. Ama bizim evin önünde değil? Ne oluyor?
"Hey! Burası neresi! Burası benim evim değil!"
"E yolu tarif etmedin ki? Bende benim evime getirdim. Hem tanışmış oluruz hı?" Gözlerimle onu dikkatli bi şekilde süzdüm. Sonra kafamı çevirip "İyi o zaman ama sadece 1 saat."
"Tamam sen nasıl istersen" deyip içten bir şekilde sırıtmıştı. Arabasını park ettikten sonra bana bir kız gibi davranarak kapımı açtı. Wtf? Elini belime yerleştirdi.. Ardından "Gülümsememi bana yeniden kazandırdığın için teşekkürler..."

Kısa bir bölüm oldu sanki -.- Üzgünüm "-" Diğer bölümü 5 vote 5 yorumdan sonra yayımlayacağım ^^ Sizleri seviyorum

ुU HURT MEुWhere stories live. Discover now