Giriş kapısının karşısındaki masasına geçip oturduktan sonra, bana bir form ve kalem uzattı. Elindekileri alırken kalem kaydı ve yere düştü.

Kadın masanın diğer tarafında olduğu için kalemi alamayacaktı yani ben, bu dar gömlekle ne kadar zorlansam da alacaktım.

Açıkçası basit bir kot, bir t-shirt giyip özensiz bir şekilde gelmek istememiştim. Annemin kırmızı gömleğini ve siyah kalem eteğini gitmiştim.

Böyle bir günde, operasyon geçirmeye giderken varlığını yanımda hissetmeye ihtiyacım vardı.

Ama malesef annem benden  daha zayıf olduğu için kıyafetleri sıkıyordu.

Yavaşça kalemi almaya eğildiğimde, hafif bir cırt sesi duyuldu ve gömleğin üst düğmesi koptu.

Hemen ayağa kalkıp üzerime göz attım. Abes bir görüntü yoktu.  Sadece göğüslerimin üst kısmı çok az gözüküyordu, bununla idare edebilirdim.

Sarışın kadın bana bakıyor, gülmemek için dudaklarını ısırıyordu. İsmini söyleme nezaketinde bulunmamıştı hala. Umrumda değildi, nasıl olsa bir daha görmeyeceğim biriydi.

Hiçbir şey olmamış gibi formu doldurup ona geri uzattım.
Kadının yerini gösterdiği odanın kapısını çalıp içine girdim.

Doktorun yüzüne bakmaya çalışırken sol ayağım yerdeki büyük bir şeye takıldı. Anında dengemi kaybedip yere kapaklandım.

Bana yaklaşan adım seslerinin ardından, omuzlarımdan tutulup sertçe ayağa kaldırıldım.

Daha dengemi sağlayamadan bir cırt sesi daha duyuldu, gömleğimin iki düğmesi daha koptu. Üstelik üst kısmı da yırtılmıştı.

Çok hızlı ve dikkatsizce kaldırıldığım için, bu dar gömleğin başına gelenler normaldi.

Annemin hatırası mahvolduğu için hüzünlenmiştim.

Utanç hüznü bastırdığında, hemen elimi önüme götürerek açılan yeri kapattım.

Az önce beni kaldıran güçlü eller, hala omuzlarımdaydı.

Açıkçası bu, tüm vücuduma heyecan dalgası yolluyordu ve bir şekilde bu yabancı bana huzurlu hissettiriyordu.

Her ne kadar saçma olsa da sanki onun koruması altındaymışım ve kimse bana zarar veremezmiş gibiydi.

Çabucak bu kaçık fikirlerimden sıyrılıp önüme döndüm ve birkaç adım geriye gittim.

Ani hareketimi beklemiyor olacak ki kolları havada kalmıştı. Hemen kollarını düzeltti.

Topuklu ayakkabı giydiğim halde çenesine geliyordum. Başımı yavaşça kaldırdım. Gördüğüm kusursuz ve etkileyici mizaçla donakaldım.

Tam karşımda esmer, kirli sakalları birbirine karışmış, kısık ve kılıç kadar keskin bakan gözlere sahip, dolgun pembe öpülesi dudakları olan ah...

Bakışlarımı biraz aşağıya kaydırdığımda dar, beyaz gömleğinden  oldukça belli olan geniş omuzları, aşırıya kaçmayan kaslı göğsü ve uzun bacaklarıyla karşılaştım.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
KALBİNİ BANA VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin