İkimizi de öldüreceksin asker

Start from the beginning
                                    


Revirde hareketlilik vardı.

Beni hemen yatırıp kaşımı temizlediler.

Yüzümde hala kamuflaj boyları vardı.


Sabah olmak üzereydi.

Çatışma tahmin ettiğimden uzun sürmüştü.


Kaşıma dikiş attılar.

Atarklarken gözümü hiç Oğuzdan ayırmadım.

O da bana bakıyordu.

Dişlerini sıktığını görebiliyordum.

İyiyim ben maiyetinde gülümsedim.

O da bana acı bir gülümseme yolladı.

Doktor bandajı taktı. ben de kalkmak için hareketlendim.

''Ağrı kesici yapacağım lütfen yatın''


Acımıyor,teşekkürler deyip kalktım.


''Gel üzerini değiştirelim'' diyerek beni soyunma odasına soktu.


Sokar sokmaz kapıyı kapatıp bütün gücüyle sarıldı.

Ben de ona sarıldım.

Alnımdan öptü.


''Sana bir şey olsaydı kendimi asla affetmezdim,hala da affetmiyorum.

Kaşına gelmesi bile mucize''


Gülümsedim.

''Bak o kadar korkulacak bir şey yokmuş''


Cevap vermedi ama kalbi deli gibi atıyordu.


''Geçti komutanım,buradayım''


''Hala inanamıyorum''sesi mırıldanır gibiydi.

Gülümseyip boynundan öptüm.

''Şimdi inandınız mı?''

geri çekilip giyinmem için müsaade etti.

Dışarı çıktığımızda askerler sorgulamayı bitirmişti ama tugay çok hareketliydi.


Beni birinin odasına soktu Oğuz.


Yüksek rütbeli bir komutan ayağa kalktı.

''Geçmiş olsun asker''


''Sağolun komutanım''


Oturmamız için işaret etti.


Yanında bir tane de yazman vardı.


Baştan olayı anlattım.

Sonra komutan askerlerin ifadeleri olduğunu düşündüğüm kağıtları karıştırdı.


''Yanınızdaki onbaşıya gitmemesini,virajı dönmemesini söylemişsiniz doğru mu?''

''Tabii ki doğru,oradan öyle geçiremezdim askerimi,diğerleri çoktan geçmişti''

512Where stories live. Discover now