6

774 70 61
                                    

Uyarı: çok uzun, çok geçmiş bahsi geçiyor, çok ters köşe davranışlar var, aşağılanan gruplar ve sanatçılar ve son kısımda angst esintileri

+ilk kez olaylar ed'in gözünde de bu kadar ergen ve sapık düşüncelerle dolu mu onu keşfediyoruz (cevap: evet)

O sabah, Niall'ı bir saatlik uykusundan uyandıran telefonundan yankılanan horoz sesi olmadı, elektronik horozun ötüşünden çok daha gürültüyle bağıran Harry oldu.

"Horan! Hemen kalkıyorsun!"

Niall neye uğradığını şaşırmıştı; Harry bacağını yakalamış onu yataktan aşağıya çekiyordu ve Niall'ın bir yerlerden hatırladığı ama çıkaramadığı bir ses uzaktan gülüyordu.

"Niall!" diye cırladı Harry, Niall düşmemek için yatağının demirlerine tutunduğunda.

Niall ona bağırarak karşılık verdi. "Benden ne istiyorsun?"

"Kalmanı, giyinmeni ve beş dakika içinde aşağı inmeni," diyerek Niall'ın bacağını bıraktı Harry. Niall ona döndüğünde arkadaşının suratında ciddi bir ifade olduğunu gördü. Ayrıca Niall gülen sesi bir yerlerden tanıdığı konusunda haklıydı, kapı eşiğine yaslanmış onları izlerken sırıtan Louis'ydi.

Harry, Louis'yi Niall'ın evine sürükleyebildiğine göre kısa sürede Niall'ın yapamadığını yapıp Louis ile gerçek bir ilişkiye girmişti.

Belki de Niall da dans etme bahanesiyle vücudunu Ed'e sürtmeliydi.

"Beş dakika sarışın," dedi Harry, Niall'ın aklındaki (kendini Ed'e yapıştırması ve Ed'in ellerinin bedeninde gezmesi hakkında olan) görüntüyü dağıtarak. Ardından Louis'yi de elinden tutarak odadan dışarı çıkardı ve kapıyı kapattı.

Kapı kapandığı anda Niall ayaktaydı. Daha önce kolundaki tırnak izleri ve birisi(!)onu sandalyeden düşürdüğü için ağrıyan leğen kemiklerinin yardımıyla Harry'nin tehditlerinin boş olmadığını öğrenmişti.

Kalçasının üzerine düştüğü için ağrımasını istemiyordu.

Üzerinde sadece Ed'in tişörtü vardı ve Niall onunla tüm gece yatmış ve ılık eylül havası yüzünden a bir miktar terlemiş olsa da hala üzerinde Ed'in kokusunu taşıyordu. Odunsu bir koku ama çok sert değil, biraz tatlı ve biraz da mayıştırıcı.

Niall bu kokuya da sahibine de bayılıyordu.

Ancak yaşamaya da bayılıyordu, bu yüzden hızla -yatmadan önce geçen haziran aldığı yeni gitarının üzerine attığı- okul pantolonunu alıp bacaklarına geçirdi. Birkaç saniye gözleri odasında gömleği ve hırkasını bulmak adına gezindi ama gerçek yüzüne çarptığında kendini bir aptal gibi hissetti.

Gömleğini ve hırkasını Ed'in odasında, masanın üzerinde unutmuştu.

Aslına bakarsanız bu sayede Ed'in tişörtünü daha uzun bir süre için giyebilecekti.

Dolabının yanındaki aynada kendine göz attı Niall (ne yani, sadece kızların odasında mı ayna olur sanıyordunuz?). Gri kumaş pantolonun üzerine geniş lacivert tişört oldukça uygunsuz kaçmıştı ama Niall bunu gram umursamıyordu; seçeneği olsa üzerinde çürüyene kadar bu tişörtü giyebilirdi.

Gözü, aynanın yanındaki duvar saatine takıldığında Niall düşünerek çok oyalandığını fark etti, beş dakikanın ardından aşağıya inmediği her saniye ona kötü bir şekilde dönebilirdi.

İster korkudan diyin, ister özveriden Niall aceleyle deodorantını sıktı (duş almak söz konusu bile değildi) ve koşarak mutfağa indi.

Bugün perşembeydi ve okulun ikinci haftasının bitmesine bir gün kalmasının yanı sıra Maura'nın sabahın altısından akşamın altısına kadar yaşıtı kadınlarla alışveriş-yemek yapma-yüzme-tenis-örgü ve daha birçok şeyi yaptığı gündü. Perşembeleri kahvaltıyı babası hazırlar ve genelde o gün Niall olabildiğince geç kalkardı.

i've noticed lately, i need you (maybe)Where stories live. Discover now