3 - i need that smile and your kiss

1K 87 123
                                    


Niall ne ara bu kadar sürtük olduğunu bilmiyordu ama zihni Harry'nin sesinin taklit ederek ona talimatlar veriyordu.

Ed seni kıskanıyor gibi, Josh'a iyice yaklaş. Burnunu Josh'ın boynuna bastır, Josh'a gülümse. Ed'e bak ve gözlerini yavaşça Josh'a geri döndürüp sıkıca sarıl.

Niall sesin dediği her şeyi yapmıştı.

  Ve eline geçen tek şey Ed'in yemekhaneyi hızla terk etmesi olmuştu.

Sesi dinlememeli miydi? Ama o an, Ed'in gözleri Niall'ın üzerindeyken ses çok ikna edici ve ne yaptığını biliyormuş gibi konuşuyordu.

Josh da uyumlu davranmıştı, Niall'a itiraz etmemişti veya kaskatı kesilmemişti. Aksine ona sarılmıştı ve elini Niall'ın saçlarının arasından geçirmişti. Arkadaşı iyi bir oyuncuydu, Niall onu takdir ediyordu, Josh'ın kollarının arasında Niall bile az daha sevgilisi olduğunu düşünecekti. Josh ona sevildiğini hissettirmişti, Ed de böyle düşünmüş olmalıydı.

Tüm bunlar beklenmedikti. Niall'ın kafası karışmıştı, birkaç dakika önce tam olarak neler olduğunu çözemiyordu.

Josh'ın kolu hala belindeyken geriye çekildi, arkadaşının yüzünde donuk bir şaşkınlık vardı, bir sürprizi hazmetmeye çalışıyormuş gibi görünüyordu. "Yardım için teşekkürler," dedi Niall. "Şimdi Ed'i yakalamam lazım."

Josh ağzını açıp cevap vermeden Niall hızla kalktı ve Ed'in peşinden yemekhaneden çıktı.

Boş koridora adım attığında kafasını her yöne çevirip iyice bakındı ama Ed'i göremedi. Az önce çıkmamış mıydı? Nasıl birden uzaklaşabilirdi?

Niall'ın onu bulması gerekiyordu, daha sonrasında ne yapacağını düşünmeden koridorda ilerlemeye başladı. Önüne çıkan her sınıfa kafasını uzattı, her kapıyı açtı, temizlik dolabına bile baktı. Temizlik dolabında içinde bir kız, bir erkek ve az sayıda kıyafet olan kötü bir sahne ile karşılaştı (ıy, hetero seksi) ama Ed'i hiçbir yerde bulamadı.

Gözünden kaçırmış olamazdı; sadece parlak saçları ve okul gömleğini dirseklerine kadar kıvırdığında ortaya çıkan renkli dövmeleri onu ele vermiyordu, Niall bunlar olmasa bile onu fark ederdi. İlk aşkının tek aşkı olacağını düşünen romantik kızlar gibi düşünüyordu belki de... Ancak emindi ki, Ed'i her şekilde görürdü, severdi.

Gözleri o kadar mavi olmasa bile sıcakkanlılıkla bakacağını biliyordu çünkü, gökyüzünü anımsatmasalar bile gülerken kırışacaktı gözleri. Saçları sıradan bir kahverengi olsa bile onları dağıtış şekli yine aynı havayı verecekti Ed'e, elini kafasının üzerinden geçirirken yine muhteşem gözükecekti. Dövmeleri olmasa da Niall yine onun kollarını saatlerce incelemek isteyecekti. Sesi kötü olduğunda dahi, Louis'ye heyecanla şarkı fikirlerini söylerken veya kahkaha atarken dünyadaki en harika gürültüyü ortaya çıkaracaktı.

Ve biliyordu, Ed gittiğinde bile, Niall onu isteyecekti.

Eli kapıda, bir sınıfın girişinde öylece durduğunu fark etti. Düşüncelere dalmış, hareket etmeyi kesmişti. Önündeki sınıfın boş olduğu yeterince açık olsa da dalgınlıkla sınıfa girdi.

Öğlen güneşini alan pencerelerde turuncu bir yansıma gördüğünde adımlarını hızlandırdı ve cama yapıştı.

Ed dışarıda, okulun pek uğranmayan arka bahçesindeydi. Ön bahçeye giden taş merdivenlerin korkuluğuna oturmuş telefonunu kurcalıyordu. Düşünceli ve harika görünüyordu.

Niall onu bulmuştu.

Aynı hızlı adımlarla sınıftan çıkıp merdivenlere yöneldi.  Aşağı inerken az daha düşecekti, birkaç basamağı tek hamlede geçerek giriş kata ulaştı. Yanından geçtiği tek tük öğrenciler Niall'ın acelesine ve engelleyemediği kıkırtılarına karşı kaşlarını çattılar, Niall onları umursamadı. Gereksiz bir şekilde neşeliydi.

i've noticed lately, i need you (maybe)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora