01

1K 185 1K
                                    

Multimedia-Tansu Sönmez&Mercan Aydın

-1-

Gözlerimi silip kafamı cama yasladım. Hayır hayır ağlamayacaktım. Anlamıyorum neden vermiyorlar kardeşimi hala bana? Neden hala o lanet olası yerde? Neymiş efendim ona bakacak yerim yokmuş. Kardeşim sizene yani? Kardeş benim kardeşim istediğim yerde bakarım kime kalmış ki bu?

Neyden bahsettiğimi merak ediyorsunuz değil mi? Yetimhaneden bahsediyorum. 18 yaşıma bastığım için yaklaşık 10 ay önce çıktım oradan fakat kız kardeşim hala orada. Bodrum'daki üniversitenin yurdunda kalıyorum. Para ihtiyacımı karşılamak için de haftanın belirli günlerinde gece kulübünde şarkı söylüyorum.

Otobüs durduğunda hızlıca inip yurda yürümeye başladım. Otobüs durağı yakın olduğundan hemen geldim ve içeri girdim. Odaya geçip yatağa oturdum.

Hayatta bir kez istediğim neden olmaz ki? Ne kötülük yapmış olabilirim ki bunları hakedecek? Daha on bir yaşındaydım. On bir. O günden sonra başladı zaten herşey. Ah! Hayır tekrar o anları hatırlamak istemiyorum.

"Mercan geldin mi canım? "

Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Melek gelmişti.

"Geldim, geldim."

Gelip yanıma oturdu sinirli olduğumu ve yine aynı durumun olduğunu tahmin edebiliyordur.

"Yine mi aynı şeyi söylediler ya?"

Maalesef.

"Evet. "

Yüz ifadesi değişti o da sinirlenmiş olacak ki öfkeyle konuşmaya başladı.

"Ya bunlar manyak mı? Çok mu umursuyorlar sanki? Onu istediğin gibi alabilirsin ne demek vermiyorlar ? Kızım varya kesin o son olaydan ötürü yapıyor kadın bunları."

Aslında haklı olabilirdi. Yetimhanede çıkardığımız son olaydan sonra bize iyice nefret beslemişti ama bunu devlet işlerine karıştıramaz.

"Bilmiyorum. Olabilir, polise gittim gelmeden yine aynı şeyler sıkıldım artık Melek."

Kızıl saçlarını arkaya çekip kafamı göğsüne yaklaştırdı ve saçlarımla oynama başladı.

"Tamam canım ya üzülme geçecek. Beraber alacağız Banu'yu oradan, aynı şeyleri yaşamayacak o. "

Tekrar hatırladıkça öfkelendim ve kafamı elleri arasından çektim.

"Geçecek mi? Geçecek ha geçecek? 7 yıldır geçecek deyip duruyoruz ne geçti? Bak hala aynıyız. Hah! Ne aynısı daha beteriz günden güne batıyoruz. Kimseyi kandırmaya gerek yok Melek hiç birşey geçmiyor işte. Geçmeyecek. "

Yere fırlattığım kol çantamıda alıp hızlı adımlarla yurdun çıkışına indim. Yurttan çıkıp yavaş yavaş sahile doğru ilerledim. Sahil, kumsal, deniz.. Benim sinirlerimin yatışmasını sağlayan tek yer burası.

15-20 dakika yürümenin ardından sahile gelmiştim, denizin kenarından ilerleyip her zamanki yerime doğru ilerledim fakat ileriden gelen ses ve kargaşaya gözüm takıldı birsürü insan toplanmıştı. Ne oluyordu ki acaba orada? Herzaman ki gibi merakıma yenilerek kalabalığa doğru ilerledim. Birilerinin arkasında kaldım aralarından geçe geçe öne gelmeyi planlıyordum aslında ama planlarım beni yanılttı. Birden üzerime fırlatılan kişiyle beraber yere kapaklandık.

"Ah!"

Acıyla ağzımdan çıkan inlemeyle tüm bakışlar bize döndü. Ben ise kaşlarımı çatmış üzerimdeki çocuğa bakıyordum.

"Kalkmak için neyi bekliyorsun! "

Bağırışımla diğer kişi gelip üzerimden alıp fırlattı çocuğu. Oturur pozisyona gelip ellerime bulaşan toprağı çırptım. Üzerime doğru eğilen el gördüm kafamı kaldırıp alayla ona bakıp kendi başıma ayağa kalktım.

"Hayvan mısın sen? Öldürecektin onu! Şu haline bak."

Yere fırlatılan çocuğun yanına giderken diğerine laf atmayı ihmal etmiyordum, yanına eğildim de zar zor nefes alıyordu.

"İyi misin?"

Çocuk kafasını -hayır- şeklinde sallayınca etrafıma bakındım.

"Ambulansı aramak için neyi bekliyorsunuz acaba? "

Sert konuşarak etrafta toplanan insan kalabalığına baktım. Benim konuşmamla birkaç kişi telefonunu çıkartıp birşeyler yaptılar ambulansı aradıklarını varsayarak sinirle yerde yatan çocuğa bakan kişiye döndüm.

"Öldürecektin onu! Hala ne bakıyorsun öyle? "

Çıldırmış olmalı! Çocuğun yüzü kan içindeydi. Acaba ne yapmıştı ki bu kadar dayak yiyecek?

2-3 kişi o çocuğun yanına gelip götürdüler buradan. Az sonra da ambulans geldi ve çocuğu aldılar yanında bende gittim çünkü gitmeseydim aklım kalırdı. Lanet olsun, neden herkese karşı bu kadar merhametliydim ki? Hayır hayır benim merhametim herkese değildi, sadece çaresiz kişilere karşıydı. Bu çocuk bugün fazlasıyla çaresizdi zaten.

¤¤

"Bugün burada kalması iyi olacak. Kaburgalarındaki birkaç çatlak haricinde önemli bir hasar yok. Bu akşam burada kalacak. Yarın taburcu olabilir. Geçmiş olsun."

Arkasından bakakaldım neden ailesine haber verilmemişti ki? Ailesi geldiğinde bende giderdim böylelikle.

Odaya girdiğimde hemşireler çıkmak üzereydi bana tebessüm ederek odadan çıktılar. Çocuğun yanına ilerledim yüzü sargılardardan gözükmüyordu neredeyse.

"Merhaba."

Çocuk beni farketmemiş bir şekilde tavana bakarken konuşmamla beraber yüzünü bana çevirdi. Az önceki düşünceli ifadesi gitmişti yüzünden.

"S-sen? "

Şaşırdığı kekelemesinden belliydi fakat hiçbir şey anlamamıştım. Neden şaşırmış olabilir ki?

"Evet ben. Tanışıyor muyuz? "

Belki tanışıyor olabilirdik ama yüzündeki sargılardan dolayı onu tanıyamamış olabilirdim. Merakla ona bakarken şaşkınlıkla ağzını açmıştı ve kendini toparlayıp konuşmaya başladı. Birine benzetti belli ki.

"Aslında-"

İlk bölümümüz hayırlı uğurlu olsun:')

Siyaha Bürünmüş Hayatlar #Wattys2017Where stories live. Discover now