3-A

7.5K 243 9
                                    

Sabah sınıfa girdiğimde sıramın hemen önünde heyecanlı bir şekilde oturuyordu. Ah bu kızlar... Onları bir bakışımla bile sarhoş edebilirim. Kibirli değilim sadece... Hadi ama bu kadar kibir bu yakışıklılık için az bile. Sıraya oturduğumda onunla hiç ilgilenmedim. Hocanın gelmesiyle sınıfta bir sessizlik oldu. Herkes yerlerini aldı ve sıranın asıl sahibi Hanne'nin başına geldi.

"Burası benim sıram." Hanne sinirle gözlerini kıstı.

"Yani, şuan ben oturuyorum." Kız kavgası ve benim yüzümden, ha?

"Ulaş'ın önü her zaman benim yerimdir." Gözlerimi devirdim.

Hanne ise bana bakıyordu. Bir şey dememi istermiş gibi. Omuzlarımı silktim. Bunun karşısında alt dudağı titredi ve eşyalarını kaparak arka sırada bir yere geçti.

Ders gayet sıkıcı ilerliyordu. Acaba onun orada oturmasını istediğimi söylemeli miydim? Ya da önümün hiçbir zaman o kızın yeri olmadığını?

Bacağımda gezen parmaklar beni düşüncelerden ayırdı. Bu kızı okulun arkasında ÖNÜME almalıydım. Hemen.

İşimizi hallettiğimizde Hanne'ye mesaj attım ama mesajım iletilmemişti. O küçük beni engellemiş miydi? Onu bulmalıydım. Gözlerimle okulu tararken dolapların orada boyalı sarı saçlarını gördüm. Sarı saçtan nefret ederdim. Onu kolundan tutup koridora çektim. Burası sessizdi.

"Beni neden engelledin?" omzumu itti. Güçlüydü.

"Etrafımdan defolman için." Sarı saçlarını ellimle kulağının arkasına ittim ve yanağını okşadım.

"Saçlarıma elini sürme." Kolumu itti.

"Halbuki dün onlarla oynayacağım için çok mutluydun." Sinirle gülümsedi.

"Evet ama o duygularımla oynayacağını bilmeden önceydi." Beni itti ve yanımdan geçip gitti. Zor bir kızdı. Zor kızlarla oynamak daha zevkliydi.

SAPLANTIDär berättelser lever. Upptäck nu