48.Bölüm *SAD SONG*

Start from the beginning
                                    

"Neyse"dedim yine kağıttan uçak yapıp "İşimize geri dönelim"

Ve gece boyunca garip kız listesin de ki insanların hikayelerini anlatıp onları ateş ile geceye karıştırdı.Zavallı çocuk ise ateş ve geceye karışan garip kızı dinleyip seyretti.

"Ve" dedim ellerim titreyerek "Son sayfa Gemma Louise Black"

"İstersen ben yapabilirim Black"

"Eğer ben yapmazsam Dallas listemi yakmanın hiçbir anlamı kalmaz.Liste ablam ile başladı.Ablam ile bitecek"

Sayfayı çevirip yıllarca açmaktan korktuğum sayfayı elimle gezdim.Ablamın içenlikle gülümsediği resme dikkatlice baktım.Ablam bir zamanlar gülüyordu.Aynı benim gibi.O öldü ben ise garip kız oldum.

"Abla yıldızları sever misin" dokuzuncu yaş günümde ablam ile evimizin bahçesinde kamp yapmıştık.

"Seviyorum.Peki sen"

"Çok seviyorum.Kayıp gidenleri sevmiyorum ama"

"Neden prenses"

"Çünkü onlar ailelerini bırakıp gidiyor kalan yıldızlar çok üzülüyordur"

"Sen her zaman farklı bir çocuk oldun kardeşim"

"Ay dedeyi de sevmiyorum"

"Onu neden sevmiyorsun peki"

"O kadar büyük ki yıldızların güzelliğini saklıyor bu yüzden de yıldızlar gidiyor.Keşke ay dede yok olup gitse"

Kollarının arasına çekti küçük bedenimi.Elinin tekini havaya kaldırıp gözlerimle ayın hizasına koydu."Bak işte gitti"

Ben mutlu bir heyecanla ablamın eline bir de gökyüzüne bakıyordum.Ay dede yok olup gitmişti.

"Dinle prensesim.Yıldızlar isteyerek gitmiyor herkes bir gün istemese de gitmek zorunda.Bu ne ayın büyüklüğü yüzünden olacak ne de yıldızların kıskançlığı yüzünden.Ay dede yok olup gitse bile yıldızlar yine gidecek.Bu durum Ay dede ile alakalı değil bebeğim yıldızlar gidiyorlar çünkü daha az acı çeksin diye kendisi ve ailesi"

"Abla ben gitmicem her zaman sizinle kalıcam.Sende gitme tamam mı sen gidersen ben çok üzülürüm.Oyuncaklarımla bile oynayamam.Söz ver gitmiyeceksin."

"Söz" dedi gülümseyerek."Söz veriyorum prensesimi bırakıp gitmicem"

Ve ablam dört ay sonra kayan yıldızlar gibi kaydı gitti.Ailesi çok ağladı.Prensesi tüm oyuncuklarını yaktı.

O gece prenses kalesinde öldü.Ve küllerinden garip kız doğdu.

"Aydan nefret ediyorum"dedim çatallaşan sesimle."Ayı yok et Dallas."

Cameron'a sıkıca sarılıp omzuna kafamı gömüp ağladım.Dokuz yaşında ki bir kız çocuğu gibi."Her şey geçti Katy" diye mırıldandı.

Sakinleştikten sonra Cameron'dan ayrılıp defteri elime tekrar aldım.Gözlerimi sıkıca kapatıp sayfayı yırttım.Kağıttan uçak yapıp ayağa kalktım.

Cameron da ayağa kalktığında elini sıkıca tuttum.Bir elimde kaybettiğim ilk insan diğer elimde ise kazandığım ilk insanı tutuyordum.

"Bunu yapmak zorunda değilsin"

"Cehennemi yok etmek istiyorum Dallas"

Derin bir nefes alıp kağıttan uçağın havada süzülüp ateşin kucağına düşmesini seyrettim.

THE DRUG /DallasWhere stories live. Discover now