Alışıcam, Umarım

52 8 0
                                    

Günler geçiyor. Ama benim için geçmek bilmiyor. Alışmaya çalışsam da... olmuyo işte. Yapamıyorum. Babam yanımda yokken eksik hissediyorum. Bir parçam new york ta biyerlerde. Muhtemelen şuan bir iş görüşmesi yapan birinin içinde. Ailesine bakabilmek için geçimlerini sağlamak için onlardan uzak kalmaya direnmiş, öyle fedakar birinin içinde bir parçam. Bir babanın içinde, benim babamın...

Yatağımdaydım, gözlerim kapalı. Beni kimsenin bulamayacağı yerde geziniyordum, kendi bilinçaltımda, rüyadan rüyaya atlıyor, gördüğüm rüyaya göre zihnimde ya ağlıyor ya da bir tebessümle yetiniyordum.

Küçük bir kız çimenlik bi alanda bi ağacın altına çökmüş ağlıyordu.

-baba bırakma beni, lütfen

Bunu söylerken bir damla daha damlamıştı küçük kızın gözlerinden.

-gitmek zorundayım,bunu bende istemiyorum ama mecburum...

Adam uzaklaştı küçük kızdan,  Küçük kızın ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerinde artık yaşlar duramıyor sel oluyor taşıyordu. Yanaklarından aşağı doğru umut zerrecikleri birer birer kayıyor küçük kızın gözlerindeki umut parıltısı giderek yok oluyordu..

"Heartbreakers gonna break break break And the fakers gonna fake fa...."

Ay alarmmış. Neyse iyi oldu. Benim bi umut ışığı bulmak için gittiğim hayali dünyamda bile ümitler tükeniyor.

Sonra alarmı hala kapatmadığımı farkettim.

Bi an shake sözü yankılandı beynimde.. Sadece shake...

-anneee

....

-abii?

....

-nerdesiniz?

O sırada çalışma masamda bi not kağıdı gördüm.

Kızım, tuğçe benim acil bi işim çıktı. İş yerinden aradılar, dolapta krep var onu ısıtıp yersin. Ben akşama doğru dönerim...

Annem işteydi peki abim? O nerde?
Abimi aradım

-alo
-efendim tuğçe
-abi nerdesin annemde evde yok
-şey arkadaşlarımla dışardayım
-ne zaman dönersin
-akşama doğru
-of iyi hoşçakal
-------

O sırada mesaj geldi

Kimden:aslı
Bi tanem doğum günün kutlu olsun üzgünüm ama teyzem rahatsızlanmış onun yanına gitmek zorunda kaldık.

Cevap yazdım

Sorun değil tatlım geçmiş olsun bu arada doğum günüm olduğunu hatırlattığın için saol..

Ne yani doğum günümmüymüş bugün. Aslı işte, gerçek dost... hani peki nerde annem, abim. Ya da babam... Şuan yanımda olamayabilirler. Ama hepsinin yanında telefon var. İsteseler arayabilirler. Ama yoklar işte yalnız başımayım.
Ağlamak üzereydim ki kapı çaldı. Gözlerim dolu bi şekilde ağlamamak için kedimi sıkarak kapıya gittim.
Emirhan gelmişti. Bunun üzerine zoraki bi şekilde gülümsedim ve göz yaşlarımı içime gömdüm.

-hoşgeldin
-hoşbulduk
-gelsene içeri
-abin falan yok mu

Ahahahaa korktu

-yok sadece ben
-peki o zaman

Odamda oturuyoduk ki bana bi kutu uzattı.

-bu..buu senin için
-ne gerek vardı teşekkürler
-doğum günün kutlu olsun. Açsana

Kutunun İçinden bi kupa çıktı. Bembeyaz bir kupa, sadece beyaz.

-tuğçe bi bardak sıcak bi bardak soğuk su getirirmisin
-olur da ne için
-getir sen

Getirdim. Önce eline soğuk su yu aldı. Kupaya boşalttı.

-emirhan bu bu çok güzel

Kupada taylor ın fotosu çıktı

Sonra sıcak suyu döktü

Ne, bu bu olabilirmi, kupada emirhan ve benim fotoğrafımız belirdi

Hemen boynuna sarıldım.

-ah teşekkür ederim
-bişey değil prenses

Sonra ayağa kalktı ve

-neyse ben artık gidiyim
Dedi

- sen bilirsin
-tamam o zaman hoşçakal
-kupa için teşekkürler tabi geldiğin için de
- :)

Kapıyı yavaşça kapattım. Emirhanın yanında belli etmemeye çalıştım onunda morali bozulsun istemedim ama üzgündüm. Kapıyı kapadıktan sonra yavaşça yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Sadece ağlıyordum. Bu beni biraz rahatlatıyordu. Neden yanımda değillerdi.  Anlamıyorum.

Sonra karnım guruldadı ve bişey yemediğimi hatırladım. Mutfağa gittim ve birşeyler yedim.

Telefonum çaldı
Babam arıyor
-alo
-merhaba baba
-nasılsın bitanem
-iyiyim sen nasılsın
-bende iyiyim tatlım seni çok özledim özledinmi sende beni
-çok

Bunu söylerken gözümden bir damla yaş aktı.

-doğum günün kutlu olsun
-teşekkürler
-hadi öpüyorum seni canım
-bende seni

Telefonu kapattım ve gozümden bir iki damla daha yaş akmasına izin verdim. Fazla abartıyorsun diyebilirsiniz, ne güzel işte baban yokken rahat rahat istediğini yaparsın diyebilirsiniz ama öyle olmuyor. Insan çok özlüyor.

Ben biraz televizyona falan baktım zaman geçti ve annemle abim geldi.
Akşam yemeğini yedik. Ben ikisinin de gözünün içine baktım belki hatırlarlar diye ama tık yok. Sonra bi ara odama gittim. Döndüğümde salonda ikiside süpriz diye bağırıyordu.

Sehpada üzerinde iyiki doğdun küçük swiftie yazan bi pasta vardı. Koltukta ise bi tane küçük kutu ve ince büyük bir paket vardı. Sonra abime ve anneme sarıldım. Teşekkür ettim.

Evett sıra hediyelerde (benim en sevdiğim an) önce küçük kutuyu açtım annemin hediyesini, içinden üzerinde 1989 yazan bi kolye çıktı. Çığlık atıp anneme sarıldım. Sonra abimin hediyesini açtım.  Pakette bi tablo vardı, üzerinde taylorın fotosu olan bi tablo. Bi çığlık daha atıp abime sarıldım.

O sırada kapı çaldı. Abim baktı ve sonra elinde bi kutuyla kargoymuş diyerek döndü.

-tuğçe sanaymış
-aa ne ki bu

Kutuyu açtım. Açtım ve çığlık attım ama kocaman.
Size kutudakileri sayiyim:
Wonderstruck
1989 un kedili kedsi
RED ve 1989 song books
Ve taylor ın internet sitesinde satılan ürünlerin bazıları daha...

Bu muhtemelen haytımın en güzel günü.

Belkide babamın new york ta olması o kadar kötü değildir diye düşündüm, sonuçta orda swift ürünleri kolayca bulunuyor ve babam bana böyle gönderebilir.

Ne olursa olsun taylor aklıma gelince tüm dertlerim bi süreliğine çıkıyor zihnimden, taylor yüzümü hep hayattan tarafa çeviriyor...

Biraz Taylor YeterOn viuen les histories. Descobreix ara