15. BÖLÜM: TAKİP

En başından başla
                                    

Omuzumda asılı duran kolun sahibine baktığım da bu kolun sahibinin gözünde tanıdık bir gözlük vardı. Bir saniye! O gözlük...

''Gözlüğüm sende ne işi var?'' dedim şiddetle.

Demirkan dilini şaklatarak, ''Hiç yakıştıramadım. Paylaşımcı olmalısın,'' dedi. Kaşlarını kaldırıp dudaklarını büzdü. Bunları yaparken kafasını hiç bana doğru çevirmiyordu.

''Yakışmadı mı?'' dedi gülerek.

Yutkunduktan sonra ''Onlar benim,'' dedim dişlerimin arasından. Ondan uzaklaştım.

''Bunu biliyordum.''

''Pardon da,'' dedim sinirle. Onunla arada şakalaşıyor, anlaşıyor ve çoğu zamanda tartışıyordum. Demirkan beni sinir etmek için yaratılmış olabilirdi. Bu dünyaya gelme amacı kesinlikle bendim!

Düşüncelerimden kurtulmak için başımı iki yana salladım. Derin bir nefesten sonra sözlerime devam ettim. ''Biz ne zamandan beri bu kadar samimiyiz?''

''Kader bizi bir araya getirdiğinden beri.''

''Hı, hı.'' Göz devirdim. O ise sırıtmaya devam etti. İnsanların içindeyken böyle umursamaz oluyordu ama baş başa kaldığımızda garip bir şekilde duygusal görünüyordu.

Yanımıza koşarak gelen Gökçe'yi gördüğüm de yürüdüğüm yerde durdum. Efe arkasından yavaşça geliyordu, adım atarken zorlanıyordu.

''Gökçe, çadırları nereden alabiliriz?'' diye sordum.

Kaşlarını çattı. ''Siz getirmediniz mi?'' diye sordu. ''Bizim getirmemizi istemişlerdi.''

''Ne?'' Şaşkınlıkla bakakaldım. ''Ben... Bilmiyordum. Sen-'' Demirkan'a döndüm. ''Bundan haberin var mıydı?''

Demirkan gözlüğünü çıkarttığında hemen elinden kapıp kendi gözüme taktım. ''Cimri,'' diye söylendi. ''Birini bulur, çadırında kalırım. Sıkıntı yok.''

''Ama... Kiminle kalmayı düşünüyorsun ki?''

''Güzel bir kızla.'' Göz kırptı.

''Demirkan,'' dedim dişlerimin arasından. ''Ben ciddiyim. Alay etme.''

''Etmiyorum,'' dedi. Artık gülümsemiyordu. ''Bir yolunu bulurum, sen beni düşünme.''

''Gençler sakin olun,'' dedi Gökçe eliyle dur işareti yaparak. ''Yedek çadır almıştım ben. Size verebilirim.'' Demirkan ve Efe hazırlıksız gelmişti. Aslında ben de öyle. Çadırları kendimizin getireceğimizi bilmiyordum.

''Neden şimdi söylüyorsun?'' Rahatlayarak elimi göğsüme koydum. ''Az kalsın kalp krizi geçiriyordum. Hazırlıksız gelmekten nefret ederim.''

Gökçe sırıttı. ''Aşk dolu kavganızı izlemek istedim.''

İkimizde şaşkınlıkla duraksadık. ''Gökçe,'' dedi Demirkan. ''Kafandaki senaryoları bir kenara bırakmanı tavsiye ederim.''

''Bence de,'' dedim. Demirkan'a hak vererek kafamı salladım. Gökçe ikimize de anlamlı anlamlı bakıp başıyla onayladı.

''Şöyle yapalım,'' dedim. Efe'de yanımıza gelmişti. ''Demirkan ve Efe birlikte kalsınlar. Ben de seninle.''

Gökçe dudaklarını birbirine bastırıp beni öldürecekmiş gibi baktı. Dudağımı ısırdım, Efe ile aynı çadırda kalmayı düşünüyor olmalıydı. Sırt çantasını Efe'ye uzatan arkadaşımın keyfi bir anda sönmüş gibiydi.

ALABORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin