15. BÖLÜM: TAKİP

2.8K 146 16
                                    



Merhaba! Bölümleri hevesle yazamıyorum ve düzenleyemiyorum. Lütfen fikirlerinizi belirtin, yorumlar benim için önemli. Sürükleyici yazamadığımı düşünmeye başladım. Ama yine de kitabı tamamlayacağım.

26. 11. 2022

15. BÖLÜM: TAKİP

Otobüse bindiğimizde herkes yerine oturmuştu. Demirkan, ben ve Gökçe en son otobüse binen kişilerdik. Gökçe'yle beraber en arkaya doğru ilerlerken bir anda Gökçe duruverdi. Ona neden durduğunu sormadan kendi hızlıca açıklarken yan tarafta ki boş koltuğa oturmuştu.

''Siz Demirkan'la en arkaya geçin. Ben orada rahatsız oluyorum. Hem Efe ile konuşmamız gereken bir konu var.''

Efe, ''Ne konuşacaktık ki?'' diye sorduğunda Gökçe'nin ona göz devirmesine tanık oldum.

Demirkan, Efe'ye bakarak omzuna dokundu. ''Geçmiş olsun,'' dedi yüzündeki morluklara bakarak. ''Ne oldu sana?''

''Bir kavgaya karıştım,'' dedi Efe. ''Sağ ol.'' Kamera görüntüsü olmadığı için dövüldüğü gerçeği polislerce göz ardı edilmişti. Bazen bazı insanlar işini hakkıyla yapardı, araştırır ve sordurttu. Bazıları da hiç uğraşmak istemediğinden kolay yolu seçerdi. Bahane bul, geçiştir.

Kafamı iki yana sallayarak yürümeye devam etmek zorunda kaldım çünkü Demirkan sırtımdan beni ileriye doğru itiyordu. Her yer dolu olduğu için bize de en arkaya geçtik, cam kenarına oturdum ve o da hemen yanımda yerini aldı. Eşyalarımızı yere koydum.

Bizden sorumlu olan kadın rehber öğretmenimiz ayağa kalkıp gelenlerin ismini sayarak yoklama aldı. Üç öğretmen bizden sorumluydu. Anladığım kadarıyla başka bir okulun öğrencileri de gelecekti, epey kalabalık olacağı belliydi ve gideceğimiz yer geniş bir alandı. Otobüste eğlenceli müzikler çaldı, öğrenciler ayakta durup değişik hareketler yaparak eğlenmeye başladığında derin bir nefes bıraktım.

Demirkan'ın gözleri uzun bir süre üzerimdeydi, ona ne varmış gibi baktım ama hiçbir tepki vermedi. Başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım Bana yine öyle bakarken onun bu bakışlarından korkmam gerektiğini anladım. Lakin bu bakışlardan tuhaf bir şekilde korkmuyordum. Hatta onun bu bakışları, onu tanıdığımdan beri ilk defa kalbimin sanki ağzımda atıyormuş gibi sesini duymama ve boğazımın kup kuru kalıp heyecanlanmama neden oluyordu. Bana ne oluyordu?

Başka şeyler düşünmek için kendimi zorladım. O an kaç saat gideceğimizi merak ettim. En fazla bir saattir diye düşünürken Gökçe'ye de bir mesaj çekivermiştim.

Gökçe beni fazla bekletmeden cevap yazdı. Dört, bilemedin beş saat.

Birden yüksek sesle, ''Oha,'' dedim. Tabii Allah'tan Demirkan'dan başka biri bu anlamsız kelimemi duymamıştı.

''Ne oldu?''

Mesajı ona gösterdiğim de yüzünde ki ifade benim tepkimin birebir yansımasıydı.

''Yuh!'' dedi ve şaşkınlıkla bana baktı. ''Şehir dışına mı gidiyoruz?'' Omuzlarımı bilmiyorum dermiş gibi yukarı kaldırdım.

''Bilmediğin yerlere neden gitmek istersin ki!''

''Gelmeseydin,'' diyerek gözlerimi büyüttüm.

''Bana mavi gözlerini öyle pörtletme!'' diye çıkıştı.

Dişlerimi sıkarak ve kaşlarımı çatarak, ''Sana sinir oluyorum,'' diye bir itirafta bulundum.

''Ne tesadüf!'' dedi gözlerini kısarak. Ben de gözlerimi kısarak ona baktım ve dil çıkarttım. Gözlerini kısıp bana baktığında ona göz devirdim. Arkasına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi.

ALABORAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin