Φ 5. Bölüm Φ

10.4K 1K 120
                                    

Φ Zeynep'e ithafen... Φ

Φ The Rasmus - Living in a World Without You ile okumanızı tavsiye ederim. Φ

Beş günlük okul haftası anca bu kadar güzel sonlanabilirdi Umut için. Yabancısından duyduğu o son sözler... O sözlerdeki duyguyu kendinden başka kimse hissedemeyecekti. Bir insana bundan daha güzel ne söylenebilirdi ki? Kendini dünyanın en şanslı insanı olarak görüyordu Umut o an.

"Ölmeyeceğim." diye mırıldandı artık en değerli kitabı olarak gördüğü Beyaz Geceleri göğsüne bastırırken. "Söz veriyorum, sana sarılmadan ölmeyeceğim."

Zil beş dakika önce çalmasına rağmen kamelyadan yeni ayaklanıyordu. O kadar hafif hissediyordu ki kendini... İsterse o an uçabilir, mutluluktan koşabilir, denk geldiği her insanın gözlerinin içine, en diplerine, ruhlarına, bakabilir ve samimiyetle gülümseyebilir hatta Güneş'in, gri bulutlar ardından ışıl ışıl parlamasını sağlayabilirmiş gibi hafif hissediyordu.

Yabancısının, söylediği cümlede ne kadar içten olduğunu ya da bunu ne kadar bilinçli söylediğini bilmiyordu fakat umursayamayacak kadar mutluydu Umut. İçindeki sıkıntıyı geçirebilmişti şuan o çocuk. Ona asırlar gibi gelen yıllardan sonra mutluydu işte. Ya da mutlumsu... Sonuçta olumlu bir duyguydu hissettiği, var mıydı ötesi?

Sessizliğini ciddiye almıştı be yabancısı! İlk defa birisi ciddiye almıştı o sessizliği. Uzun zamandan sonra Umut'un önemsediği bir şeyi önemsemişti başka birisi.

Bir plan yapmalıydı. İçindeki ölü toprağını atmaya çalışan, o hoş hissettiren duygular için yapmalıydı bunu. Onunla tanışmanın bir yolunu bulmalıydı.

Dalgınca sınıfa girdiğinde, hocasının gelmiş olduğunu görmedi bile ilk kez düşüncelerinin altında kalıp da ruhu acımayacak olan kız.

"Kapıyı bâri çalsaydın evladım?" Umut, irkilerek olduğu yerde durdu ve başını hızla kaldırıp öğretmen masasına oturmuş onu izleyen İngilizcecisine baktı, önce şaşkınlıkla ardından büyük bir utançla...

"Özür dilerim."

"Geç bakalım yerine." Öğretmenlik egosu olmayan bu orta yaşlı adama minnetle gülümsedi Umut, koşar adım sırasına geçerken... Sınıfın ortasında aşağılansaydı, yabancısının o güzelim etkisi duman olup giderdi muhtemelen.

O ders, düşünmeye fırsatı kalmadı Umut'un. Zaten geç kaldığı dersin hocasına daha fazla saygısızlık etmek istemediğinden pür dikkat dinledi anlatılanları. Aklına her geldiğinde o tuhaf çocuk, dikkatini yeniden toparlayabilmek amacıyla başını iki yana salladı belli belirsiz. Bu, kafasını anlık da olsa toparlamasını sağlıyordu ama yüzünde içten bir tebessüm oluşmasını engelleyemiyordu.

Sonraki iki derste de bir öncekinin aksine düşünmeden duramadı. Bazen, onunla nasıl tanışacağını tasarlayacağına, tanıştığı anın hayaline dalıyordu. Elinde değildi. Hayalleri istemsizce baş gösteriyordu kafasında artık.

Çıkışa az bir zaman kalana kadar işe yarar bir plan için tüm nöronlarını seferber etti Umut fakat kayda değer bir şey bulamadı. İçindeki sevinç, yerini baş tacı ettiği umutsuzluğa bırakırken yüzü de düşmeye başlamıştı. Bir yolunu bulmalıydı yoksa göz göre göre ellerinden kayıp gidecekti yabancısı. Bunca zamandan sonra ilk kez biriyle tanışmak için can atıyordu genç kız. Bu heyecanı da o çocuğu da kaybetmek istemiyordu. Kalbi şuan sadece kan pompalayan bir organ değildi onun için. Milyonlarca duygu barındırıyordu o yumruğu büyüklüğündeki kırmızılık...

Eve gideceklerini müjdeleyen zil çaldığında kulağında kulalıkları kalktı sırasından Umut ve yağmurun şiddetini anlamak için pencerenin dışına çevirdi gözlerini. Çaktı şimşekler... Atmosferde değil ama Umut'un zihninde... Tam da onun sırasından görünen masaya baktı, kamelyaya... Bulmuştu! Nasıl tanışacağının çözümü olmasa da bulduğu fikir, onu görebilecekti düşüncesi sayesind.

METAMORFOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin