Φ 3. Bölüm Φ

12.7K 1.2K 219
                                    

Φ Medi'ye ithafen... Φ

"Girebilir miyim?" Umut birden duyduğu sesle oturduğu yerde sıçrarken bir eli istemsizce kalbine gitmişti. Siyah döner sandalyesini yavaşça kapıya çevirdiğinde babası özür dolu bir tebessüm kondurmuştu kapının ufak aralığından uzattığı yüzüne ama dillendirmemişti bunu "Affedersin." diye.

Anlık korkusunu üzerinden attıktan sonra başını olumlu anlamda salladığında içeri girdi uzun boylu, hafif göbekli adam. Babasının işten yeni geldiğini henüz çıkarmadığı lacivert takım elbisesinden anlayan Umut, elindeki kurşun kalemi bir türlü ne anlatmaya çalıştığını anlayamadığı kitabın arasına koydu.

"Nasılsın, kızım?"

"İyiyim. Sen?" iki adımda eski halısının ortasına gelen babasına oturmasını söylemeyi düşünmedi bile Umut. İstese otururdu zaten bu esmer koca adam. Arada bir kısaca hâlini hatrını sorar giderdi çünkü babası ve bu da o anlardan biriydi.

Babası gözlerini kızı dışında odanın her yerinde dolaştırırken, Umut sakince karşısındaki adamı izliyordu. Babasıyla arası kötü değildi aslında. Ama iyi olduğu da söylenemezdi. Birkaç senedir bir şey paylaşmaz olmuştu onunla. Eskiden de çok samimi değillerdi fakat şuan ki soğukluğun yanında o zamanlar et ile tırnaklarmış gibi geliyordu.

Umut ailesi dâhil herkesten geri çekmişti kendini. Bir insan nasıl ailesine dahi güvenemezdi? Nasıl şüpheye düşerdi hareketleri karşısında? Sürekli bu saçma kuruntuya kapılmasının nedenlerini düşünüyordu. Eğer diyordu, annesi ve babası olmasaydı bu insanlar... Şuan görüyor olduğu sevgiyi, şefkati görebilecek miydi onlardan sanki? Hayır... Onların evladı olduğu için bu kadar iyiydiler ona. Aile olmasalardı, bu iki insanın tüm maneviyatından mahrum kalacaktı. Zorunluluktu bu ona göre ve sırf bu yüzden ailesi ona her adım attığında, her sevgilerini göstermek istediklerinde Umut tereddütsüz bir adım geri atıyordu. Zorunda olmadıkça bir şey istemiyor, verdikleri harçlıkları artırarak ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bu düşünceler kafasında dönüp dururken hayret ediyordu kendine. Kendini dünya üzerindeki en nankör insanlardan biri olarak görüyordu. En nankör evlat... Daha ne istiyordu? Ailesinin en anlayışlı anne ve babadan oluştuğunu göremiyor muydu? Yoruyordu Umut... Kendini o kadar çok yoruyordu ki bu karmaşık düşünceler yüzünden bir şeyleri yoluna koyacak gücü kalmıyordu. Ve boşveriyordu. Hemen her zaman yaptığı gibi...

"İyiyim ben de. Okulun nasıl? Dersler?" sorulara cevap vermek yerine babasının ondan çekindiğini düşünüyordu Umut. O bir zamanların şen şakrak kızı ölüp yerine bu ruhsuz kız geldiğinden beri böyle hissediyordu doğrusu. Babasının bu hareketleri de düşüncesinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyordu ona. Ama babası da haklıydı. Suçlamıyordu onu hiçbir şekilde. Haklıydı çünkü bir yabancı vardı artık eski Umut'un yerinde. Kendisi de farkındaydı bunun fakat elinden bir şey gelmiyordu.

"Kendime bile faydam yok." diye mırıldandığında babası ilk kez ama anlamaz gözlerle kızına bakınca "Fena değiller." deyiverdi sesini yükselterek.

"Güzel." dedi babası yeniden odaya göz gezdirirken, ardından ekledi: "Bir sorun yok değil mi?"

Dudaklarını bir miktar yukarı kıvıran Umut başını iki yana salladı. Bu hareketle odada daha fazla durmasına gerek olmadığını anlayan adam kapıya yöneldi, bir saniye kadar tebessüm ettikten sonra... Babasının bu aceleci tavrı Umut'ta garip bir sızıya neden oldu. Bir zamanlar onun ailesinden kaçtığı gibi şimdi de ailesi ondan kaçıyordu. Sızı biraz daha büyüdü, tam babası kapıyı kapatacağı sırada...

"Baba?" dedi Umut ne yaptığının bilincinde bile olmadan.

Kızından uzun süredir duymadığı 'baba' kelimesini aniden işitmek olduğu yerde durdurdu orta yaşlı adamı. Kalbinin attığını hissetti bir an için.

METAMORFOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin