1.4

14 3 0
                                    

-

2 ay sonra, Gökçe.

Gördüğüm kırmızı şey ile hızlıca ayağa kalktığımda hakeme küfürler savurdum. Evet, şu anda Fenerbahçe ve Galatasaray derbisindeydik ve şaşırmadığım bir şekilde kırmızı kart görmüştük.

Demir de benim gibi saydırırken bizimkiler hakemin yanına gitmiş ve itiraz ediyorlardı, ama ne fayda. Djiku göz yaşlarını tutamamış bir şekilde tünele giderken, biz de dahil herkes küfürlere başlamıştı.

10 kişi olmamıza rağmen yine de iyi oynadığımızı fark ettiğimde çok geçmeden ilk yarı 0-0 bitmişti. Derin bir nefes alarak yerime oturdum, derbinin hiç tadı çıkmıyordu. Çünkü Elif'im yoktu. Aşırı özlemiştim onu, tabii Demir de özlemişti.

Onların ilişkileri, gerçi şu an bir ilişkiler var gibi durmuyor ama, ne sevgili diyebilirim, ne de flört.

Bazen sevgililer kadar yakın, bazen de flört gibi birbirlerinden uzak oluyorlardı. Karışıktı. Bir de uzak mesafe olunca apayrı bir karışık oluyordu.

Canım sıkıldığı için Elif'i aramaya başlamıştım, tabii bu gürültü de nasıl konuşacaksak...

Çok geçmeden açıldığında telefonu daha rahat bir yere koydu ve açıyı genişletti.

"Heyoo!"

Gülümseyerek el salladığında ben de ona karşılık verdim. Kamerayı Demir'e çevirdiğimde daha da gülümsemişti.

"Napıyorsunuz, maçta mısınız?"

"Evet.. Ama aşırı sıkılıyoruz, yanımızda sen yoksun.."

"Dayanmanız lazım..." Saçına taktığı şeffaf gözlüğü tekrar gözüne takınca gözleri ekrandan ayrıldı. "Sen ne yapıyorsun?"

"Hiç... Öyle yemek yiyorum, çalışıyorum bir de."

Anlar gibi bir ses çıkardığımda, Demir, karşıdaki Elif'e daha ayrıntılı bakmaya çalışıyordu. Hak veriyordum, bugün ayrı bir güzel duruyordu.

"Ne zaman geleceksin?"

"Destur bismillah. Daha yeni geldim hayatım."

"Ama çok özledim!" Sesim istemeden fazla çıktığında bazı bakışlar bana dönmüştü. Demir illallah olmazmışım gibi bana bakarken, yüzümü buruşturup ona döndüm. "Sabret az. Hem yılın her günü burada olmayacağım ben, gelirim illaki."

"Hemen gel."

"Tamam güzelim gelirim. Hadi öptüm şimdi sizi, benim çalışmam gerek."

Öpücük atarak telefonu kapattığında Demir'e döndüm. "Özledin de mi?"

"Sence?" Der gibi bana baktığında başımı sallayarak önüme döndüm. Almıştım ben cevabımı.

-

Son düdüğün çalması ile çığlık atarak Demir'e sarıldım. Kazanmıştık!

Taraftarların arasından hızlıca çıkışa yöneldiğimizde sahaya doğru koştuk. Yakınları olduğumuz için tabii ki izin veriliyordu.

Sahaya girdiğimizde ilk Ferdi'ye koştuğumda bağıra bağıra bana geliyordu. Kahkaha atarak ona sarıldığımda, Mert abi ve Osterwolde de bize katılmıştı. Zıplaya zıplaya galibiyeti kutlarken bir zaman sonra durmuştuk.

Yüzümde güller aça aça taraftarın olduğu yere doğru giderken kafama gelen su şişesi ile acıyla bağırdım. Demir hızlıca yanıma gelirken su şişeleri ardı ardına çoğalıyordu.

Kafama bir tane daha gelecekken birisi önüme geçmiş ve şişeyi tutmuştu. Başımı Demir'in göğsünden kaldırdığımda sarı bir kafayla karşılaştım. İsimi hatırladığım kadarıyla... Barış Alper olmalıydı.

You Belong With Me | Demir ArsalWhere stories live. Discover now