"Tough Times"

562 50 17
                                    

"Luke sadece birkaç saat dayan. Seni buradan çıkaracağız."
"Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsunuz peki? Elinizde kanıt bile yok. Polis inanmayacaktır."
"Bizim kanıtımız yok ama Bailey'nin de yok. O yüzden seni serbest bırakmak zorunda kalacaklar."

İç çekti ve ben de aynı şekilde karşılık verdim. Bize bunları yaptığı için o orospudan hıncımı alacaktım. Hepimiz alacaktık.

"Çocuklar gitmemiz gerek. Yoksa polisler bizi de içeriye tıkacaklar." dedi Michael elini omzuma koyup. Luke çaresizce başını salladı.

-BİR SAAT ÖNCE-

"Ne demek polisler kapıda?"
"Dostum gelmişler işte. Nedenini bilmiyorum ama istersen kapıya git."

İkimiz de kalkıp kapıya gittik. Bailey'nin o iğrenç suratını gördüğümde tokatlamak istedim.

"Buyrun memur bey?"
"İşte bu! Bu sarışın çocuk beni tecavüz etmeye kalktı memur bey!"

Hepimiz şok olmuş şekilde birbirimize baktık. Bu kadarı da fazlaydı ama.

"Seni gidi pis-" Öne doğru atıldığımda Calum beni tuttu.
"Hey bu her şeyi daha da kötüleştirir Brook."
"Ama şu anda iğrenç bir iftira attı!"

Polisler kaşlarını çatmış, bize bakıyorlardı. Sonunda biri kelepçelerle öne çıktı.

"Bizimle gelmeniz gerek Bay Hemmings."
"Ama ben öyle bir şey yapmadım!"
"Ne demek yapmadım?! Neredeyse hayatımı oracıkta mahvedecektin!"

Öfkeden deliye dönmüştüm. Gözlerim dolmuştu ve sıcak hava soluyordum. Calum da elleri omuzlarımda, hala beni tutuyordu.

"Seni tuttuğum yerde parçalara ayıracağım!!" diye çığlık attım.
"Görüyorsunuz memur bey, bunların hepsi ahlaksız ve deli!"

Luke bu işe bir son vermek istercesine polisin önüne gidip ellerini uzattı. Öylece teslim olması beni daha da sinirlendirmişti ama yapabileceğim en ufak bir şey bile yoktu. Onu arabaya bindirirlerken arkalarından bakakaldım.

"Biz de arkalarından gidelim. Brooklyn, iyi misin?"
"Sence iyi miyim Ashton?! Nasıl bu denli sakin olabiliyorsunuz ki?! Lanet olsun!"

"Hey hey, her şey yoluna girecek tamam mı?" Michael beni Calum'ın kollarından kurtardı ve kendi kollarını vücuduma doladı. Yüzümü göğsüne gömüp sakinleşmeye çalıştım.

******

Karakoldan çıkarken tanıdık bir yüzle karşılaştık. Michael memnun olmamıştı tabii.

"Hey Damon. Burada ne işin var?"
"Aslında size yardımcı olmaya geldim."

Michael kaşlarını kaldırıp bana baktı. Açıkçası ben de şaşırmıştım.

"Nasıl yani, bize yardıma geldin?"
"Olanları duydum. O gün ben de bardaydım. Ve isterseniz şahitlik yapabilirim."
"Yani ortada herhangi bir tecavüz olayının olmadığını biliyorsun?"
"Aynen öyle." derken hafifçe gülümsedi.

Sarılma isteğime engel olamadım ve boynuna atladım. Bu çocuğun iyi biri olduğunu biliyordum işte. Michael yanılmıştı.

"Yardım etmen bizi çok mutlu eder. Değil mi çocuklar?"

Ashton ve Calum şaşırmıştı ama karşı çıkmadılar. Michael'sa sessizce beklemey devam etti. Hala Damon'a iyi şekilde bakmıyordu.

Damon'la birlikte içeriye girdim ve polislerden birini bulduğumuzda her şeyi anlatmasını dinledim. Polis şaşırmışa benzemiyordu ama Luke'un serbest kalması için Bailey'nin gelmesi gerektiğini söyledikten sonra onu arattıracağını söyleyip bizi yalnız bıraktı.

"Böyle birşey yaptığın için sana minnettarım. Hayatımı kurtardın bile diyebilirim. Sana borçlandım."
"Hey, lafı bile olmaz. Eğer senin gibi hoş bir bayana yardım edebildiysem ne mutlu bana."

İstemsizce kıkırdadım. Damon, Michael'ın dediği gibi kötü biri olsaydı onunla tanıştıktan sonra hayatımın daha berbat olması gerekirdi ama tam tersi oluyordu. Hayatımı daha iyi bir hale getiriyordu.

Bailey'nin topuklarını takırdatarak sinirle karakola girmesiyle hepimiz polisin yanına gittik. Bu konu burada kapanacaktı artık.

Damon ve Bailey göz göze geldiklerinde, kızın ifadesi değişti. Duygularını ortaya çıkarmak istemediği belliydi bu yüzden başını çevirip polise odaklandı. Ama ben onun öfkeden kudurduğunu anlayabiliyordum. Sonra beynime şimşek gibi şu soru çarptı: Yoksa bunlar tanışıyorlar mı?

Tıpkı Bailey'ninki gibi Damon'ın da ifadesi değişmişti çünkü. Hatta korktuğunu bile söyleyebilirim.
Michael'ın öksürmesiyle düşüncelerimden uzaklaştım.

"Onlar yalan söylüyor memur bey. Bana yapılanı benden daha iyi kim bilebilir ki?"
"Sana öyle şeyler yapacağım ki kimsenin haberi-"
"Brook, eve gidince istediğin kadar bağır. Ama şimdi şunu halledelim istersen." diye fısıldadı Michael kulağıma doğru.

"Ama ben Bay Hemmings'e şahitlik ediyorum efendim. Bardan çıktıklarında birlikte taksiye binip gittiler. Yani Bailey tecavüze falan uğramadı. Eğer o tarz bir şey olduysa bunun kendi isteğiyle olduğuna eminim çünkü bardayken Luke'la baya bir yakındı."

Polis kaşlarınu kaldırıp birkaç dakika düşünür pozisyonda kaldı.

"Olay Bay Hemmings'in anlattığıyla uyuşuyor. Zaten elimizde tecavüz kanıtı da yok. Bu dava burada kapanmıştır. Arkadaşınız serbesttir."

Bailey bana ve Damon'a öfkeyle baktıktan sonra karakoldan çıkıp gitti. Hepimizin neşesi yerine gelmişti.

"Her şey için çok teşekkürler Damon."
"Dediğim gibi, bu beni mutlu eder."

Luke koridorda görününce koştum ve kendimi kollarına attım.
"Bunun hesabını ona soracağım."
"Kendini bu şekilde üzmeye değmez."
Dudaklarını benimkilere bastırdı ve birkaç saniye öylece kaldık.

Yanımıza gelen Calum'ın boğazını temizlemesiyle ayrıldık.
"Sabahki durumu unuttum sanmayın."

Koluna bir yumruk attım. Günlerce dilinden düşmeyeceğimize emindim. Ama onu böyle kabul etmemiz gerekiyordu ne yazık ki.
Ashton, Damon ve Michael bizi kapının önünde bekliyorlardı.

"Aşkım, bu Damon. Az önce seni kurtarmamızı sağlayan kahraman."
"Bu kadar abartmana gerek yok Brooklyn. Yapmam gerekeni yaptım."
"Teşekkür ederim dostum." Luke uzanıp Damon'ın elini sıktı.
Onlar konuşurlarken telefon cebimde titremeye başlayınca arkamı dönüp duvardaki saate baktım. Derse geç kalmak üzereydim. Yine.

"Bakın ne diyeceğim çocuklar, siz eve gidin. Biz de Damon'la okula gidelim."
"Aslında biz seni bırakabilirdik."
"Gerek yok Mike. Luke'un eve gidip kendine gelmeye ihtiyacı var. Yanından ayrılmayın."

"Kendine dikkat et bitanem." Luke gelip alnıma bir öpücük kondurduktan sonra arabaya bindi. Kıskanmadığı ya da herhangi bir sorun çıkarmadığı için şaşırmıştım açıkçası.

Damon'la muhabbet ede ede okula yürüdük. Ona Bailey hakkında sormayı çok istedim ama beni ilgilendirmeyen şeyleri burnumu sokmamayı öğrenmiştim. Bu yüzden belki bir gün kendisi anlatır diye beklemekten başka çarem yoktu.

Okula vardığımızda içimi yoğun bir şekilde eve geri dönme isteği doldurdu. Lanet Bailey kampüs girişinde dikilmiş duruyordu. Bizi gördüğünde rahatını bozup yanımıza geldi.
"Seninle uğraşacak zamanım yok Bailey."
"O kadar da önemli biri değilsin canım. Ben senin için burada değilim. Onun için buradayım." derken Damon'ı işaret etti.

"Benim de seninle uğraşacak vaktim yok Bailey. Git kendine başka bir hobi bul. Hadi, Brook." dedi ve beni elimden tutup kampüsün içine girdi.
Sorumun cevabını almıştım. Bunlar kesinlikle tanışıyorlardı ve bu beni tuhaf bir şekilde ürkütmüştü.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 09, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

End Up Here ~Luke HemmingsWhere stories live. Discover now