Bölüm-1-

29 8 1
                                    

Saygı.

5 harflik kısa bir kelime.

Kelime anlamı; bir kimseye ya da bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu, hürmet. Bana göre ise; illa yaşının bizden büyük olmasına gerek olmadan, akranlarına bile resmiyet ve sevgi çerçevesi içerisinde davranmaktır. Karşındakinin özel alanlarına saygı duymaktır. Davranışlarını, yaptıklarını, yapacaklarını anlamlandırmaya çalışmaktır. Onu anlamaya çalışmaktır. Aradaki samimiyet ne olursa olsun, karşındakinin bir insan olduğunu unutmamaktır. Fakat benim karşımdaki kişi, böyle bir kelimenin asırlar önce türediğinin farkında bile değildi. Bu davranışlarının başka açıklaması olamazdı.

"Ya Aren, neden anlamıyorsun? Sarhoştum diyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum diyorum. Kız gelip sana bunu söyleyene kadar ben böyle bir şey yaşandığını bile bilmiyordum. Hatırlamadığım bir şey için beni yargılayamazsın. Bu kadar basit bir şey için ayrılamazsın benden." Kollarımdan tutup bağıra bağıra söyledikleri karşısında şoka girmiştim. Basit diyordu. Benim oturup aralıksız bir hafta boyunca ağladığım olaylara basit diyordu. Ben sekiz aydır nasıl bir insanla beraberdim? Nelerine göz yummuştum da aldatıldığım halde onu affetmemi beklerdi? Nasıl birine dönüşmüştü Mert? Yoksa hep mi böyle biriydi? Ben mi kördüm? Ben mi görmemiştim? Çok mu alttan almıştım her şeyi?

Hayır hayır, kendimi suçlamayacaktım. Hep yaptığım gibi acaba nerede hata yaptım, diye düşünmeyecektim. Ben yanlış hiçbir şey yapmamıştım. Benim tek yaptığım şey onu çok sevmekti. Çok değer vermekti. Ama o beni aldatmıştı. Hemde bunu benim en yakın arkadaşımla yapmıştı. Bunun affedilebilir bir tarafı yoktu. Savunulabilir tarafı da. Midem bulanıyordu. Bana dokunuşundan artık midem bulanıyordu.

"Bırak Mert." dedim sert bir şekilde kollarımı ondan kurtararak. "Her şey bitti artık. Kabullen ve peşimi bırak. Aldattın ya sen beni. Hemde Ece'yle. Benim bu lanet olasıca okuldaki en yakın arkadaşımla. Hâlâ nasıl seni affedeceğimi düşünürsün ya sen? Bitti anlıyor musun? Bit-ti. Bir daha da asla karşıma çıkma." Bağırarak söylediklerim karşısında suspus olmuştu. Onu affetmeyeceğimi biliyordu. Kendime bu saygısızlığı yapmayacağımı biliyordu. Beni tanıyordu. Sadece kendi içinde kendini aklamaya çalışıyordu. Boşuna bir çabaydı.

Sevdiğimi sandığım gözlerine son kez baktım. Ve arkamı dönüp okulun ön tarafına doğru yürümeye başladım. Saygı benim için çok önemliydi. Özellikle bir ilişkinin içerisinde sevgiden önce saygının olması gerektiğine inanırdım. Çünkü saygı olmadan o ilişki asla yürümezdi. Birbirlerine deli gibi aşık olsalar bile. Ve bana yapılabilecek en büyük saygısızlık yapılmıştı.

Okulun önüne geldiğimde etrafta kimsenin olmadığını gördüm. Anlaşılan ders zili çalmıştı. Derse girmem gerekiyordu. Ama kendimde hiç o gücü bulamıyordum. Zaten kalbimdeki bu ağırlıkla derse ne kadar odaklanabilirdim ki?

Kör noktada olan bir banka doğru ilerledim ve Mert'in yanında bastırdığım bütün duygularımın yüzeye çıkmasına izin verdim. Önce gözlerim doldu, ardından yaşlar yanaklarımdan çeneme doğru süzüldü. İçimde tuttuğum ne varsa dışarı çıktı ve ben hüngür hüngür ağlamaya başladım. Kimse beni göremezdi ve duyamazdı. Bunun rahatlığıyla gözyaşlarıma ara vermeden dakikalarca ağladım.

Çok sevmiştim Mert'i. Aşık olmuş muydum bilmiyorum, aşk büyük bir duyguydu benim nezdimde. Ama çok sevip çok değer vermiştim. Ama şimdi yaşadıklarımız gözümün önünden geçerken fark ediyordum ki o, beni hiç sevmemişti. Sadece yanında gezdirdiği bir barbie bebekten farkım yoktu onun gözünde. Yanında taşıdığı bir çantaydım onun için.

KARAMEL~Yarı Texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin