...

Belki Zümrütün Derya ile uğraşacak vakti yoktu. Ama Derya Zümrütün zihnindeki sesler ile uğraşan o zehri ona verendi. Bencilce, kendi öz kızını zehirleyendi Derya Güler. Derya Gülerdi o, kızlık soyadını kullanmak için eşi Tanerden dayaklar yemişti. "Ne o?!" Bağıran Perihandı, Derya Zümrütün su bardağına Vuralın verdiği ilaçtan damlatıyordu. Bugün 3. dozduydu, Vural mahkemeye kadar delirmiş bir Zümrüt görmek istediğini söylemişti.

Derya hanımın belki içi yandı, belki hiçbir şey hissetmedi o ilaçları kendi doğurdu kızına verirken. Ama şu an büyük bir panik halindeydi, elindeki ilaç şisesine uzun kazağının koluna koymaya çalışırken yere düşürdü. "Bu zıkkım ne yenge?" Gene bağırmıştı Perihan bağırdıkça Deryanın başı daha da eğiliyordu.

"Öz kızın o senin!" Büyük bir öfke ile bağırmıştı Perihan, şüpheleniyordu. Hatta emindi, bugün sırf bu yüzden girmişti bu mutfağa. "Bana analık ettin ula! Bana analuk ettun! Doruğa canım dedin, bağrına bastın! O kızı sen doğurdun sen! İnsanlığa sığar mı bu yaptığın?"

Perihan Harun beyin değil Tanerin kızıydı. Taner ve Füsunun kızı... Efsun ve Füsun ikizdi, ikisi aynı soydan gelen iki kişiye aşık olmuş evlenmişti. Biri soysuz çıkmış dövmüş sövmüştü. Diğeri el üstünde tutmuştu. Füsun Perihan ve Özgürün doğduğu gün ölmüştü. İki bacı aynı anda doğuma girmişti. Geriye ise iki çocuk bir anne kalmıştı. Efsun yeğenini kendi kızı saymıştı her zaman ama Taner ilk doğduğu zamanlar onu Efsuna vermemiş, göstermemişti dahi. Birkaç yıl geçmişti aradan Taner Derya ile evlendi. Derya bırakıp gittiği kızının yerini Perihan ile doldurmaya çalıştı. Dayak yedi, Perihan için sustu. Bir anne gibi korudu onu, kendi kızını korumamıştı ama Füsunun emanetini korumuştu o canavardan. O sanmıştı ki kızını da korurlar. Kimsenin gücü onun kızını korumaya yetmedi...

"Perihan..." Derya susmasını istedi ama Perihan susmadı. "Kızını kendi ellerinle mi delirttin? Kızın ulan kızın!" Derya mutfağın girişinde eski dostunu gördü. Serap, hemen yanında Efsun... İkisi de kendi doğurduğu kızına belki ondan daha çok analık yapmıştı. Arkalarındaki Egemeni görünce başını tekrardan yere eğdi. Ona da ihanet etmişti, Vurala Zümrütün kabus gördüğü gece çektiği fotoğrafları atmıştı. O gece hatır gönül meselesi ile kalmıştı bu evde. Hatta Egemeni arama fikrini o sunmuştu.

Egemen ve Zümrütün sımsıkı sarıldığı o fotoğraf mahkemeye sunulmak için hazırlanıyordu. "Ne olayi burada?" Efsun kızına bakarak hafif sinirli sesiyle konuşmuştu. Bir büyüğüne bağırmasını istemezdi. "Zehirliyormuş! Zümrütü zehirliyormuş! Bakın şu ilaca bakın! Şizofren hastalarına veriliyor. Uyuşturucu miktarı en yüksek olan psikolojik tedavi ilacı!" Kapının önündekiler buz kesti.

İlk tepkiyi en arkadan Ceylan verdi. "Allah senun belani versin." Kuzey öne doğru gitmeye çalışan karısını kolları arasına almaya çalıştı. "Evladi vardi onun! Evladı canindan seviyordu! Senun gibu bir ana olmamıştı o!" Kuzey en az Ceylan kadar sinirliydi ama önce toparlaması gereken bir karısı vardı. "Ceylan... Hadi, kardeşimiz yalnız kalmasın?" Sertti sesi, bir o kadar karısına karşı yumuşacık. "Kardeşimi zehirlemiş! Kardeşimi koruyamadım gene koruyamadım Kuzey..." Kuzey de Ceylan ile aynı düşünüyordu, sustu karısını kolları arasına aldı olacakları öylece izledi.

"Ne yapmış ne?" Oldukça sert olan ses Egemene aitti. Karşısındaki yengesine nefret ile baktı. Annesi ile Serap yengesinin arasındaki boşluktan zorlukla geçti. "Ne yaptın!" Öyle bağırmıştı ki bütün lojman duymuştu. "İstemedim..." Derya'nın savunması belki de savunmasızlığı daha da öfkelendirdi herkesi. "Neyi istemedi ulan?" Derya karşısındaki sinirli adamın karşısında titredi. "Öldürecekti, çocuklarını, oğlumu-" Sustu Egemen onu susturdu. "Doruk oğlunda Zümrüt kızın değil mi lan? Onu da sen doğurmadın mı yenge?" Egemen'in içinde öyle bir öfke vardı ki karşına kim geçse onu yakardı bu öfkesi ile.

"Ölmesinler istedim." Deryanın savunması herkesin midesini daha da bulandırdı Perihan sesiz kalmadan konuştu. "Onu öldürdün! Kızını öldürdün Derya hanım!" Belki Egemenden dahi daha öfkeliydi, bu kadının yaptığı Zümrütün yemek istemediği ne varsa kendi elleri ile yedirmişti. Belki kendini suçluyordu belki ondan öfkesini çıkartmak istiyordu. "Kullandın beni! İstemedi, o istemedi. Allah belamı versin ben götürdüm Allah benim belamı versin!"

Herkes öfkeliydi bir kişi hariç. Zümrüt, o herşeyden habersizce zihnindeki seslerle savaşıyordu. Zihnindeki ses orada olanları duymasına izin vermiyordu. "Cihan amca! Egemen!" Zümrütün bağırışı mutfaktaki in belki bin katıydı. Cihanın ona koşmasını beklemek istedi Zümrüt ama Cihan görevdeydi. "Zümrüt, abim." Odaya Kuzey girmişti sıkıca tuttuğu karısını orada bırakmış kız kardeşine koşmuştu. Zümrüt ellerini kulaklarına kapatmıştı. "Abim..." Duymadı Zümrüt onu Kuzey ona yaklaştıkça Zümrüt sürünerek geriledi. Ondan tekrardan korkan kardeşi ile içinin parçalandığını hissetti Kuzey.

Hayatı boyunca hem Ceylanın hem de Kuzeyin en büyük pişmanlığıydı Zümrütün gidişi. Kuzey şimdi tekrardan bulduğu kardeşini böyle gördükçe kahroluyordu. "Oğlum..." Minik bir adamdı Ege. Kuzeyin yeğen olarak kabullendiği minik adam. "Kızım... Baba, alma onları yanına." Kuzey ondan irkilen kardeşini kolları arasına aldı. Zümrüt çırpındı başta ama burnuna gelen o keskin koku güvende hissetirmişti. Abisinin kollarında olduğunu hissetmiş gibi ağlayarak kendini Kuzeyin omzuna bırakmış öylece uyumuştu. Bu görüntütü gören herkes biraz daha öfkelendi, nefretle doldu. Şimdi sebebi sonucu kimseyi ilgilendirmeyecekti...

•Merhabaa

•Baba...

•Egemen?

•Özledim...

•Derya hakkında ne düşünüyorsunuz?

•Perim...

•Kuzey - Zümrüt ilişkisi beni her zaman öldûrüyor...

•Zümrütüm?

•Oy verip yorum yapmayı unutmayın😽

•Bölüm nasıldı?

ESARETİNDEN KURTULUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin