13.Bölüm: Cimri

250 24 8
                                    



    Serum bitince arabayla eve gelmiştik. Herkes çok sessizdi, ne diyeceklerini bilemiyor gibi görünüyorlardı. Bir şey de  demesinler zaten onlara verdiğim ikinci şansı da kırdıkları onurum ve bir çatlak daha açtıkları kalbim  ikinci şanslarını kaybettiklerini bas bas bağırıyordu.

    Şu günden sonra bir Araz ve Bartu ile onlarla da belki konuşurdum. Evden ne ladar gitmek istesem de dahaa çok adamı ile birlikte gelme olasılığı vardı Arzu'nun. EVden ayrılmak demek ölüm demekti, göz göre göre ölüme atlamaktı.

    Amacım kalabildiğim kadar bu evde kalmak olmalıydı. Buna çıkarcılık denilebilirdi ama ben başkalarını düşünmekten çok sıkılmıştım. Bundan sonra bencil olacaktım. 

    Şimdi ise hepimiz salonda oturmuş sessiz bir şekilde bekliyorduk. Birini ya da bir şeyi beklediğimiz de yoktu öylece oturuyorduk. Uraz "Arzu'nun destek ekibi getireceğini nereden biliyordun?". Sesi sorgularcasına değil de merakla çıkmıştı. "Sadece alışkanlık. Her zaman öyle yapardı" nereye giderse gitsin her zaman beş araba ile gider arkasından beş araba da destek gönderirdi.

    "Tamam" dedi harflerim havada kalmasın diye. Araz heyecanlı sesiyle "Ayy ne kadar cesurdun öyle ikizim" bu sözleri her şeye rağmen yüzümde güller açmasına neden oldu. "Evet Araz'ım. Bazı şeyler beni güçlü olmaya zorladı bende oldum diyelim" yanımda oturduğu için rahatlıkla yanağından bir makas aldım.

    Bartu Ayhan Bey'e döndü "Bundan sonra ne olacak baba?" Ayhan Bey ellerini krili sakallarında gezdirdi "Bilmiyorum... Kahretsin hiç bir şey bilmiyorum!" Sinirli sesi ve kızarmış gözleri ile önündeki kapalı olan televizyona bakıyor uzun uzun düşünüyordu. "Bundan sonra?" diyerek Bartu'nun  dikkatini kendi üzerimde topladım.

   "Bugünden sonra. Masum olduğunu kanıtlamış oldun artık hiçbirimiz seni o kadın yüzünden zan altında bırakmayacak prenses." Güldüm "Beni azıcık dinleseydiniz veya ön yargınız olmasaydı, şu gözünüzü kör eden ön yargınız olmasaydı bu günün yaşanmasını beklememize gerek yoktu. Veya benim komaya girmeme de gerek yoktu değil mi?" Odaya çıkmak için ayaklandım. "Ah durun özür dilemeyin! Özür dileyince geçmeyecek çünkü!"

    Hızlı adımlarla odadan çıktım.  Uraz'ın arkamdan "Ayza!" diye seslenmesini de umursamdadım. Tek istediğim uyumaktı. Odaya girdiğim gibi kendimi yatağa attım ve gözlerimi çok huzuruz geçecek olan uykuya bıraktım.

    Rüyanın verdiği o berbat hisle gözlerimi açtım. Onu görmüştüm, çocukluk arkadaşımı. İsmi Atlas'tı ama ben ona "Gobi" diye seslenirdim. Bana izlettiği çizgi filimdeki iki arkadaşın ismiydi. Biri Gobi diğeri de Nil'di.

    Boğazımdaki kuruluk hissini gidermek için su içmeliydim. Oflayarak ayağa kalktım. Şimdi gecegece biri görse direkt hırsız diyecekleirni biliyordum ama çok susamıştım. Yavaş ve temkinli adımlarla aşağıya indim. 

    Koridoru geçerken etrafın parfum koktuğunu fark ettim. Kokusu evdeki birine ait değildi. Kokunun nereden geldiğini anlamaya çalışırken çarptığım beden korkuyla çığlık atmama neden oldu.

    Hızla geri çekildim ve bir kaç tane tekme savurdum ileriye. Karşımdaki kişi acıyla inlerken merdivenlerden Uraz'ın sesi geldi "Ne oluyor orada!?". Endişeli sesi ile aşağa doğru koştu.

    Işığı açtı ve yanıma geldi "İyi misin Ayza?" ona bakmak yerine arkadaki kişiye baktım "Hakan!?" Benim tepkimle Uraz arkasına döndü.

    "Hakan, burda ne arıyorsun?" Hakan buraya gelirken arabasına bindiğim çocuktu. Hakan elini ensesine attı "Abi size süpriz yapayım demiştim de şu kız sağolsun ödümü kopardı. Hem bu evde kız ne alaka kaç yıldır girmiyordu kimse?" Uraz'ın cevap vermesine izin vermeden bana döndü "O ne tekmeydi be yenge. Sahi sen bir yerden tanıdık geliyorsun ama çıkaramadım. Adımı da biliyormuşsun?" 

    Hakan'a gözlerimi bölertmiş bir şekilde bakıyordum "Yenge mi! Ne yengesi be?" diye cırladım. Uraz tepkime gülümsedi "Hakan. Ne yengesi be kuzenin o senin kuzenin! Kardeşimizi tabiki eve alacağız!" Urazla aynı anda "KUZEN Mİ??" diye bağırdık.

    Bizim verdiğimiz tepki evin geri kalanınında uyanmasına sebep olmuştu. Hep beraber salona geçmiştik. Bartu ile Ayhan Bey iş konuşurken Hakan yaptığı şebekliklerle hepimizi eğlendiriyordu.

    Kayra dışında hepimizi eğlendiriyordu "Bak Ayza. Bu Kayra ortaokulda bir kıza aşık olmuştu. İsmi de Zeynep'ti" devam edecekti ki Kayra "Sakın!" diye bağırarak ayağa fırladı. Hakan tekrar konuşmak için ağzını açtığında ensesine sertçe vurdu. Orantısız güç kullanmış olmalıydı ki Hakan yere düştü ve kafasını birde sehpaya çarpmış oldu.

    Kalkmak için herhangi bir çabaya girmeden boylu boyunca yere uzandı. Kayra ayağı ile kafasını dürterken "Öldün mü lan?" diye sordu ardından Araz ile Hakanı kaldırıp koltuğa koydular. Sol gözünü açtı ve bana baktı "Bana vişne suyu getirsene Ayza" kafamı salladım ve ayağa kalktım.

    Yavaş adımlarla mutfağa giderken Hakan bana "Dur!" diye seslendi. Resmen bağırmıştı ve bu tavrı sadece benim değil Ayhan Bey, Bartu ve diğerlerinin de dikkatini çekmişti. Hakan ayağa kalktı yanıma geldi. Gözleri kısık bir şekilde bana bakıyordu.

    Ayhan Bey "Ne oldu oğlum?" diye sordu merakla. "Ayza..." diye fısıldadı Hakan "Lan sen benim çarptığım kızsın!" Bartu'ya döndü. "Bartu bu sana bahsettiğim kız. Peşinden arabalar geliyor diye arabama atlayan ve kendisini Kocaeline götürmemi isteyen. Onu istediği yere bırakacakken sırtının kanamasından dolayı kaçan kız!" her şeyi tek bir nefeste herkese anlatmasına şaşkınlıkla bakıyordum.

    Bartu ayağa kalktı ve koltuğu işaret etti "Ayza ve Hakan! Geçen oturun. Ayza o gün ne olduysa her şeyi tek tek anlatacaksın!" Göz devirdim "Emredersiniz paşam" diye fısıldadım ve koltuğa oturdum. "Hakan ilk sen anlat" Hakan derin bir nefes aldı "Şimdi. O gün İstanbul'da işim çıkmıştı o yüzden İstanbul'daydım. Geri dönüş yolunda bir kızı koşarken gördüm. Bana bakıyordu, aklıma arabanın önüne atlayacağı gelmemişti!"

    Bir nefes çekti ve devam etti "Arabayla ona çarptım. Ama yavaş gidiyordum zaten. Arabadan indim bir şey oldu mu diye bakmak için. Ben ona bakerken o arabaya bindi. O sırada arkada bize doğru gelen beş araba gördüm. Ayza hızla gaza basmamı söyledi ve bende ona uydum. Kocaeli'ye gitmek için sabahtan beri otostop çektiğini söyledi. Perişan bir haldeydi ona acıdım. Sonra varınca arabadan indi. Sırtı kan içerisindeydi... Fark ettiğimi görünce korktu ve kaçtı"

    Bartu bana döndü "Sende anlat Ayza" "O anlattı ya!" aynı şeyleri tekrar tekrar mı anlatacaktık? "Tamam sonrasını anlat" Kabullenmişlikle omuzlarımı düşürdüm "Bir kafe buldum ve para karşılığında bir gece kaldım. Ertesi  gün telefonum olmadığı için insanlara sora sora sizi bulmayı umdum fakat insanlar benden rahatsız oldu ve beni polise şikayet ettiler. Polise derdimi anlattım ve bana buranın konumunu verdi. Bende geldim" Hızlı ve kıraca bütün olayı anlatmıştım. Daha sonra kimse bir şey demedi. 

    Bende su için bölünen sonra geri dönmeyi unuttuğum uykuya dönemek için ayaklandım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 03 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AYZA NİL (Gerçek Aile)Where stories live. Discover now