TUĞBA - I

44 8 54
                                    

Tuğba işini seviyordu, gerçekten seviyordu. İstanbul'un sokaklarında dolaşan maskelilerin arkasından koşmak bazen yorucu olsa da işini seviyordu. Ama şu an, haftalardır peşinden koştuğu ve minik bir fotoğrafını çekmeye çalışıp başarısız olduğu bu yeni maskeli onu delirtiyordu. 

Maskelilerin bir kuralı vardı, gazeteciler ile konuşmak yasak. Hayatları bunun üzerineymişçesine habercilerden kaçarlardı. Asla büyük haber kanallarına röportaj vermezlerdi. Bir istisna hariç, Tuğba. Maskelilerin ufak dünyasında tanınırdı. Güvenilir bir röportajcı olarak.

Tuğba kendini maskeliler ile en yakın olan sivil olarak düşünürdü. Yolları hep kesişirdi, hatta Tuğba onları takip etmediği zamanlarda bile. Bu yüzden, maskeliler zamanla alışmıştı ona. Onların güvendiği tek gazeteci haline gelmişti. Yani, hala bir lise öğrencisi olduğu için hiçbir haber ajansı onu işe almıyordu ama Tuğba kendi kurduğu bloğu ile kendini önemli bir gazeteci olarak düşünmeyi seviyordu. Belki de maskelilerin onu bu kadar sevmesinin nedeni de buydu, bir ajansa bağlı olmayan bağımsız fakir bir lise öğrencisi olması.

Ama bu yeni ortaya çıkan maskeli onu çıldırtıyordu. Onu bir anlığına görüyordu ama kamerasını çıkartıp fotoğrafını çekmeyi bir türlü başaramıyordu. Göz kırptığında, maskeli adeta kayboluyordu. Birinci saniye oradaydı ama ikinci saniyede sanki uçup gitmişti. Dünyanın en kaygan sabununu tutmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Tam yakaladığını düşündüğünde, maskeli yine parmaklarının arasından kaçmayı başarıyordu.

Ama bu akşam kaderin farklı planları vardı. Tuğba odasında oturmuş telefonunda boş boş geziniyordu. Yapması gereken ödevleri vardı ama kendini kaldırıp masanın başına oturası hiç yoktu. Ailesi evde olmadığından da dolayı yayıla yayıla yatıyordu. 

Uykuya dalmak üzereyken yüksek bir camın kırılma sesiyle irkildi. Ardından da bir gümbürtü duydu. Sesin evinden geldiğine emindi. Evinin içerisine biri girmişti. Evine hırsız girmişti. Evinde bir yabancı vardı??! Tuğba kalbinin göğüs kafesinden fırlayacak gibi çarptığını hissetti. Aklından saniyede binlerce şey geçiyordu. Öleceğim, öleceğim, öleceğim, öleceğim...

 Hemen yatağından kalkıp odasının ışığını kapattı ve yatağının altına saklandı. Hassiktir, ne yapacağım ben? Polisi aramalıyım. Maskelileri ne kadar sevse de onlar gibi hırsızlar ile dövüşecek hali yoktu. Birine vurmaya çalışırken ayağı kayıp düşüp kafasını falan yaracağından emindi.

Titreyen elleriyle telefonunun kilidini açtı. Saatlerce reels izlemenin sonucu olarak telefonunun şarjı bitmek üzereydi. Şansıma tüküreyim. Valla bir daha asla reels izlemeyeceğim diyerekten kendine söylendi. Hızlıca telefon uygulamasını açtı ve polisin numarasını girdi. Arama tuşuna bastı ama.. Telefonunun siyah ekranından yansıyan kendi yüzü onu geri karşıladı. Telefonunun şarjı bitmek için tam bu anı seçmişti. Bunun karşısında Tuğba iyice panikledi. Bu sefer gerçekten öleceğim diyerekten iç geçirdi.

Evinin içerisinden bir sürü patırtı geldiğini duydu. Hırsız evimi mi kırıyor lan??  Tuğba kalkıp içeride ne olduğuna bakmak istiyordu ama duyduğu korku onu yatağın altına çivilemiş gibi hissediyordu. En son bir patırtı ile seslerin tamamı kesildi. Boğuk boğuk sesler duydu. Seslerden bir tanesi sanki ona yaklaşıyor gibiydi. Hassiktir bu sefer gerçekten öleceğim. Tuğba bildiği tüm duaları art arda okurken duyduğu ses odasına girdi. En küçük nefesinsin bile onu ele vereceğini hisseden Tuğba nefesini tuttu.

Bir çift bot tam yatağının önünde durmuştu, Tuğba şarjı bitmiş telefonunu göğüsüne yakın tuttu. O işinin bittiğini düşünürken yatağının önündeki botların sahibi çömeldi ve yatağın altına baktı. Tuğba az önce içten içe çıldırıyor olabilirdi ama şimdi aklını kaybetmeye yakındı. Odasına giren yabancı ile göz göze geldi. 
 
''Şimdi buldum seni'' yabancının bu lafı üzerine Tuğba çığlığı bastı. Evet, ben böyle ölüyorum. Evime giren bir ucube tarafından öldürüleceğim. Bu kadar. Hayatım bitti. ''Tamam tamam, çığlık atmayı kes!'' Tuğba'nın paniğini bu kelimeler yatıştırmaya yetmedi. Ve o bağırmaya devam etti ''Seni incitmek niyetinde değilim!'' Dedi yabancı ucube- hayır maskeli. Tuğba bağırmayı bıraktı artık hayatı için korkmayı bıraktığından dolayı bu yabancının garip giyimini fark etti.

Çorum Leauge | ONESHOTSWhere stories live. Discover now