72. Bölüm (Özledim!)

874 97 33
                                    

Kalbimde tarif edilemez bir acıyla ilk karşılaştığımız yere gittim.

Önüme birleşen kollarla kalp atışlarım yine delicesine hızlanmıştı. Onu böyle hissetmek bana huzur veriyordu. Yaşattığı acıyı düşünmek bile istemiyordum. Ona sarılıp saatlerce öpebilirdim. Bu kadar büyümüştü aşkım. Ama yapamazdım.

"Bırak beni Tao."

Sesim güçsüz çıkmıştı. Çünkü ona direnmek zordu..

Kollarını daha da sıkıp başını omzumla boynumun arasına yasladı.

"Seni özledim."

"B-bırak beni"

O kadar berbat bir durumdaydım ki kalbimdeki sancı parmak uçlarıma kadar yayılmıştı.

"Hissetmeme izin ver."

"Bırak beni Tao. Bırak.. Lütfen.."

Ellerimi, ellerinin üzerine koydum. Amacım sadece kolları arasından kurtulmaktı. Ama parmaklarını parmaklarıma geçirdiğinde lanet olasıca aşk yüzünden daha da güçsüzleşmiştim.

"Yalvarırım Tao.. Bırak beni.."

Hiç bir şey söylemeden sarıldı. Dakikalarca.... Ellerini de ellerimden çekmedi. Evet itmemiştim. Çünkü buna ihtiyacım vardı. Onu deli gibi özlemiştim. Bu yüzden ne kadar canımı acıtmış olursa olsun onu hissetmekten başka bir isteğim yoktu.

"Anlatmayacaksan gideceğim."

Kendim bile sesimi zor duymuştum.

Beni yavaşça kendine çevirdi. Göz göze geldiğimizde direnecek şansım yoktu. Bu yüzden olabildiğince kaçırıyordum gözlerimi.

"Bana bak! Gözlerime bak!"

"Neden?"

"Özledim!"

"Lanet olasıca bahaneni anlatacak mısın?"

Dudaklarımda hissettiğim dudaklar sanki duvarlarımı yıkmak için varmış gibiydi. Ona ne zaman karşılık vermeye başladığımı bir kez daha anlayamamıştım. Dakikalardır öpüşüyorduk ve içimde sinir kırıntısı bile kalmamıştı. Dudaklarını bu kadar özlemiş olmam normal mi? Gerçekten bu kadar seviyor muydum onu? Dayanamayacak kadar..!

"Sadece dinle olur mu?"

"T-tamam."

Bu kez tersleyememiştim. Ona karşılık vererek her şeyi berbat ettiğim için susup dinlemeyi tercih ediyordum.

Üstelik inanmak ve onun olmak istiyordum. Beni ikna edecek bir şeyler söylemeliydi. Gerçekten farklı olmalıydı. Onu sevdiğim için pişman olmak istemiyordum. Bana aşkla bakan bu adamın gerçekten aşık olduğuna inanmak istiyordum.

Ellerimi tutup beni sessiz bir yere götürdü. Beni banka oturttuktan sonra ayağını araya sokarak bana dönük oturdu.

"Sonuna kadar dinle olur mu?"

Sessizce başımı salladım. Konuşmayacaktım.

"Baekhyun ben sana yalan söyledim."

"Bunu biliyorum."

Sadece mırıldanmıştım.

"Sadece dinle."

Tekrar başımı salladım. Bana daha fazla yaklaşıp kollarını belime sardı. Başını omzumda hissettiğimde bile duruşumu bozmadım. Öylece karşıya bakıyordum.

"Mesaj attığın kişi.... Yani Chanyeol.. O benim kuzenim Baekhyun. Teyzemin oğlu.."

Kısa süreliğine şaşkın ifademle ona bakıp tekrar başımı çevirdim.

What's Up? ✓Where stories live. Discover now