69. Bölüm (Bırak beni)

760 97 26
                                    

Ateş çocuğun omzuna kolunu atmış sevgilimi gördüğümde ellerim titremeye başladı. Arkadaşlarım beni tutsa da kendimi kaybetmiş bir haldeydim. Ona nasıl böyle bakıp gülümseyebilirdi?! Lanet olsun!

İkisinin birlikte ne işi olabilirdi ki?!

Sehun'la konuştuktan sonra koltuklara doğru döndüğünde benimle göz göze geldi. Dolmuş gözlerim ve sinirden belki de kıpkırmızı olmuş suratımla karşılaştığında şaşırdı. Beni beklemiyordu elbet! Elimden aldığı sevgilisiyle oynaşmak için arkamdan iş çevirecekti! Ama bana yakalanması onda şok etkisi yaratmış olmalı.

Lanet olsun ki ona çoktan kör kütük aşık olmuştum. Yaşlar durduramayacağım şekilde akmaya başladığında ayağa kalktım. Yixing bir şey yapmamam için elimi tutuyordu.

"Lütfen gidelim Baekhyun. Bırak ne hali varsa görsün."

Kulağıma fısıldadığında bir adım attım. Ona bir şey söylemeliydim ama ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Hala gözlerime bir mal gibi bakıyordu. Yanındaki beni çok sonra fark etmişti.

"Tanrım! Bu Baekhyun değil mi? Sen mi çağırdın?"

Biliyor muydu bir de? Nasıl bir iğrençliğin içindeyim böyle.

Hızla geçip gittim. Kapıdan çıktığımda koşmaya başlamıştım.

"Baekhyun dur!"

Onun sesini duyduğumda daha da hızlandım. Telefonum çalmaya başladığında bir ara sokağa dalıp cevapladım.

"Ne var Min Seok?!"

"Baekhyun hangi cehenneme girdin? Çabuk söyle yanına geleceğim! Seni bulamıyoruz."

"Ben eve gidiyorum Min Seok! Siz ne istiyorsanız onu yapın."

"Ne oluyor Baekhyun? O Tao'ydu değil mi? Onu gördüğünde neden gittin?"

"Ç-çünkü.. Çünkü.. Onun yanında sarıldığı kişi.."

"Kıskandığın için mi gittin?"

"Hayır! Bilmiyorum! Lanet olsun! Onun sarıldığı kişi oydu Min Seok hatırlamadın mı? Ateş çocuk!"

"Ne??? Gerçekten mi? Hayır hatırlamadım. Neler dönüyor böyle?! Geri dönüp onu bir güzel benzeteceğim."

"B-bırak gitsin.. Tao'yu incitme."

"Hala onu mu düşünüyorsun gerizekalı."

"Onu seviyorum! Çok seviyorum! Sadece bırak gitsin!"

"Ağlamayı kes ve yerini söyle lütfen."

"Kapatıyorum."

Telefonu kapattığımda kafamı sokağın çıkışına çevirdim. Karşımda dikilen Tao'yu gördüğümde tekrar diğer tarafa doğru koşmaya başladım.

"Baekhyun dur yalvarırım. Anlatmama izin ver."

Ne derse desin umurumda değildi. Sadece gitmek istiyordum. Ama lanet olasıca uzun bacakları çoktan bana yetişmesini sağlamıştı bile. Arkamdan sıkıca sarıldı.

"Bebeğim yapma. Lütfen dinle."

"Bırak beni senden nefret ediyorum! Bırak!"

"Ne olduğunu bile bilmiyorsun. Yalvarırım Baekhyun beni dinle. Anlatmama izin ver."

"Bırak diyorum Tao!"

"Dövüş yeteneğimden haberin yok değil mi?"

"Beni dövecek misin?"

"Hayır sadece güçlü olduğum kastettim. Seni bırakmayacağım."

"İstemiyorum seni! Git diyorum bırak beni. Lanet olsun bırak!"

Tekrar ağlamaya başladığımda kucağında benimle yere oturdu. Ağlamam şiddetlendiğinde ise kollarını biraz gevşetti.

"Gitmek istiyorum kollarını etrafımdan çek."

Beni kendine döndürüp zorla kucağına oturttu. Kolunu da sıkıca belime sardı.

"Gözlerime bak."

"Bırak beni."

"Gözlerime bak diyorum!"

"Bana bağırma!"

"Gözlerime bak Baekhyun! Beni delirtme gözlerime bak!"

"Seni istemiyorum. Bırak beni."

"Neden dinlemiyorsun? Neden anlatacağım şeyin ne olduğunu sormuyorsun? Neden bana sormak yerine kaçıyorsun? Çünkü istemiyorsun değil mi? Beni gerçekten istemiyorsun! Lanet olsun! Bir kez olsun sevildiğimi sanmıştım. Beni dinlemek yerine terk ediyorsun!"

Ağlıyor olduğuna inanamadığım için gözlerine baktım. İçim neden bu kadar acıyordu?

"Bırak beni."

Bu kez sessizce söylemiştim. Beni aniden çekip dudaklarıma fazlasıyla aşk dolu bir öpücük bıraktı.

"Gidebilirsin Baekhyun. Artık istediğin gibi gidebilirsin."

"Teşekkür ederim!"

Kalkıp koşmaya başladığımda arkamdan seslendi.

"Seni, beni sevmeye zorlamayacağım!"

Gerçekten göremiyor muydu?

Aşkımın büyüklüğün kalbimi paramparça ettiğini anlamıyor muydu?

Büyük aşkımı küçücük bir zaman diliminde yaşayıp bitirmiştim.

Bu kadar mutlu olmam bile mucize değil miydi zaten???

What's Up? ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin