"Onunla hâlâ konuşuyor musun? Sana ne kadar kötü davranıyordu!"

Gözlerimi belli etmeden devirdiğimde yüzüne baktım.

"Çocukluktan, hatta bebeklikten beri arkadaşım ben onunla. Bana kötü davrandığı falan da yoktu, bir yerlerinden uydurma. Ayrıca kiminle konuşup kiminle konuşmayacağımı da sana sormayacağım!"

Yanındaki boşluktan geçerek hızlıca fırından çıktığımda hızlı adımlar ile eve yürüyordum.

Gıcık oluyordum bu çocuğa, bizimkilerde gıcık oluyordu. Hiçbir şeyi de değişmemiş, hâlâ aynı gıcık.

Çocukken benden hoşlanıyordu. Hatta Demir bir ara fazla yanıma geliyor diye pataklamıştı onu.

Aklıma gelenler ile gülümsedim, çok güzel yapmıştı. Ama kalıma gelen başka şeyler ile de yüzüm düştü. Ya bu Sarp hâlâ benden hoşlanıyorsa? Gerçi yüzüne ve benimle konuşma şekli aklıma geldikçe hoşlandığı pekala belli oluyordu.

Ağlama isteğim bastırmıştı, eve geldiğimi gördüğümde bahçe kapısını açtıktan sonra içeri girmiş ve kapıyı tıklamıştım.

Alaz kapıyı açarken bana gülümsediğinde, ben de ona gülümsemiş ve yanağını sıkmıştım. Ayakkabılarımı çıkardığımda beraber içeri geçmiş ve masadaki kalabalığa bakmıştım.

"Hepinize günaydın!"

Herkesten bir ses çıkarken ekmek poşetini anneme vermiştim, "Nerede kaldın kızım, fırın şurasıydı."

"Kusura bakma anne birileri lafa tuttu." Demir ve Gökçenin arasına oturduğumda, Gökçe yandan kaş göz yapıyordu.

"Kimmiş o?"

Babamın merakla sorduğu soru ile aklıma yeniden Sarp geldiğinde yüzümü buruşturdum. O sırada da annem elinde ekmek sepeti ile mutfaktan çıkmış ve masaya koymuştu.

"Şu benim ilkokulda ki sınıfta bir çocuk vardı ya, o işte. Sarp."

Demir'in içtiği çay boğazında kalıp öksürmeye başladığında sırtına vurmuş ve sıvazlamıştım. "Ne istiyormuş?"

"Bilmiyorum ya, ilk başta tanımamış gibi yaptım da nasıl tanıdıysa tanıdı beni işte." Babam başını salladığında Gökçe beni dürtmüş ve Demir'i işaret etmişti. Ona baktığımda elindeki bardağı kıracak kadar sıkıyordu.

Dizine vurduğumda bana baktı, gözlerim ile bardağı işaret ettiğimde farkına varmış gibi bıraktı bardağı.

"Ah, Zerrin. Ben sana söylemeyi unuttum, şimdi Elif konusunu açmışken ben de söyleyeyim." Asiye teyze lafa girdiğinde herkes ona bakıyordu.

"Bu geçen bizim altın gününde Sarp'ın annesi de vardı. Bana Elif'i sordu, evli mi değil mi diye. Galiba Elif'i istemek istiyorlar."

Duyduklarımla bu sefer ben öksürük krizine girmiştim, Gökçe sırtıma vururken bir yandan da yanda dona kalmış Demir'e bırakıyordu. "Ne?!"

Annemle babam tepki verdiklerinde ben bana verilen suyu içtiğimde anca kendime gelebilmiştim, Demir ise derin nefesler alarak sakinleşmeyi bekliyordu.

"Ben o züppeye vermem kızımı! Zerrin sakın bak!"

"Tamam canım, ben de söylerim zaten ona."

Başımı ellerim arasına aldığımda çalan kapı ile gözler Alaz'a döndü, garibim en küçük olduğu için o açmak zorundaydı.

Masadan kalkarak kapıya gittiğinde masada gereksiz bir gerilim oluşmuştu. Demir'e baktığımda dizinde ki ellerine odaklanmıştı.

Bana yakın olan elini tuttuğumda baş parmağım ile sevdim, hep o mu yapacaktı?

You Belong With Me | Demir ArsalWhere stories live. Discover now