1.8

7 2 3
                                    

Geri gelmişem, hoş gelmişem.

Bir yıldır üvey evlat muamelesi yaptım çocuklarıma. Ama okurlarım ister de ben geri getirmez miyim kurguyu.

Haydi size taze bölüm, iyi okumalarrr

⚱️🐫📜

Yunanistan'ın bir köyünde, yeni bir kazı alanında işime odaklanmak yerine durmuş, lanet olası Mahir denen bireyi düşünüyordum.

Çalışanlar için koyulan kamp sandalyelerin birine oturmuş, elimi çenemin altında yaslayarak kazıyı izliyordum.

Dün akşam Mahir beni tamamen afallamış bir hale soktuktan 10 dakika sonra havalimanına çıkmıştık.

Bu kazı alanı bu yıl Yunanistan'da başladığımız ilk kazı projesiydi ve meslekte ilerleyebilmem için çok büyük önem taşıyordu. Eğer tahminlerimiz doğru çıkarsa ve bir eser bulursak, gelecek yıl kendi kazı projelerimi yönetme hakkı verilebilirdi bana.

24 yaşında bir arkeolog olsamda yine de çaylak sayılırdım. Kendi projelerimi yürütebilmem için, daha fazla tecrübeye sahip arkeologların kazılarına katılıp olay mahalinde her şeyin nasıl olduğunu öğrenmeliydim.

Gelecek yıla kadar üstlerimden alabileceğim her bir onay, gelecek yıl benim bu alan ve şirketteki geleceğimi etkiliyordu.

Ama ben bütün bunlara rağmen ne yapıyordum? Kazı alanının kalbinde dalmış bir şekilde Mahir'i düşünüyordum! Gerizekalı Esra! Gerçekten, aptalın önde gidenisin.

Aklımdan çıkmıyordu. Dün şirketin lobisinde, yanımda bavulumla dururken Mahir'in bana utanmadan attığı o mesajları aklımdan çıkaramıyordum!

O kimdi ya! Yani anlamıyorum, bu beni kolay lokma mı sandı? Aklı sıra benimle günlerini mi dolduruyordu? Ben onun oyuncağı mıyım ya! Istediği zaman mesaj atacak, konuşacak, yavşayacak sonra da ya ben sapık kimliğimi takınmaya devam edeceğim, çünkü ilişkiye hazır değilim mi diyeceğini sanıyor?!

Ciddi anlamda burnumdan solurken ilkbahar sıcağında, bir hava balonu gibi içimdeki bütün havayı dışarı çıkarıp yok olmak istiyordum. Gerçi hava balonları havasız yok olmuyordu, sadece işlevsiz oluyorlardı. Eh, o da uyar.

Bütün gün bir yaprak parçası gibi, rüzgar beni nereye götürürse oraya gidip hayatımı pasif yaşamak kötü bir fikir gibi gelmiyordu.

Sandalet giydiğim ayağımı sıcak kuma batırırken bana seslenen iş arkadaşımı duymuyordum.

Nihayet onu fark ettiğimde yerimde sıçradıktan sonra özür diledim.

"Iyi misin?" diye soran Çağkan'a başımı salladım.

"Pardon, dalmışım. Bir şey mi vardı?" diye sorarken elimle gözümü güneşten saklıyordum. Başımı kaldırıp dibimde duran adamı görmeye çalışmak zordu.

Başını sallayıp arkasına bir bakış attı. "Haritalara bakıyorduk'ta, galiba alanın başka yerini de kazımamız gerekecek. Seni çağırmaya geldim."

Yerdeki kumlara birkaç saniye baktıktan sonra tekrar başımı kaldırıp ona baktım. Yüzünü görebilmek için gözlerimi kısarken başımı salladım.

"Tamam, geliyorum."

Bana bir bakış attıktan sonra başını sallayıp gitti.

Ayağımı batırdığım kuma tekrar bakarken düşüncelerimi toplamaya çalıştım. Tamam Esra, yeter. Mahir'i düşünmek yok, işine odaklan.

Ayağa kalkıp ayağımı silkeledikten sonra takımın geri kalanının olduğu yere yöneldim.

⚱️🐫📜

Arkeolog •|• TextingWhere stories live. Discover now