•Yuma Hakkındaki Gerçekler•

14 3 68
                                    

____

•Flashback•

"Evet çocuklar şimdi sınav sonuçlarınızı açıklayacağım. Ama bilmeninizi isterim ki sonuçlarınız genel olarak berbat."

Yuma meraklı gözlerle öğretmenine bakıyordu. Bu sınav onun içinde zor geçmiş sayılırdı. Ama ne olursa olsun düşük almak istemiyordu. Hoca notları açıklamaya başladığında ise 40, 50, 60'lar havada uçuyordu. Bu durum Yuma'yı daha da tedirgin etmeye başlamıştı.

"Ah ve son olarak Yuma. Tebrik ederim bu düşük notlara rağmen bu derece yüksek bir not almayı başardın. 86 aldın, kağıdına bakmak ister misin?"

Yuma o an başından aşağı kaynar sular döküldüğünü hissetmişti. 86... 86 almış olamazdı. En az 90 alması gerekiyorken nasıl böyle bir not almıştı aklı almıyordu.

"H-hocam. 4 puan daha verme şansınız var mı?" Yuma kağıdını inceledikten sonra öğretmenin yanına gitmiş ve titrek bir sesle konuşmuştu.

"Maalesef yapamam Yuma. Hem zaten ortalamanın üstünde bir not aldın. Hatta sınıfın en yüksek notunu aldın." Yuma öğretmeninin gülümsemesine zorla da olsa karşılık verdi ve kağıdını bırakıp sırasına oturdu.

"Tam anlamıyla bir ineksin Yuma. Kusura bakma da 5 almışken not istemen de saçmalık. Senden sonra en yüksek not 65 bir kere!" Yuma sınıfın onunla dalga geçmesine aldırmadı. Zaten sınıfta anlaşabildiği kimse yoktu. Tek düşündüğü şey ise eve gidince ailesine ne diyeceğiydi. Çünkü ailesi 90 altı notu, not olarak görmüyor ve üstüne ona bir takım cezalar veriyorlardı. Bunlar genellikle fiziksel cezalardı. Bazende odasındaki ders için olan eşyaları hariç tüm oyuncaklarını ya da okuma kitaplarını alıp onu odaya kapatıyorlardı. Bu durum okula başladığından beri böyleydi. Bazen de öyle bir dayak yiyordu ki vücudundaki belirli yerlerde morluklar oluyordu.

...

"Yuma notlar açıklandı mı?" Daha ayakkabılarının bağlarını çözmeden korktuğu soru gelmişti. Ama cevap vermek yerine bağcıklarını çözüp ayakkabısını çıkarmış ve eve girmişti.

"Şey... Evet."

Annesi merakla ağzından çıkacak notu beklerken Yuma söylememek için kendini oyalıyordu.

"Şey... Sınıftaki en yüksek notu ben aldım biliyor musun?" demişti gülümsemeye çalışarak.

"Önemli olanının bu mu olduğunu sanıyorsun? Kaç aldın dedim sana!"

Eh her türlü olacaklardan kaçamayacağını biliyordu. Bu yüzden daha fazla diretmedi ve aldığı notu söyledi. Annesinin ona nasıl baktığını görmek istemediğden başını yere eğdi.

"Sen... Senin için o kadar emek veriyoruz ve karşılığı bu mu cidden Yuma?" Annesinin bağırışları kulağında adeta bir ninni gibi yankılanıyordu. Alışmıştı buna, bağırması bittikten sonra yediği birkaç dayakta bir sinek ısırığı gibi gelmişti.

"Bugün sana yemek falan yok, doğru odana!"

Halbuki gerçekten acıkmıştı ama sesini çıkarmadı ve doğruca odasına gitti. Kapısını kapatıp kendini yatağa attığında kolunda yeni oluşmuş morluklar dikkatini çekti. Uzun zamandır vücudunun hiçbir yeri zarar görmemişti ne güzel...

Çantasını aldı ve içinden kitapları ile kalemliğini çıkararak masaya koydu. Odasındaki tüm oyuncaklarını zaten önceden alındığından yapacağı çok bir şey yoktu ders çalışmak harici.

•Flashback end•

___

"Yuma... Burada ne işin var?"

Jo'nun karşısında görmeyi beklediği son kişi bile değildi Yuma halbuki. Neden birdenbire onunla görüşmek istemişti?

"B*ktan hayatımdan cidden bıktım. Hem normal hayatımın hapisten bir farkı olacağını sanmıyorum o yüzden gerçekleri anlatmaya geldim."

Jo gülümsedi ve oturmasını işaret etti.

"Aslında sen konuşmadan önce ben bir şeyler sormak istiyorum. Geçen inkar ettin ama aslında katille iş birliği içerisindeydin değil mi? Sonuçta o ayıcıklar başka kimin içinde olabilirdi?"

İnkar etmedi.

"Evet. Katille irtibattaydım da. Ayıcıkların temininde bizzat ona ben yardımcı oldum. Gerçi şu an telefonuma baksanız bile bir şey bulamazsınız çünkü tüm kayıtları sildim. Üstüne hafıza kartımı atıp telefonu fabrika ayarlarına döndürdüm. O zaman buraya neden geldin diye sorabilirsiniz. Ama en azından yaptıklarımın cezasını çekmem lazım değil mi? Eh katili bulmakta sizin göreviniz."

"Görevimizi en iyi şekilde yapacağımızdan emin olabilirsin."

"Neyse demem o ki birçok planında ona yardımcı oldum ama hiçbir şekilde insan öldürmediğime yemin edebilirim. Hah birde bari o kadar buraya geldim size işinize yarayacak bir bilgi vereyim. Şu ayıcıklar var ya hani. Onlar aslında katil hakkında önemli ipuçlarını içeriyor. Yani dikkat edin derim. Neyse benden bu kadar." diyerek ayaklandı.

"Yuma yalnız bu anlattıklarını ifade olarak polise de anlatmam gerekiyor. Ondan sonra adına adlî işlem başlatılacak. Artık ne karar verirler bilmiyorum. İfadeni verdikten sonra gide-"

Kapının tıklatılması ile beraber Jo'nun lafı yarıda kesilmişti.

"Gel."

İçeri EJ ile Yudai girmişti.

"Hazır polislerde gelmişken ifadeni şimdi verebilirsin gibi. Senin içinde uygun mu Yudai?"

Yudai ne olduğunu anlamasa da başıyla onaylamıştı. Yuma onunla beraber odadan çıkacakken duraksayıp gözlerini EJ'ya dikmişti.

"Ah ve bence katili çok uzakta arıyorsunuz Sayın Dedektif Jo. Bence biraz daha yakınlarınıza odaklansanız iyi olur Sayın Polis Eui Joo."

•Bölüm Sonu•

Bir şeyler yavaş yavaş çözülecek gibi sanki ha? Bu bölümde özellikle Yuma'nın hayatına değinmek istedim, ailesine beslediği nefretin neden olduğunu umarım biraz da olsa anlamışsınızdırr~

Bu bölümü aslında doğum günüme özel yazayım dedim. O yüzden kontrol etmeden atıyorum haberiniz olsunnn

The Taste Of Killing Where stories live. Discover now