15.BÖLÜM

161 24 24
                                    

Hayatın insanın elini kolunu bağlağı, nefesini kesip, kalbini teklettiği çok ânı olurdu. Kimine acıyla yapardı bunları, kimineyse mutlulukla...

Şehrazat'a da mutlulukla yapmıştı. Onca acının, tökezlemenin üstüne karşısına Menderes'i çıkarmış üstelikte onun tarafından sevilmeyi nasip etmişti.

Fakat şu an mutluluğun yanı sıra büyükçe de bir korku hissediyordu. Menderes'e iyi olmak istediğini söylediği günün üstünden sadece bir gün geçmişti ve şimdi bir psikoloğun ofisinde, randevu saatinin gelmesini beklemekteydi.

Bekleme odasında oturmuş, neredeyse ayrılmaz bir bütün olduğu kolyesiyle oynuyor, bir yandan da ne anlatacağını düşünüyordu.

O güne dair hatırladığı her şey bölük pörçüktü. Ama verdiği his, acı son derece tazeydi.

Bir elin dudaklarına kapandığını hatırlıyordu mesela. Nasıl büyük bir korku hissettiğini, çırpındığını, fakat bir türlü kurtulamadığını...

Sonrası fotoğraf kareleri gibiydi. Sanki flaş çakıyorda, o an görünüp kayboluyorlardı. Fakat yaşadığı korkuyu, acıyı iliklerine kadar hissediyordu.

Birde üşüdüğünü... Çok ama çok üşüdüğünü hatırlıyordu.

O kötü olay bir yaz gecesi olmuştu. Ve olmasıyla birlikte Şehrazat'ı ayazda kalmış kuş misali dondurmuştu. Gözlerinin önünde şimşekler çaktığını, güneş'in söndüğünü, sert bir rüzgarın esmeye başlayıp, karın lapa lapa yağdığını hatırlıyordu. Geriye kalan her şeyse kesik kesikti.

O yüzden şimdi ne anlatacağını bilemiyordu. İyi olmak istiyordu. Şimşek çakmasına benzer anılardan kurtulmak, kurtulup da mutlu olmak, mutlu olup da Menderes'i hak ettiği gibi sevebilmek istiyordu.

Fakat bunun mümkün olup olamayacağını, tüm o kötü anılardan kurtulmasının imkanı olup olmadığını gerçekten de bilmiyordu.

Kapının aralanmasıyla birlikte düşünceli bakışlarını yerden kaldırıp, sol tarafına çevirdi. İlerlemiş yaşına göre bir hayli güzel olan bir hanımefendiyle göz göze geldi. Hemen ardından da yanlarından gelip geçen çıtı pıtı genç bir kızı gördü.

İçeride neler olmuştu bilmiyordu ama kızın yerinde duramaz haline bakarken: "Güzel bir şeyler olmuş olmalı" diye düşündü. Bu düşünce de bir hayli rahatlamasını sağladı. Belki kendisi de bu genç kız gibi çıkardı o odadan. Acılarından, tüm o kötü hatıralarından arınmış bir şekilde bakardı yeni hayatına.

"Merhaba Şehrazat Hanım" dedi psikolog olduğunu tahmin ettiği hanımefendi. "İçeri geçmek ister misiniz?" diye de konuşmasını devam ettirdi.

Şehrazat destek arayışıyla Menderes'e bakmış, onun gülümseyen yüzüyle de oturduğu yerden kalkmıştı. Hemen ardından da derin birkaç soluk almıştı. Kalbi yerinden çıkacak gibi hissediyordu. Etrafına karşı kayıtsız hissetmesine neden olan endişeye karşı dört gözdü.

"İstediğiniz yere oturabilirsiniz, buyrun lütfen" diye tekrar konuştu Psikolog Hanım.

Şehrazat hızlı bir şekilde bakışlarını odada dolaştırıp, camın önünde neredeyse birbirlerine çapraz olacak şekilde konumlandırılmış oturma grubuna doğru yürüdü. İkili koltuğa otururken, tekli koltuğunda Psikolog Hanıma ait olduğunu düşünmüştü. Yavaş bir şekilde oturup, terleyen avuçlarını eteğine sürdü. Hemen ardından da bilinçli bir şekilde kaçırdığı bakışlarını, Psikolog Hanım'ın gözlerine dikti.

Yer yer siyah tellerinde olduğu griye çalan saçları küt bir şekilde kesilmiş, uçlarıysa belli belirsiz bir şekilde dalgalandırılmıştı. Gözlerinin etrafında silik birkaç kırışıklık, hemen sağ şakağında kalp şekline benzer bir doğum lekesi vardı. Orta kilolarda, orta boyda, muhtemelen de ellili yaşların sonlarındaydı. Fakat gözleri yaşının aksine ışıl ışıl parlıyordu.

GÖNLÜMDEKİ SAKLI DUA (GÜZEL SEVEN ADAMLAR SERİSİ 2)Where stories live. Discover now