2.BÖLÜM

202 50 20
                                    

Kış, 2009

Gözlerinin üstünde tonlarca ağırlık varmış gibi gözkapakları açılmamakta direnirken, üstündeki örtüyü kaldırdı. Burnuna dolan duman kokusu yüzünden küçük kız nefes almakta zorlanıyordu. Buna rağmen içine derin bir soluk çekmekten geri durmadı. Ancak hemen arkasından da birkaç kez öksürmek zorunda kaldı.

Ne olup bittiğini anlamayan zihni, korkulu gözlerle etrafına bakmasına neden olmuştu. Parmakları yanından hiç ayırmadığı bez bebeğine daha sıkı sarınırken, yatağından kalkıp odadan çıktı.

Karanlık koridorda korkuyla dolaşan gözlerinden, çoktan yaşlar akmaya başlamıştı. Bir yandan nefes alma ihtiyacı ile duman soluyor diğer yandan anne babasına hıçkırıklarının arasından sesleniyordu. Ancak sokaktan gelen bağırış seslerine evin içinden, bir küçük kızın hıçkırıkları birde koridorun diğer ucunda yer alan mutfaktan gelen çatırtılar eşlik ediyordu.

Karanlık evi aydınlatan tek şey boğum boğum dumanında çıktığı alevler içinde kalmış olan mutfaktı. Küçük kızın gözleri korkuyla biraz daha büyürken, kıpırdayamıyor ancak sürekli çığlık atıp ağlıyordu. Anne babası ise tüm bu seslere, küçük kızlarının ağlayışlarına rağmen ortalarda görünmüyordu.

Küçük kızın ciğerleri temiz hava ihtiyacı ile çırpınırken, kapanan gözkapaklarının en son gördüğü şey itfaiyeci ünüforması giymiş bir adamın küçük bedenini kucakladığı oldu. Gerisi ise kocaman bir karanlıktan ibaretti.

***
Günümüz

Nefes nefese kalmış bir halde kalktı, zar zor daldığı uykusundan. Eli hızla yanındaki abajurun ışığını yakarken, kuruyan boğazını ıslatmak için dudaklarıyla su bardağını buluşturdu. Her rüyanın ardından olduğu gibi saçları terden ıslanmış, nemlenmiş tutamları ensesi ile yüzüne yapışıvermişti.

Hırıltılı nefes alış verişlerinin arasında pencere camını açıp ılık havanın yüzüne vurmasını sağladı. Terleyen vücudu haziran ayının karanlığında tir tir titrerken, göğsü nefes alma ihtiyacı ile çırpınıyordu.

Yine aynı kabusu görmüştü. 15 yıldır değişmeyen şekilde yine aynı kabusla gözlerini açmıştı karanlık geceye. Başını pencere pervazına yaslayıp karanlık sokakta bakışlarını dolaştırdı. Eskisi gibi çığlık atarak uyanmıyor ya da gözleri yaşlarla sırılsıklam olmuyordu. Hatta bu kabusu görüşleri seyrekleşmeye bile başlamıştı. Ama değişmeyen şekilde gönlü özlemle tutuştuğu ya da kalbinin bir parça kırıldığı günlerinin gecelerine hep aynı kabus misafir olmaya devam ediyordu.

Ailesine dair hatırladığı en çarpıcı, en canlı anı buydu. 6 yaşının başlarında bir kış gecesi evlerinin cayır cayır yanışı ve babasını kaybedişiydi. Yüzünü, sesini hayal meyal hatırlıyordu. Ancak üzerinden geçmiş koskoca on beş seneye rağmen o gecenin bir saniyesini dahi unutamamıştı. Dumanın genzinde bıraktığı yakıcı hissi, ciğerlerinin temiz hava ihtiyacı ile çırpındığını ama en çokta onca gürültünün içinde yapayalnız kalışını hiç mi hiç unutmamıştı.

Şimdiyse bu yalnız kalışa birde annesini yitirişi eklenmişti. Hepten kimsesiz, hepten yapayalnızdı... Koskoca konakta onun ahvalini düşünen bir Sevilay teyzesi, birde düşündüğünü sandığı amca oğlu Mahir vardı. Ama iki gece evvelki olaydan sonra onunda düşündüğü kişinin aslında kendisi olmadığını anlamıştı. Mahir, alabildiğine bencil bir şekilde sadece kendisini düşünmüştü. Yaptığı şeyden sonra Şehrazat'ın ne kadar acı çekeceğini ise görmezden gelmişti.

GÖNLÜMDEKİ SAKLI DUA (GÜZEL SEVEN ADAMLAR SERİSİ 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin