1

31 4 16
                                    

Saçma bir başlangıç,güzel bir konu ve benn!

Klasik olarak başlangıç tarihinizi rica ediyom ve iyi okumalar diliyorum💖💗

Dinlerseniz diye bölüm şarkısını bırakıyorum.
Favorite-Isabel LaRosa

"Aslında en iyi aşk,değil tanımak,hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır. Körler iyi aşık olur mesela."

Ne güzel anlatmış Orhan Pamuk bu sözü ile aşkı. Artık bulmak için kör bile olabilirdim. Hayatımda bir aşk eksikti çünkü. Her şeye sahiptim ama maşuğumu bulamıyordum. Ne zaman karşıma çıkacağı bir muammaydı. Bilinmezdi,bilinmezliğimin içinde kaybolmuştum ve bu her saniye beni boğuyordu. Ama bir yandan düşünüyorum da hayat bunalmak,sıkılmak için çok kısa.

Bu yüzden he anımın tadını çıkarıyorum. Her anımı fotoğraflıyorum.Sonuçta elimdeki şeyler bir anda kaybolabilir. Çevremdekiler kızıyor elbet ama elden ne gelir. Huylu huyundan vazgeçer mi?

"Peynir de babaa!"

Tüm kontrasyonu yolda olan adamın dikkatini çekmek için ne yapacağımı bilemediğim için bağırmış ve kocaman gülümsememle kameraya poz veriyordum. Babam beni tınlamamıştı. Bu hoşuma gitmedi!

"Babaa! Beni duyuyor musun?"

"Duyuyorum."

"O zaman kameraya gülümse!"

"Yolda giderken tonla video ve fotoğramızı çektin kızım. Yetmedi mi?"

"Yetmedi! Hadi gülümseyecek misin yoksa ben zorla mı gülümseteyim?!"

"Baş belası."

Sıkıntıyla dışarı bir nefes verdi. Fısıldamıştı ama duymuştum. Ben hep duyardım. Babam başını kameraya çevirmişti. Gözlerine zıt olarak yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Gülümseyince babama benzediğimi söylerlerdi. Şimdi bu fotoğraf bunu kanıtlıyordu işte. Birkaç poz daha verip çekmeye devam ettim. İsim bitince Babam tekrar yola döndü. Yol boyunca durmayan ağzım tekrar açıldı.

"Ayy bu fotoğrafta çok güzel çıkmışız! Yok ya bu güzel değil. Bunda da bulanık çıkmışız. Ama en güzeli buuu!"

Telefonumda biraz daha gezdim bizim gruptan dolu mesaj vardı bende cevap olarak çektiğim fotoğrafları attım. Başımı babama döndürdüm.

"Ne kadar kaldı?"

"Sıkıldın mı?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Saçlarımı terlediğim için bileğindeki beyaz toka ile topladım. Bu sırada babam en yakın petrole bakıyordu.

"Hemen bu dönüşten sola döndüğümüzde petrol sağımızda kalacak. Yani bir iki dakika daha dişini sıkmalısın."

Ofladım,başımı önümde birleştirdiğim dizlerime dayadım. Ben sabırsız bir insandım,nasıl bekleyecektim? En sonunda arabanın tekerlekleri durmuştu. Bir petrol istasyonundaydık. Tabelalarda ki reklamları okumaya başladım. Babam arabadan indi,inmeden önce para bırakmayı unutmadı. Biliyordu benim arabanın içinde durmayacağımı, hemen markete gidebilirdim. Parayı gördüm ve aldım. Babam petrol personeliyle arabalar hakkında ki konuşmasını umursamadan marketin otomatik kapısının önünde durdum. Bekledim ama hiçbir şey olmadı. Elimle alnıma vurdum. Evren kısa olduğumu sürekli yüzüme vurmak zorunda mısın?

Bir iki kere yukarı doğru zıpladım. Arkadan bir gülüş sesi geldi. Kısıktı ama duymuştum ve sinir hücrelerim yanaklarıma doğru yayıldı. Aşırı bir duygu yaşadığımdan olduğu gibi yüzüm,özellikle
yanaklarım,kıpkırmızı olmuştu. Çatık kaşlarım ile arkamdan gelen gülüş sesine baktım. Petrolde sadece iki araba vardı. Biri bizim emektardı diğeri ise siyah bir porsche'ydi. Arabanın kapısına yaslanmış yaklaşık iki metre olan bir adam bana doğru bakıyordu. Kömür karası gözlerini bana çevirmişti. Gözlerine baktıkça kendimi bir denizin içinde hissediyordum. Gece gibi karanlık gözleriyle bana gündüzü yaşatan adamın kaderim olduğunu belki de o an anladım. Kirli sakalları çenesini ve yüzünün bir kısmını kaplamıştı, normalde kirli sanaldan nefret ederdim ama bu adamda çekici bir hava vardı. Kemerli burnunun üstünde bir çizik vardı,nasıl oluştuğunu o kadar merak ediyordum ki. Kaşları ne çok kalındı ne de çok inceydi. Alıyor muydu merak ediyordum çünkü çok düzgündü. Siyah saçları orta kısalıktaydı. Bir kaç tutamı yüzüne düşmüştü. O saç tutamlarına dokunmak istedim ama yapamadım. Gördüğüm an kalbimde bir sancıya sebep olan adamın herşeyini bilmek istiyordum. Aklımdaki düşüncelerin aksine yüzüm hala kıpkırmızı,kaşlarım çatıktı. Ellerimi belime yerleştirdim ve karşımdaki adama bakmaya başladım. Hala gülerek yanıma gelen adama kızgındım ama gülüşünü ve güldüğünde belli olan gamzesini gördükçe sinirim her saniye daha da azalıyordu. Bu adamın bende yatıştırıcı bir etkisi vardı. Tam önümde durdu. Aramızdaki boy farkından dolayı kafasını eğdi ve bana üstten bakışlar attı. Sinirim iyice azalmıştı. Ama yanaklarımda ki kızarıklık hala gitmemişti. Gözlerimi kırpıstırarak ona bakmaya başladım. Arkamızda ki otomatik kapının sesi duyuldu ama ben kitlenmiş şekilde esmer çıtıra bakıyordum. Gözleriyle kapıyı işaret etti.

Petrol BoyWhere stories live. Discover now