bölüm bir: kahve fiyatları.

40 13 45
                                    

"Düşündüğümden daha gençsiniz."

Marinette duyduğu cümle ile kafasını kaldırdı ve koltukta oturan genç adama baktı. Ancak, şeytani enerjiyi görmesiyle bakışlarını tekrar önündeki dava dosyasına indirdi. "Müvekkillerimin çoğu böyle söyler." dedi omuzlarını silkerek.

"Umarım yaşınız deneyimsizliğin bir göstergesi değildir."

Senin gibi bin yaşında olmadığım için özür dilerim, diye mırıldandı ve perçemini geriye attı genç kız. Sonrasında yüzüne mahkemede sıkça kullandığı gülümsemesini yerleştirdi. "Kendimi övmek ya da çok deneyimli olduğumu söylemek gibi bir niyetim yok. Ancak, buraya geldiğinize göre, eminim bir avukat olarak ne kadar başarılı olduğumdan haberdarsınızdır."

"Haklısınız, avukat aradığımı öğrenen herkes bana sizi önerdi. 24 yaşındaki biri için oldukça şaşırtıcı."

Siyah saçlı kız dudağının içini ısırdı ve herhangi bir cevap vermedi. Konuyu uzatmak ya da tartışmaya girmek istemiyordu. Karşısındaki varlığın ne olduğunu anlaması mümkün değildi, daha önce insan bedenini ele geçirebilen bir ruhla hiç karşılaşmamıştı. Bu nedenle işini yapmak ve bir an önce kafe sahibi genç ile yollarını ayırmak niyetindeydi.

Doğrusu, Adrien aklındaki profile kesinlikle uymuyordu. Elbette telefonda konuşurken genç adamın ne kadar soğuk biri olduğunu fark etmişti. Ancak, gerçek hayat ile karşılaştırıldığında telefondaki ses sıcak olarak sınıflandırılabilirdi.

Genç adam üzerine Ralph Lauren marka bir kazak geçirmiş, altına da açık renk kumaş pantolon giymişti. Ara sıra kazağın kolları yukarı sıyrılıyor, dikkatle saklanan dövmeleri açığa çıkıyordu. Saçları, dava dosyasındaki fotoğrafın aksine özenle şekillendirilmişti. Yüzündeki ifadeden duygularını okumak mümkün değildi, yalnızca belli belirsiz bir alaylı gülüş genç adamın düşüncelerini ele veriyordu.

Bu hâliyle, kafe işleten birine hiç benzemiyordu.

"Dürüst olmam gerekirse," Marinette aklındaki düşünceleri dağıtıp konuşmaya başladı. "Şu an kafenin kapatılmasını önlemek için hiçbir kozumuz olduğunu düşünmüyorum."

Adrien duyduğu cümle üzerine sırtını koltuktan ayırdı ve ellerini önünde birleştirerek eğildi. "Gerekli kozu bulmak sizin göreviniz, avukat hanım. Kafenin kapatılmasını önleyin, ve ben de karşılığında size yüklü bir miktarda ödeme yapayım. Anlaşmamız böyleydi, değil mi?"

Siyah saçlı kız bıkkın bir şekilde gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Adrien'ın tüm bu parayı neden hakime rüşvet olarak vermediğini anlamakta zorluk çekiyordu. Ancak bunu sesli bir biçimde dile getirirse işinden olabilirdi.

Bu nedenle dudaklarını birbirine bastırdı ve ayağa kalktı. "Bu tarz davaları kazanmanın iki yolu var," dedi masaya yaslanarak. "Birincisi, iş yerinin halk için önemli bir konumda olduğunu kanıtlamak. Bir kafe için bu seçenek imkansıza yakın. O yüzden, ikinci seçeneği izleyeceğiz."

"Ve?"

"Kafenin kapatılmasını isteyen kişilerin bir kusurunu bulup, karşı dava açacağız. Böylece geri çekilmek zorunda kalacaklar."

        Geçirdikleri süre boyunca ilk defa gülümseyen Adrien, parmaklarını sarı buklelerinin arasından geçirdi. "Harika bir fikir," dedi ıslık çaldıktan sonra. "peki bunu nasıl başaracaksın?"

       Marinette'in bu soruya verecek iyi bir cevabı yoktu. Bilgi edinmek ve kendi stratejisini geliştirmek için biraz zamana ihtiyacı vardı. Yine de, avukatlık hayatı boyunca herkesin suçlu olabileceğini öğrenmişti. Bu nedenle karşı tarafa ait bir kusur bulmakta sıkıntı çekmeyeceğinden emindi.

Üstelik, şu an daha büyük bir problemi vardı.

       Şeytani enerjiyi görmek Marinette'e şimdiye kadar hiçbir konuda yardımcı olmamıştı. Ancak, korkutucu görüntülere alıştığından beri bu yeteneğinden şikayetçi de değildi. Ara sıra güçlü bir ruh ile karşı karşıya gelirse gözlerinin yandığını hissedebiliyordu. Yine de, bu etkiyi ortadan kaldırmak için tek bir dokunuşu daima yeterli olmuştu.

       Fakat Adrien'ın enerjisi bambaşka bir seviyedeydi ve genç adamla arasındaki mesafe azaldıkça, tüm zihni alev almış gibi hissetmeye başlamıştı. İlk başta bunun geçici bir şey olduğunu düşünse de, artık o kadar da emin değildi.

Acaba, sarışın gence dokunursa onu ortadan kaldırabilir miydi?

Derin bir nefes aldı ve hızla bu düşünceyi zihninden sildi. Adrien ortadan yok olursa, sekreterine nasıl bir açıklama yapacaktı? Müvekkilimiz ışınlanma yeteneğine sahip olmalı diyecek hâli yoktu.

"Kahve içmek istiyorum."

      Dudaklarından dökülen bu cümlenin gerçek bir amacı yoktu. Marinette ne zaman kendini kötü hissetse, ya da beyninin çalışmadığından şüphe etse kahve içerdi. Şimdi de eski alışkanlıkları bir refleks olarak kendini açığa çıkarıyor olmalıydı.

      Adrien ise duyduğu cümle üzerine şaşkınlığını gizleyemedi. Dizlerine yasladığı dirseklerini kaldırdı ve kafasını hafifçe yana yatırdı. "Karşı tarafa dava açmak için kahveye mi ihtiyacın var yani? Bu... oldukça basit bir koşul. Sana kahve getirebilirim sanırım."

       Marinette gözlerini birkaç kez kırptı ve şakaklarını ovalamayı bıraktı. Ardından, zihnindeki yangına rağmen bakışlarını Adrien'ın yeşil gözlerine sabitledi. "Kafenizin adrese teslim yaptığını bilmiyordum." dedi içten bir şekilde gülerek.

"Teslimat ücretini ödediğin sürece neden olmasın."

"Hey! Kahveler zaten çok pahalı, teslimatı ücretsiz yapsan olmaz mı?"

"Bir avukatın 3 Euro'ya pahalı demesi..." Adrien gözlerini devirdi ve cebindeki telefonu çıkardı. Ardından, not uygulamasını açarak bakışlarını tekrar Marinette'e çevirdi. "Kahveni nasıl seviyorsun?"

Şaşırma sırası şimdi siyah saçlı kızdaydı. "Ciddi değildim, benim için kahve hazırlamana gerek yok."

"Senin için hazırladığım söylenemez. Bu ofiste boş boş oturmaktan sıkıldım ve kafem tehlikedeyken başka bir işle uğraşmak da istemiyorum. Şimdi, tekrar soracağım, kahveni nasıl seviyorsun?"

Marinette bir süre hiçbir şey söylemeden Adrien'a bakmaya devam etti. Zihnindeki yangının şiddeti azalmaya başlamıştı, karşısındaki enerjiye alışıyor olmalıydı. Bu nedenle daha rahat düşünebilir hâle gelmişti.

"Beyaz çikolatalı mocha," diye mırıldandı ve gömleğinin kolundaki düğmeleri çekiştirdi. "Laktozsuz süt kullan, krema koyma, vanilya ve fındık şurubu ekle."

"Gündelik siparişin böyle olunca tabii ki kahve pahalı gelir." Adrien gözlerini devirdi, ancak aldığı siparişi not uygulamasına yazmaya devam etti. Duruşu dik, bakışları ciddiydi. Genç kıza güven vermese de, herhangi bir soruna yol açacak gibi görünmüyordu.

Yine de siyah saçlı kızın zihnindeki yangın tamamen sönmemişti. Karşısındakinin bir şeytani ruh olduğunu, ve muhtemelen yaşayan bir ruhun bedenini çaldığını görmezden gelmesi mümkün değildi.

Bu nedenle koltuktan kalkan ve ofisin kapısına yönelen Adrien'ı izlemeye devam etti. Attığı her adım birer ipucuymuş gibi zihnine kazıdı.

Sarışın genç ise tüm bunlardan habersiz bir şekilde ofis kapısını açtı, ardından arkasına döndü. "Ben yokken biraz gelişme kaydetsen iyi olur," dedi alayla sırıtarak. "Çünkü bu kadar şekerli bir kahveyi içtikten sonra komaya girebilirsin."
...

bu kurgumu beğendiğinize inanamıyorum...

sabah kalkıp yorumları gördüğümde o kadar şaşırdım ki! gerçekten, size minnettarım! kafamı toparlamama ve ders çalışmaktan dolayı düşen moralimi düzeltmeme yardım ettiğiniz için teşekkür ederim!

vaktim kısıtlı olduğu için yorumları yanıtlamak yerine yeni bir bölüm yazmayı seçtim. ancak en kısa sürede geri dönüt sağlayacağım!

kocaman kocaman sevgiler ve kucak dolusu sarılmalar gönderiyorum! su içmeyi ve sınavlarınız için ders çalışmayı unutmayın!<333

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

other side of the fire [adrienette]Where stories live. Discover now