3

63 13 27
                                    

Kadın ve adam birlikte kendilerine konum olarak verilen kafeye girdiklerinde en arkada oturan adamı gördüler, yavaşça oraya doğru ilerleyip yan yana masaya oturdular.

"Size kahve söyledim."

Kahveleri getiren garson gittikten sonra Tony bakışlarını karşısındaki çifte çevirdi.

"Evliliğini gizlemen oldukça tuhaf Barnes ama benden kaçmayacağını tahmin etmeliydin."
"Bizi neden çağırdın?"

Kadın konuştuğunda adam bakışlarını ona doğru çevirdi, kahvesinden büyük yudum aldıktan sonra devam etti.

"Sizi çağırdım çünkü dünyada konuşulan ve korkulan suikastçiler siz ikinizsiniz."
"Şansına küs Stark, şu an iş alacak durumda değiliz."

Bucky sessiz kalırken kadın onun yerine rahatlıkla konuşuyordu.

"Oğlunuzun kayıp olduğunu biliyorum, bu vereceğim işin sonuda sizi oraya çıkaracak."

Kadın yavaşça masaya doğru yaklaşıp Tony'nin yüzüne doğru konuşmaya başladı.

"Eğer bu anlattıklarında yalan bir şey çıkarsa, nereye gidersen git seni bulurum Stark."

Adam göz devirip arkasına yaslanıp kadından uzaklaştı.

"Neyseki ilk tehdit edilmem değil, geleceğin zaman söyle açık adresimi mesaj atarım."
"İsteğinin ne olduğunu söyle Tony."

Bucky sonunda konuştuğunda adam bakışlarını ona doğru çevirdi.

"Sakin olalım, bir grup genç uzaylı teknolojisiyle hydraya silah kaçakçılığı yapıyor. Görüştüğü kişiler doğruca hydranın rütbeli askeri, önce gruba ulaşacaksınız onlarda sizi askere yönlendirecek. Sonrası çorap söküğü gibi gelecek, askerde size oğlunuzun yerini söyleyecek hatta belki Zemo'nun yerinide."

Daisy ve Bucky birbirlerine baktıktan sonra Bucky konuşmaya başladı.

"Zemo'nun bir kızı var, onu alıp takas talep edeceğiz."
"Fena plan sayılmaz, asker size hangisinin yerini söylerse planın nasıl işleyeceğini ayarlamak size kalmış."

Tony kahvesini bitirmek için tekrar büyük yudum aldıktan sonra ayağa kalkmadan önce tekrar konuştu.

"İletişimde kalın, size yeri ve zamanı yarın haber edeceğim."

Adam kafeden çıktığında kadın bakışlarını yanındaki adama doğru çevirip ne düşündüğünü anlamaya çalıştı.

"Steve, Tony'e güveniyor. Yalan söyleyeceğini sanmıyorum."

Genç çocuk yüzüne yediği yumrukla kahkaha atarken bir kaç adım geriye doğru gitti.

"Bir yumruğun beni durduracağını mı sanıyorsun?"

Karşısındaki rütbeli asker üzerine doğru atıldığında çocuk kolaylıkla ondan eğilerek kurtulmuş karnına yumruğunu geçirmişti, adam iki büklüm olurken kafasından tuttuğu gibi kendi dizine vurdu. Adam geriye sendelerken onun savunmasızlığından yaralanıp dizine tekme attı, adamın diz kapağından kemiğin parçalanma sesi gelirken kafasından tuttuğu gibi duvara çarptı.

Adam yere yığıldığında ağzına gelen kanı askerin yüzüne tükürdükten sonra belindeki silahı ve anahtarı alıp kapıya doğru ilerdi. Genç çocuk derin nefes aldıktan sonra sessiz bir şekilde kapıyı açıp anahtarı cebine attı, silahı sıkıca kavrarken temkinli ve sessiz adımlarla ilerlemeye başladı. Koridorun ayrılma noktaları olmadığı için her an gelebilecek birilerine karşılık silahı sıkıca tutarken karşısına çıkan kapıyla derin nefes alıp olabilecek tüm senaryoları kafasında hesapladı, buradan kaçısının bu kadar kolay olmayacağını tabii ki biliyordu amacı kendisini tutan kişilere göz dağı vermekti. Kapıyı açıp içeriye girdiğinde göğsündeki lazerlerle olduğu yerde kaldı, senaryolardan en yüksek ihtimal verdiği yaşanıyordu.

Mr. and Mrs. BarnesWhere stories live. Discover now