Ben gülümseyince eliyle yüzünü kapattı ve "Işığından gözlerim kamaştı." dedi.

Kahkaha attım bu kez.

"Niye ağlıyordun?" diye sordu ciddileşerek.

Neden bu kadar merak etmişti ki?

"Abimle tartıştık." diye mırıldandım ve bende onun gibi bankın ucuna oturdum.

"Beni birine zarar vermekle suçladı." omuzlarım düştü.

Araf, dikkatle yüzümü izliyordu.

"Bu şüphelendikleri kişi Barış Özdemir olabilir mi?" dedi rahatça arkasına yaslanırken.

Gözlerim büyüdü "Sen nereden biliyorsun?" dedim merakla.

Güldü ama çok güzel güldü.

"Katiller maktullerini tanır küçük hanım." dedi sır verirmiş gibi.

"Sen.." diye mırıldandım.

"Korkma, benim işim kötülerle. Cici kızlarla değil." Küçük bir çocuğa söyler gibi söylemişti.

O, Barış'ı öldürmüştü.

Araf ismi bana tanıdık geliyordu ama nereden?

Beynimi zorladığımda aklıma geçen gün duyduğum telefon konuşması geldi.

"Sen benim peşime adam taktın! Kimsin sen?" dedim sinirle ayaklanıp.

"Baban istedi. Benimkileri fark edip babanınkileri farketmediğine göre korumalarımı değiştirmeliyim." diyip ensesini ovuşturdu.

Sinirle elimi saçlarımdan geçirdim ve ona arkamı döndüm.

Birkaç adım atıp arkamı döndüm "O korumalarının bana 'yenge' demesinin sebebi umarım sen değilsindir Araf Aslanoğlu!"

🍓
Araf Çakır Aslanoğlu'ndan
"Abi, karakoldan çıktı ama ağlıyor." diyen Coşkun'la ayaklandım.

"Ağlıyor mu?" dedim ve oturduğum kafeden kalktım.

Toplantı yapacağım kadın zaten fazlasıyla gecikmişti.

Hızlı hızlı karakolun oralarda yürürken onu gördüm.

O yürüdükçe savrulan turuncu saçları, ağladığı için kızarık yanakları, hemencecik kızarmış olan mavimsi gözleri ve ıslak kirpikleriyle çok güzeldi.

Korkutmaktan çekinircesine koluna dokundum, kızın çığlık atmasıyla geriledim.

"Özür dilerim korkutmak istemedim küçük hanım." dedim endişeyele.

Birkaç adım gerilediğinde bende korkutmamak için bir adım geri attım.

"Ben iyiyim. Lütfen gider misiniz?" dedi nahif sesiyle.

O konuştukça içim bir hoş oluyordu.

Daha rahat olması için kendimi tanıttım. "İsmim Araf Aslanoğlu. Babanın yakın arkadaşının oğluyum."

"Belki bir yabancıyla konuşmak iyi gelir?" dedim yumuşak bir sesle.

Asıl niyetim güzel sesini saatlerce dinlemek, benzersiz yüzünü zihnime kazımaktı.

Bir süre kararsızca gözlerimin içine baktı. Kalbimin ne kadar hızlı attığını bilseydi böyle bakar mıydı acaba?

"Peki.." dedi yavaşça.

Cüssem büyüktü ve onu korkutmaktan çok çekiniyordum.

Sanki bir fotoğrafçıydım ve bir kuşu çekecektim. Bir adım atsam kaçacaktı, yerimde olursam bana dünyanın en güzel manzarasını sunacaktı.

Bankın köşesine oturdum.

Kız beni o kadar heyecanlandırıyordu ki 1453harun'un mülayim oturuşuyla köşede kalmıştım..

"Gel, rahatsız olmanı istemem." dedim gülümseyerek.

Lütfen gel.

Bana bakıp kocaman gülümsediğine kalp krizi geçiriyorum sandım. Kalbime bir ağrı saplandı, elim ayağım buz kesti.

Gülümsemek bir kadına ancak bu kadar yakışabilirdi.

Ağlayan yüzünü güldürmek için elimle gözlerimi kapattım ve "Işığından gözlerim kamaştı." dedim.

Güneş Kız, keşke hayatım boyunca bana ışık saçsan.

Kahkaha attı bu kez kalbim utanmasa göğüs kafesimi delip geçip onun ellerinde atacaktı.

"Niye ağlıyordun?" diye sordum ciddileşerek.

Hadi söylede sıkayım onun topuğuna!

"Abimle tartıştık." diye mırıldandı. Topuğuna sıkamazmışım..

"Beni birine zarar vermekle suçladı." Sesindeki hayal kırıklığı küçük bir kız çocuğununki gibiydi.

Dikkatle ona baktım ve zihnimdeki parçaları birleştirdim.

"Barış Özdemir, Saruhanların kızına zarar vermiş."

"Bu şüphelendikleri kişi Barış Özdemir olabilir mi?" dedim rahatça arkama  yaslanırken..

Gözlerindeki ifadeden anladım ki tahminim doğruydu.

Gözlerini büyüttü öyle tatlı görünüyordu ki söylediklerine çok zor odanlandım. "Sen nereden biliyorsun?" dedi merakla. Küçük bir kız çocuğu gibiydi..

Güldüm ve sır verirmiş gibi ona yaklaşıp fısıldadım.

"Katiller maktullerini tanır küçük hanım." dedim.

Şokla durduğunda korktum. Benden korkmuş muydu?

"Sen.." diye mırıldandı şokunu atlatamamış gibi.

"Korkma, benim işim kötülerle. Cici kızlarla değil." dedim panikle.

Birkaç saniye yere baktı ve sinirle kaşları çatıldı.

En sevdiğim kadın türü bundan sonra bipolar olandı.

"Sen benim peşime adam taktın! Kimsin sen?" dediğinde Coşkun'u arayıp ağzına sıçamamak için zor durdum.

Doğruları açıkladım tek tek.

"Baban istedi. Benimkileri fark edip babanınkileri farketmediğine göre korumalarımı değiştirmeliyim." sinirle benimkilerin ağzına sıçmayı beynime not ettim..

Sinirle saçlarını arkaya savurduğunda yutkunamadım. Tükürüğüm boğazımda kaldı ama çaktırmadım.

Bu kız beni kalpten götürecekti. Sinirli hali ayrı, mutlu hali ayrı güzeldi.

Gitmeye başlarken boşluğa düşmüş gibi hissettim.

Birkaç adım atıp asrlasını döndüğünde heyecanla ona baktım "O korumalarının bana 'yenge' demesinin sebebi umarım sen değilsindir Araf Aslanoğlu!"

Aslında benim ama sen bilmesende olur Güneş Kız..

.
.
.
.
.
.
.
Günaydın!!!

Normalde gece gelicekti ama uyuya kaldım..

Bu bölüm hiç içime sinmedi yaa.

Çiftimiz tanıştı ama bir şeyler eksik gibi hep..

Neyse siz ne düşünüyorsunuz???

Çilek Kız Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora