zero.

90 19 105
                                    

        Siyah saçlı kız üzerindeki gömleğin yakasını düzeltti, ardından gözlüklerini geriye doğru itti. Makyajını tazelemeye ya da bozulmaya başlayan topuzunu tekrar yapmaya vakti yoktu. Yeni müşterisi çoktan büroda onu bekliyor olmalıydı.

      Aracın sürücü koltuğundan çıkıp kapıyı kilitledi ve birçok işyerinin bir arada yer aldığı binaya yöneldi. Üst katında bir müzik kursu vardı, alt katta ise bir siyasi partinin şubesi bulunuyordu. Tüm bu karmaşanın içerisinde yer almasına rağmen, bürosu düşündüğünden daha iyi çalışıyordu.

      Asansöre binmesiyle 8. katın düğmesine bastı ve çantasındaki dosyayı kontrol etti. Tüm gece davanın detaylarını okumuş ve hazırlayabileceği savunmayı düşünmüştü. Henüz bir çıkış yolu bulabildiği söylenemezdi.

      Kendisine başvuran kişi, 27 yaşındaki kafe sahibi Adrien Agreste'ti. Genç adama ait kafede, 48 yaşında bir adam karnından vurulmuş hâlde ölü bulunmuştu. Suçlunun Adrien olmadığı belliydi; kamera görüntüleri adamın dışarıda vurulduğunu ve korunmak için kafeye zorla girdiğini gösteriyordu.

      Ancak öldürülen kişi bağlantıları ve sıkı ilişkileri olan biriydi. Dolayısıyla, yakınları kafenin tamamen kapatılması için baskı yapıyordu. Elbette bu mantıksız bir istekti, sonuçta Adrien'ın ya da kafenin olayla tek bağlantısı bir tesadüften ibaretti. Ancak düzgün bir savunma sunmadıkları takdirde, hakimi karşı tarafın isteğini yerine getirmekten alıkoyacak hiçbir şey yoktu.

Marinette derin bir nefes aldı ve alnını asansörün aynasına yasladı. Bundan çok daha zor vakalar üzerinde çalışmış, şimdiye kadarki tüm müvekkillerini bir şekilde savunmayı başarmıştı. Kafe olayını da bir şekilde atlatabileceğini biliyordu. Ancak, bu tarz gereksiz davalarla uğraştıkça, asıl amacından uzaklaşmaktan korkuyordu.

Yine de, çoktan davayı almayı kabul etmişti.

Bürosunda bekleyen müvekkili kapı dışarı edecek hâli yoktu.

Asansörün kapısının açılmasıyla alnını aynadan çekti ve duruşunu düzeltti. Ardından, seri adımlarla bürosunun girişine yöneldi. Kendi adının altın harflerle yazılı olduğu tabelayı görebiliyordu.

Kapı kartını okutup içeri girdi ve kendisini selamlayan sekreterine gülümsedi. Bu sırada, orta yaşlı kadının arkasındaki gölgeyi fark etmesiyle gözlerini birkaç kez kırptı.

"O gün" her ne olduysa, genç kız şeytani ruhları görmeye başlamıştı. Bu ruhlar çoğu zaman şekilsizdi, dünyayı terk edemeyen insanların artıklarıydı. Bazılarının arkasından hiç yas tutulmamıştı. Bazılarının yakınları ise ölümü kabul etmemiş ve sevdiklerinin öbür dünyaya göçmesine böylelikle engel olmuştu.

Bu ruhlar çoğu zaman insanlara ya da mekanlara tutunarak ömürlerini devam ettiriyordu. Sonuçta, ruhun bir enerjiye ihtiyacı vardı ve artık onlara bunu sağlayacak bir bedenleri yoktu.

Yine de büyük bir çoğunluğu zararsızdı. Yalnızca tutundukları kişinin halsiz hissetmesine sebep oluyor ve onları tedirgin ediyorlardı.

Sekreterinin yüzündeki yorgun ifadeye bakılırsa, o da bu yan etkileri deneyimlemeye başlamıştı. Acaba bu şeytani ruh onu nereden bulmuştu? Muhtemelen birkaç hafta önce aldığı izin ile alakalı bir şeydi.

Sevecen bir hareketle elini kaldırdı ve kadının omzunu silkeledi. Bu hareketi ile ruh da ortadan kaybolmuştu. Marinette'in yeteneği buydu: Dokunduğu şeytani ruhlar, başka bir şey yapmasına gerek kalmadan ortadan kayboluyordu.

Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan bir adım geriledi ve gözlüğünü düzeltti. "Omzunuzda bir böcek vardı da, kusura bakmayın. Bay Agreste bekleme odasında, değil mi? Onu benim odama gönderebilir misiniz?"

"Ah... şey, tabii?"

       Marinette gri saçlı kadının masanın arkasından çıkmasını izledi, ardından odasına yöneldi. Kendisi büroda yokken kimsenin ofisine girmesini istemiyordu. Avukatlık hayatı boyunca ele aldığı tüm davaların dosyaları bu 50 metrekarelik alanın içindeydi. Kendini ve müvekkillerinin bilgilerini tehlikeye atamazdı.

Ayrıca, şimdiye kadar elde ettiği tüm bilgiler de ofisindeydi.

       Boynunda asılı olan kartı okuyucuya yerleştirdi ve kilidin açılma sesini duyarak içeri girdi. Elindeki çantayı masaya bırakıp ceketini askılığa astı. En sonunda, görüşünü kapatan perçemi de geriye itti ve sandalyesine yerleşti.

"Avukat hanım, müvekkilinizi getirdim."

"İçeri buyrun lütfen."

       Genç kız saygı göstermek için sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı. Müvekkilinin fotoğraflarını dava dosyasında görmüş, sesini aramaları sırasında duymuştu. Ancak ilk defa yüzyüze görüşeceklerdi.

Odaya ilk önce sekreteri girdi, ardından kadın kenara çekilerek sarışın kafe sahibine yol verdi.

      Marinette önce gözlerini birkaç kez kırptı, ardından şaşkınlığının tüm yüzüne yayılmasına izin verdi. Çok uzun süredir, neredeyse 15 yıldır şeytani ruhları görebiliyordu. Ancak daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştı.

Müvekkilinin, Adrien Agreste'in bedeni bir insana aitti.

Ancak içindeki ruhun bu dünyadaki süresi, binlerce yıl önce dolmuştu.
...

celine'in ne yaptığını sorgulamayın.

celine sınav haftasında.

ve ders çalışmak dışında her şeyi yapıyor. T^T

(muhtemelen sınavdan sonra bölümü/bölümleri düzenlerim. şimdilik muhtemel hatalar ve kötü anlatım için özür dilerim!)

other side of the fire [adrienette]Where stories live. Discover now