Bölüm beş

91 15 12
                                    

Kulübeye girdiğimde sırıttım sertçe duvara yaslanıp kapı kapandı. Sebastian'la göz göze geldiğimde rahat bir nefes aldım.

"Sessiz ol." diye fısıldayıp elini indirdiğinde derin bir nefes verdim.

Koyu renkteki perdeyi çekip küçük camdan dışarıya baktı ardından kapatıp korkuyla duran bana döndü.

"Burayı az önce kontrol ettikleri için gelmezler bir daha rahat ol."

Yutkundum, onu süzdüm "Sana bir şey yapmadılar değil mi?" Öylesine bir bakış attı bana "Bana kimse bir şey yapamaz artık."

Birbirimize bakmaya başladığımız da göz temasımızı kesen o oldu. Arkasını dönüp karşımdaki duvara doğru ilerledi kendini yere bırakarak duvara yaslandı.

Onun gibi yaparak olduğum yerde, yere doğru çöktüm. Tam ağzımı açıp konuşacakken bir bağrışma duyduk.

"Doktor Aniela nerede?!"

Gözlerim büyürken derince yutkundum. Sebastian'ın bakışları anlamsızlıkla bana döndü.

İsmimi haykıran bağrışlar devam ederken gelen silah sesleriyle yerimde sıçradım.

"Bunlar," dedi Sebastian, "Neden seni arıyorlar?" Hayret içinde sormasıyla derince yutkundum.

"Beni," gözlerine bakarken derin bir nefes aldım "onlardan kaçtığım örgüt bunlar." dediklerimle yerinde dikleşti kaşları çatılırken sinirle konuştu, "Ne kaçması Aniela, neler oluyor?"

Ellerimi ovuştururken gözlerim doldu, ona baktığımda bir an yumuşayan bakışları ona bakmamla eski soğuk halini aldı.

"Sen," yutkundum "Sen, hastaneden çıkıp gittiğin beni terk ettiğin gün." ona baktığımda kaşları derince çatıldı, "Senin buraya geldiğini öğrendim. Öğrendiğim gibi durmadım peşinden gelmeye çalıştım. Fakat yol istediğim gibi gitmedi Ylli örgütü tarafından kaçırıldım." Akan göz yaşlarımı sildim "İki yıl, iki yıl boyunca esir düştüm."

Adem elmasının hareketlenmesiyle yutkunduğunu anladım. "N-Ne diyorsun sen?"

Ona karşı içimi dökmeye ihtiyacım vardı göz yaşlarım akmaya devam ederken kısık çıkan sesimle konuşmaya devam ettim, "İki yıl, iki yıl boyunca onları tedavi ettim. Ne ilaç istedilerse hazırladım. Hazırlamadığım, direndiğim zamanlar ise cezalarına, işkencelerine maruz kaldım." sessiz bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan, "Kaçmayı denedim, bir çok kez ama başarısız oldum. En sonunda sağlam bir plan yaptım eğer o da olmasaydı," gözlerinin içine baktım "Kendimi öldürecektim." Göz bebekleri titredi lafımla.

İçime bir umut ışığı doğdu, benden nefret etmiyor diye.

"Ama başardım, onlardan kaçmayı başardım." Gözlerine baktım, öylece bana bakıyordu "Senin için, beni orada ayakta tutan bir gün sana kavuşma umudumdu." ifadesizce bana baktı.

Duygularını çok güzel gizliyordu.

Dışarıdan duyduğum araba sesiyle ayağa kalkıp bakacakken Sebastian'ın sesiyle durdum, "Sakın kalkma, ben bakarım."

Zar zor yerden kalkıp topallayarak camın önüne geldi, perdeyi azıcık çekip baktı ardından geri kapatıp bana döndü "Bizim askerler gelmiş. Etraf temizleniyor." kafamla onayladım.

"Bunları toplasalar bile lider rahat durmayıp yenilerini yollar."

"Yollarsa yollasın."

Ona baktım, "Alırlar beni." Sinirle bana baktı, "Alamazlar seni."

"Haklarında çok şey biliyorum, beni almadan veya öldürmeden rahat etmezler Sebastian."

Dişlerini sıktı, "Hiç bir bok yapamazlar." yutkundum o ise sinirle konuşmaya devam etti, "İzin vermem buna." Diye homurdandı ardından yanlış bir şey demiş gibi yüzünü sıvazladı "Yani izin vermezler, komutanlarımız iyidir. Seni onlara vermezler."

Gülümsedim, "Vermezsin." sonra boğazımı temizledim "Yani vermezler." Yaptığımı anlayıp bana ters ters baktı ardından son kez camdan kontrol yapıp kapıya doğru ilerledi.

*******

Sebastian, çıktıktan bir süre sonra ben de ayaklanıp kulübeden çıktım. Eve doğru ilerlerken etraf sessizdi.

Eve varıp kapıyı çaldığımda Anna, kapıyı göz yaşlarıyla açtı. Bana saf bir nefretle baktığında yutkundum.

Ellerinde kurumuş kan lekelerini gördüğümde yutkundum, "Anna, iyi misiniz?" eline uzanan elimi sertçe itti.

"Sakın bana dokunma." Kapının kenarına eğilip çantamı bana doğru fırlattı. "Seni burada görmek istemiyorum."

Üzerime atılan çantayı kavrayıp ona baktım tam konuşacakken elini kaldırıp çıldırmış gibi bağırmaya başladı, "Senin yüzünden! Senin yüzünden kocam az kalsın ölüyordu! Seni evimde, ailemin yanında görmek istemiyorum. Git!"

Gözlerim dolarken titrek bir nefes aldım, "Anna, be-" lafımı sinirle böldü "Sakın daha fazla konuşma! Defol git buradan, istemiyorum, istemiyoruz seni. Aileme en ufak zararı dokunan birini istemiyorum!"

Arkamdan konuşmalar duyarken oraya döndüm, birkaç kişi toplanmış bize bakıp kendi aralarında konuşuyorlardı.

Anna, beni sertçe ittirdi "Defol git artık!" dengemi kaybedip merdivenden yere düştüm. Anna sertçe kapıyı yüzüme kapattı.

Göz yaşlarımla öylece yere bakarken arkadan konuşulanlar kulağıma doluyordu, "Kim bu?", "Yoksa aradıkları doktor bu mu?" , "Ne yani bunun yüzünden kocası az kalsın ölüyor muydu?"

Göz yaşlarıma hakim olmaya çalışarak ayağa kalktım.

Dizimin üzerine düştüğüm için burkulmuştu. Zar zor yürüyerek bahçeden çıktım nereye gideceğime bakarken, konuşan insanlar bana tiksintiyle bakıyorlardı.

Anlamışlardı aranan doktorun ben olduğumu. Gözlerinden belliydi.

Az ilerideki  Sebastian'ın evi çarptı gözlerime.

Ondan başka kimsem yoktu.

Burkulan ayağımla zar zor bahçesine ulaştım içeriye girip kapısına doğru ilerdim.

Elimi yumruk yapıp kapıya vurduğumda bir dakika sonra kapı Sebastian tarafından açıldı.

Beni çatık kaşları ve meraklı gözleriyle süzdü.

"Ne oluyor?"

"Sebastian, lütfen beni bırakma, gidecek bir yerim yok." hıçkırık kaçtı dudaklarımın arasından, "Tek ve son durağım sensin."

Son Durağın| Sebastian SzymanskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin