Bölüm dört

160 19 2
                                    

Sebastian Szymanski...

Gözlerimi araladığımda görünüş alanım bulanıktı. Vücudumda uyuşukluk ve hafif ağrılar hissediyordum.

Kafamı sola doğru oynattığımda karşımda ameliyatıma giren üç doktoru gördüm.

Aniela'm neredeydi?

İlk uyandığımda görmek istediğim yüz, onun yüzüydü.

"Aniela," diye fısıldadım, içlerinden en yaşlısı olan adının Murat olduğunu bildiğim doktor yanıma gelerek konuştu, "İlk önce izin verirseniz sizi bir muayene edelim." Kafamı sallayıp onayladım.

Kısa bir muayene sonrası Necla doktor konuştu "Bunu size nasıl diyebiliriz bilmiyoruz fakat lafı uzatmaya gerek yok. Ameliyata bir aksilik oldu, bir hocamız yanlış dokuya müdahale ettiği için bir kemiğinizi kırmak zorunda kaldık."

"Ne?"

Murat doktor, diğer doktorlara bir bakış atıp hemen konuşmaya başladı.

"Aniela, Aniela doktor yanlış bir müdahale yaptı bunun sonucunda bize dahi danışmadan kemiğinizi kırdı. Bu yüzden, üzülerek söylüyorum ki yürümeniz de topallık olacak."

Şaşkınlıkla yerimde doğruldum, söylenenlere inanmıyordum.

"Ne saçmalıyorsunuz? Aniela, öyle bir hata yapmaz."

"Yaptı, hepimiz şahidiz. Üzgünüm fakat böyle futbola devam edemezsiniz."

"Olamaz, Aniela'yle konuşmak istiyorum onu çağrın bana."

"Aniela gitti."

Yeniden şaşkınlıkla aralandı dudaklarım, "Ne demek gitti?" Necla doktor boğazını temizleyerek beni yanıtladı.

"Yaptığı hatadan dolayı korkup, gitmeyi tercih etti. Biliyorsunuz kendisi daha yeni uzman olma yolunda bu yüzden korkup kaçtı."

Murat doktor, "Onun adına özür dileriz, engel olamadık buna." dediğinde dişlerimi sıktım ellerim yumruk olurken gözlerim sızladı.

Her şeyim olan kadın, her şeyimi alıp gitmiş miydi?

Görüş alanım bulanıklaşırken anılardan sıyrılıp kendime geldim.

Kulağıma hâlâ kapının ardındaki sesi gelirken yutkundum, o kadar zaman sonra niye gelmişti ki?

Eserine bakmaya mı gelmişti?

Ona içten içe öfkeliydim. Futbol hayatımı ellerimden aldığı için , beni bıraktığı için.

Her şeyimi ellerimden aldığı için.

İtiraf etmeliyim ki en çok kendime öfkeliydim, hâlâ onu sevdiğim için, özlediğim için.

Gözümden bir damla yaş süzülürken, hemen sildim o yaşı.

Eskiye dönmek yoktu artık Sebastian, kendine gel.

Eski, eskide kalmıştı artık benim için. Bu böyle olmalıydı. Benim yeniden o rüzgara kapılacak gücüm yoktu.

*******

Aniela Nowak...

Elimdeki çay bardağına bakıyordum dalgın gözlerle.

Dünden beri gözüme uyku girmemişti. Sebastian'a bu kadar yakın olmak ama bir o kadar da uzak olmak beni bitiriyor.

Kalbim hüzünle atıyordu dünden beri.

Gözlerimi her yumduğumda bana olan öfkeli bakışları geliyordu gözümün önüne.

Oysa Sebastian bana hep sevgi ve şefkatle bakardı.

"Anielacığım?" Anna'nın sesiyle düşüncelerden sıyrıldım, kafamı kaldırıp ona baktığımda gülümsedi.

"Çok seslendim sana fakat daldığın kuyudan bir türlü çıkamadın canım."

"Kusura bakmayın, dalmışım." dediğimde gülümsemesi büyüdü, "Sorun değil tatlım, sen iyi ol yeter." dediğinde gülümsemeye çalıştım.

Derin bir nefes alıp yanıma oturdu, önüme düşen saçlarımı geriye attı. "Neyin var canım? Dünden beri kötü görünüyorsun."

Derin bir nefes verdiğimde omuzlarım düştü, "Dün sessiz olan komşuyla konuşurken gördüm sizi, tanışıyor musunuz?"

Burukça gülümsedim, "O," deyip Anna'ya döndüm, "O benim sevdiğim adam, sevgilim." "-di" ekini kullanmak istemedim, sevgilimdi demek istemedim.

Yakışmıyor, Sebastian ne olursa olsun benim hep sevdiğim, hep sevgilim olacaktı.

"Ne?" şaşkınlıkla konuşan Anna'ya baktım, yaşadıklarımızı anlattım.

Ameliyatı, beni nasıl bırakıp gittiğini, bana sarf ettiği sözleri.

"Peki ona hiç ulaşmaya çalışmadın mı? Yani o gittikten sonra." diye sorduğunda yutkundum.

"İki sene önce, Polonya'da olduğunu öğrendiğim vakit peşine düştüm fakat gelirken Almanya askerleri tarafından doğrusu Ylli örgütü tarafından kaçırıldım. İki sene boyunca onlara zorla hizmet verdim Anna. Onlar için ilaçlar yaptım, onları tedavi ettim onlar ise benim ülkeme zarar verdiler."

Anna, elimi tutup okşarken ben göz yaşlarıma engel olamadım.

Gözümden yaşlar akarken zor çıkan sesimle konuşmaya devam ettim, "İki sene boyunca onların ellerinden kaçmaya çalıştım, planlar yaptım başarısız oldum ama sonunda başardım. Sebastian için, ülkeme daha fazla ihanet etmemek için onların ellerinden kurtuldum."

Hıçkırdım, "Onlar çok kötüydü Anna, ben onlar yüzünden az kalsın bir çocuk katili oluyordum." dediğimde kaşları çatıldı, "Nasıl?" ellerim titremeye başlarken derin bir nefes aldım, "Bir zehir için panzehir hazırlıyordum onlara, olup olmadığını bir insan üzerinde denememiz lazımdı fakat onlar kalktı bir çocuğu getirdi. Daha," hıçkırdım "On yaşında bir çocuktu, zorla üzerinde denedim." göz yaşlarımla Anna'ya baktım onunda gözleri dolmuştu, "Ölmek üzereydi Anna, az kalsın ölüyordu küçücük çocuk zor kurtardım."

Hıçkırıklarım artarken Anna kollarını bana doladı. "Geçti." dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım, "Geçmedi, geçmeyecek Anna. Ben o kampta yaşadıklarımı unutmayacağım. Benim ilacım Sebastian'dı. Kendimi öldürmediysem sebebi Sebastian'a bir gün kavuşurum diyeydi. Ama artık yaşamamın bir önemi yok gibi, Sebastian'ı kaybetmiş gibi hissediyorum." dediğimde Anna sinirle konuştu.

"Böyle hemen pes edemezsin, sen o kamptan o pisliklerin elinden sağ salim kurtulmayı başardın. Sebastian'ı tekrar kazanmanın da bir yolunu eminim bulacaksın."

"Umarım Anna, umarım bulurum. Yoksa yaşamanın bir anlamı kalmaz " dediğimde sarıldı, "Biraz hava almak ister misin iyi gelir?" dediğinde kafamı salladım.

"Yakınlarda bir dolansam iyi olacak." dediğimde saçımı okşadı "Dikkatli ol canım, fazla uzaklaşma." dediğinde kafamı salladım evden ayrıldım.

Bir süre Sebastian'ın evine bakıp derin bir nefes aldım, bütün perdeler örtülüydü.

Derin bir nefes alıp bahçeden çıktım, yürümeye başladım. Ağaçlık alana girdiğimde elime bir dal parçası alıp yürümeye devam ettim.

Sebastian'ı düşünürken gözlerim yine istemsizce doldu.

Eskiden her düşündüğümde gülümserdim, şimdi gözlerimin yaşarmasına engel olamıyordum.

'Geleceğimdeyse sen yoksun' demişti bana, sahiden artık onun için yok muydum?

Küçük bir kulübenin önünden geçerken duyduğum seslerle kaşlarım çatıldı.

İleriye doğru baktığımda gördüğüm kişilerle gözlerim büyüdü.

Bunlar Ylli örgütüydü, önde benden nefret eden diğer doktor yürürken arkasından askerler yürüyordu.

"Siktir..." dediğim an ağzıma kapanan elle irkildim.

Arkamdan ağzımı kapatan el beni kulübeye doğru çektiğinde karşı koyamadım.

Son Durağın| Sebastian SzymanskiWhere stories live. Discover now