Zafer çanı.

18 4 25
                                    

1.

İlk önce herkese merhaba.Yeni bir maceraya başlıyoruz ve bu macerada sizin desteklerinize ihtiyacım var.Bu hikayeyi bir çok farklı farklı hesaplarda paylaştım ama maalesef başarılı olamadım.Umarım şimdi başarılı olurum.İyi okumalar diliyorummmm.Umarım beğenmiş olursunuz.

Polis sirenlerinin sesi beynimde çınlıyordu.Bense o polis arabalarının ışıklarıyla aydınlanan sokaklarda koşuşturuyordum.Kalp atışlarımın hızı adımlarımın hızıyla aynı gibiydi.Nereye gittiğimi bilmeden,yolun sonunun nereye çıkacağını bilmeden koşuyordum tek istediğim polisleri atlatmaktı.İlk defa yapmıyordum bunu.Benim hayatım zaten polislerden kaçmakla geçiyordu.Artık polislerin ezeli rakibine dönüşmüştüm.Onlarda artık anlayabiliyordu beni yakalamanın nerdeyse mümkünsüz olduğunu.Bu şehrin sokaklarını ezbere bilirdim.O kadar yetimhaneden kurtulmak için kaçmıştım ki çocukluğum bilmediğim ıssız sokaklarda geçmişti.Şimdi bu koştuğum sokağı hatırlıyordum yavaş yavaş gözümün önünde canlanıyordu.Karanlık anılarımın perdesi açılıyordu.Mayıs ayıydı sabah saatleri güneşli bir gündü ama ılık rüzgar esiyordu.Çiçekler açmış rüzgar estikçe çiçeklerin kokusu yayılıyor insanı mest ediyordu.Yatimhaneden 6 cı kaçışımdı galiba birisini ziyaret etmek için kaçmıştım.Burası ailemle kaldığım o lanet evin yakınlarında bi sokaktı.Burayı hatırlıyordum çünki babam bi keresinde burdaki bir kumarhaneye getirmişti.Bir sürü ayyaş adam hepsi işsiz gibi çökmüş ceplerinde olan biten parayı kumara koyuyorlardı.Babamın beni neden buraya getirdiğini anlamamıştım çünki çok küçüktüm 5 yada 6 yaşlarındaydım galiba pek hatırlamıyorum.Doğrusu hatırlamak istemiyorum o iğrenç adamı ve bana yaptıklarını.Neyse,oturttu beni yanına önünde de kel mavi gözlü 40-lı yaşlarında bir adam vardı.Garip görünüyordu,yüzüne bakmaya bile çekiniyordu insan.Konuşmaya başladılar bense kartlara etrafta dolanan kızlara bakıyordum.Loş ışıklar yakılmış kartlar dizilmiş oyuna hazırlıklar başlamıştı.

-Bu kim Ahmet?

Adını bilmediğim kel adam konuştu.

-Boşver napıcaksın kim olduğunu.Var mısın iddiaya.Kazanırsan al götür.Eminim işine baya yarar.

Ne?!gerçekten mi babam beni satmak için mi getirmişti.İlk duyduğumda kanım dondu.Babama döndüm ama konuşamazdım babam tembih etmişti buraya gelmeden "Sakın konuşma.Baban olduğumu kimse bilmeyecek.Anladın mı beni.Yoksa sonunu sende iyi biliyorsun."
Yutkundum,göz göre göre beni satacaktı bense hiç birşey yapamıyordum.Tabi hayat herkese güzel bir baht vermezdi.Bazen böyle de olabilirdi.Bende bahtıma sustum.Donmuştum korkudan gözlerim açılmıştı şaşkınlıktan.Kıpırdayamıyor,konuşamıyordum.O 2 dakikanın içinde hayatımın en iğrenç anlarından birini yaşıyordum.Tiksinme,kokrku,şaşkınlık,hayal kırıklığı,umutsuzluluk,çaresizlik bu hisslerin hepsini ben bir tek bu 2 dakika içinde değil bu anıyı hatırladıkça hayatımın diğer yarısında da yaşamaya devam ediyorum.Babam bana baktı ve sırıttı.Mutluydu,beni başından edeceğine benden kurtulucağına.Nasıl ya bir baba nasıl kendi öz be öz evladına kıyardı ki.Diğerleri kendi çocuklarının bir saç teline zarar değmesinden korkarken babam beni daha yeni tanıdığı birisine veriyordu.En azından içinde bana karşı küçük de olsa bir sevgi hissi yok muydu?Sonuçta onun kızıydım.Onun kanından canından bir parçaydım.O adam bana napıcaktı nereye götürücek diye hiç düşünmedim.Benim tek düşündüğüm babamın bana verdiği değerdi.

-Ahmet başımı derde sokmaz dimi bu çocuk.

-Zafer bey güvenmiyor musunuz bana?Hem şuna baksanıza.

Babam eliyle çenemi kavrayıp adama döndürdü.

-Ne kadar masum napabilir ki bu aptal bücür.

Aptal.Aptal demişti bana.Diğerlerinin babası prensesim,güzelim,güzel kızım diye kızlarını adlandırırken babam bana aptal demişti.Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi o gün,sıktım ellerimi ,gözlerimi yumdum.Hayat bana daha yeni başlıyoruz diyor gibiydi.Ellerim titriyordu,kalbim sıkışıyordu.Yavaş yavaş dudaklarım ellerim ve ayaklarım uyuşmaya başlamıştı.Kriz geçiriyordum galiba.Bilmiyordum,çaresizdim bir şey yapamazdım ayağa kalksam düşüp bayılırdım zaten.Koca bir oyunun ortasındaydım.O oyunda kaybeden tek kişi de ben olacaktım birazdan.Yüzüm hala babamın avucundaydı çenem kasılmıştı.Göz teması kurmaya çalıştım.Sözlerle anlatamıyorum bari gözlerimden anlasın istedim.En azından bir kere...
Ama yine olmadı.Gözlerimin içi dolmuş bir vaziyette ona baktım o ise bir kerecik bana baktı tiksintiyle sonra çenemi sertçe bıraktı.Onun bu hareketiyle oturduğumuz koltuğun kenarına çarptı kafam.Acıyla inledim ama belli ki umrunda olmadı.Adamın biri bana baktı korkmuştu yanıma koştu.Başımı nazikçe kaldırıp yüzümden saçlarımı kenara itti.

KALPSİZ.Where stories live. Discover now