Supernatural x Hogwarts
Kasvetli, karanlık ve soğuk bir sabah
vakti Sam ve Dean gözlerini açtıklarında şaşkınlıktan neredeyse küçük dillerini yutacaklardı. Burası kesinlikle en son uyudukları otel odası değildi. Aksine yattıkları yatak dünyanın en rahat yatağı denebilecek kadar komforluydu, onları rahatsız eden bir rutubet kokusu da yoktu. Durumun garipliği ile aniden kalkıp birbirlerine bakacak şekilde yataklarında oturdular.
"Bu da ne?" dedi Dean etrafına bakarak. Korkmuş olduğu her halinden belliydi, epeyce içtiği gecenin sabahında neler olduğunu hatırlayamadığı anlardan biri değildi bu. Sam omuzlarını yukarı çekip neler olup bittiğini anlamadığını belli ederken ayağa kalkıp pencereye yöneldi. Rüzgar kırmızı saten perdeyi havalandırıyordu, Sam onu kenara çekip dışarı baktı. Kara bulutların altında bir çok cübbeli çocuğun dolaştığını gördü. Dean Sam'in kaşlarını çatışına daha fazla dayanamayarak yanına geldi.
"Bu da ne?" dedi Sam biraz uzakta kalan bir yeri göstererek. Burası her neresi ise, bahçeden dışarıyı, bir sürü karaltının olduğu bir bölgeyi gösteriyordu.
"Sam." dedi Dean gözlerini ve bedenini penceden ayırıp içeri geçerken. "Burası neresi, ve biz buraya nasıl geldik?"
"Oradan biliyor gibi mi gözüküyorum?"
"Birimizin bilmesi gerek!"
"Dışarı çıkıp bakalım." dedi Sam. "En azından nerede olduğumuzu anlarız belki." Dean kardeşini ikiletmeden kafa salladı ve onu takip etti.
Bir kolidora çıktıklarında onları yine cübbeli bir öğrenci sürüsü karşıladı. Bir kısmı yeşilli bir kısmı ise kırmızılı Dean'in anlam veremediği amblemler takmış gibiydi, ellerinde kitaplarla aynı yöne doğru ilerliyorlardı. Bir kaç tanesi Sam'i göstererek daha hızlı ilerlemeye koyulurken, bir iki tane çocuğun ona "Günaydın Profesör." demeleri Dean'in dikkatinden kaçmadı.
"Profesör?" dedi Dean ses çıkarmadan, dudaklarını hareket ettirerek konuşmuştu.
Çocukların geneli uzaklaştığında geriye sadece biri kaldı ve Sam ile Dean'in tam yanında durdu. "Günaydın Profesör Winchester." dedi önce Sam'e bakarak. Sonra Dean'e bakıp "Size de günaydın Profesör Winchester." Ardından yine Sam'e döndü. "Şey.. Az sonraki dersimiz için... B-benim ödevi yapmaya fırsatım olmadı da. Büyükannem hastaydı... A-a ama şimdi iyi. Umarım beni bağışlarsınız. Söz veriyorum haftaya tamamlayacağım."
Sam ne diyeceğini bilemez bir halde karşısında kekeleyen oğlana baktı. Ona beklenti ile bakıyor oluşu neler olup bittiğini anlamasa da kafa sallaması ve sorun olmadığını söylemesi gerektiğini düşündürmüştü.
"T-tabi." diyebildi güçlükle. "Sorun yok. Geçmiş olsun."
"Teşekkürler. Derste görüşmek üzere. Size de iyi günler Profesör Dean." Çocuk ayaklarını arkasına vura vura az önce arkada bıraktığı öğrenci topluluğunun gittiği tarafa doğru yönelirken, Dean'in iyice kafası karışmıştı.
"Ne?"
"Dean." dedi Sam bir şeyleri yeni yeni idrak ediyor gibi bir hali vardı. "Delirmediysem, nerede olduğumuzu biliyorum sanırım."
"Ne? Neredeymişiz?"
"Hogwarts'ta."
Sam'in Dean'e Hogwarts ve Harry Potter serisi hakkında verdiği bilgilerden sonra Dean artık nerede olduklarını kavrayabilmişti.
"İyi de nasıl? Neden? Sam, kim, bizi neden buraya getirir ki?"
"Acaba Charlie ile mi alakalı? Biliyorsun bu seriyi çok seviyor."
