Bölüm 3: Acı ve Çaresizlik

Start from the beginning
                                    

Bu sırada da elleri cebindeki siyah gözlükleri almış gözlerine takıyordu.

Kesinlikle istemsizce (!)

İçinden Ah bu bunak adam kendini çok bir şey sanmaya başladı. Olur efendim, tabii efendim, başka bir arzunuz var mıydı efendim. Aptal, o arzusunu sokacağım sonunda bir yerlerine! diye geçirdi.

"Ay! Sıcak bastı bana. Hadi artık şu kızı getirelim."

(Çise'nin Anlatımıyla)

Yeliz ile beraber koşarak gelip geçtiğimiz bu koridora baktım. 

İçler ürpertici bir hava veriyordu hala.

"Çise şimdi ne yapacağız?" 

Başımı yanımdan gelen titreyen sese doğru çevirdim. 

Yeliz...

"Bilmiyorum. Anlayamıyorum..." gözlerimi kapattım. 

Neyin içine düşmüştük biz böyle?

Sınıfın kapısını yavaşça araladım. Ses çıkarmamaya özen gösteriyordum çünkü diğerlerinin huzurunu kaçırmak istemiyordum.

İçlerindeki stres onlara zaten fazla gelirken üstüne de bu yaşananları anlatamazdım.

Şu anlık anlatamazdım.

Korkarlardı ve ben daha da çaresiz hissederdim.

Sınıfın içerisine göz gezdirdim. Herkes hala uyuyordu. Hatta hala horlayanlar da vardı.

Yüzümde ister istemez bir tebessüm belirdi.

Fakat bu tebessüm diğerleri gibi mutluluk dolu değildi.

Acı ve çaresizlik doluydu...

Yavaşça Yeliz'e döndüm ve ona doğru yumuşak bir ton ile konuşmaya başladım.

"Yeliz. Beni iyi dinle. Az önce yaşananları şimdilik kimseye anlatmayacaksın. Anlatmayacağız. Tamam mı?"

"Niçin?"

"Herkes zaten aşırı stresli ve korku dolu. Kimseyi daha fazla telaşlandırmaya gerek yok. "

"Peki hiç söylemeyecek miyiz?" 

Başımı olumsuz anlamda salladım.

İllaki söylememiz lazımdı.

"Söyleyeceğiz."

Yeliz anlayışla başını salladı. Yavaş hareketlerle duvar tarafına doğru geçip yere çöktü ve uzanarak gözlerini kapattı. 

"İyi uykular. Kendini uyumaya zorla. İhtiyacın var." 

Kendimi gülümsemeye zorladım fakat olmamıştı ve bunu Yeliz de fark etmişti. Arkamı dönüp elimdeki fenerimsi şeyi çantama bıraktım. 

Onu daha sonra inceleyecektim.

Tam sınıftan çıkacakken sessizliğin esiri olan bu sınıftan, minik bir fısıltı sesi geldi.

"Çise. Teşekkür ederim."

Bu Yeliz'di.

Kaşlarımı çattım ve ona döndüm. "Niçin?"

"Orada ne olursa olsun beni bırakmadığın için..."

İşte şimdi samimi bir şekilde gülümsemiştim. 

Ortamın duygusala bağlanmasını istemediğimden hızlıca cevabımı verdim ve boğazımı temizleyip kendimi dışarı attım.

"Rica ederim."

* * * * * * * * * * * * * * * *

Bahçede bankta otururken başımı gökyüzüne çevirdim.

SALGINWhere stories live. Discover now