tangerine taste

91 9 38
                                    

İyi okumalar 🤍
-

Annemin eşsiz tarifi olan vişneli turta, tabaklarımızda ağzımızı yakacak bir sıcaklıkta beklerken bardağıma doldurulan mandalina suyunu içmeye başladım. Namjoon, her zamanki yeri olan salıncağa yaslanmış kitaplarından birinin içinde kayboluyordu.

"Joonie, gel ve turtanı ye bebeğim. Soğuyunca sevmiyorsun."

Duyduğu ses ile yerinden kalkan çocuk, masaya gelene kadar kaldığı sayfayı bitirerek kitabı kenara bıraktığı gibi sağımda oturan kadına sulu bir öpücük bıraktı. Hala sıcak olan turtadan aldığı ısırık ağzını yaktığında ortamda yükselen gülme seslerinin arasında aklımda birkaç gündür gecelerime sahiplik yapan çocuk vardı.

"Akşam yemeklerini çok sık ekmeye başladınız çocuklar. Özellikle senin sabahlara kadar eve gelmediğin oluyor, bir sorun mu var Jimin?"

Bardağımı boşaltan yudumla yutkunarak bana merakla bakan gözlerden karşımda sırıtan çocuğa bakışlarımı kaçırdım.

"Yazın tadını çıkarıyorum anneciğim. Sen benim için endişe etme lütfen, olur mu?"

Daha fazla uzatmayarak önüne döndüğünde yanımıza yaklaşan esmer tenli çocuk, yazın bunaltıcı sıcaklarına rağmen şık görünüyordu. Anında geçtiği masadan tabağıma elini uzattığında aldığı darbeyle sızlandı.

"Kardeşinle paylaşmalısın Jimin-ah! Ta evden kokusunu aldım ben bu eşsiz lezzetin."

"Hoş geldin Taehyung. Bencil arkadaşına aldırma sen, hemen veriyorum."

Taehyung ile sadece yazın iki-üç ay görüşen klasik yazlık arkadaşlarıydık. O, ailesi ile birlikte Japonya'da yaşadığı için biz Kore'ye döndüğümüzde uzaklaşıyorduk. Ama her sene tekrardan bir araya gelince sanki hiç mesafeler girmemiş gibi yakındık. Son iki senedir sevgilisi de onlarla birlikte geldiği için her zaman olduğundan az vakit geçiriyorduk. Hatta geçen sene abimin erkek arkadaşı da bu listeye dahil olduğundan ben aralarında tek yalnız olarak bunalırdım. Ama bu sene benim ilgimi tamamen kendisine çeken bir mucize gerçekleşmişti ki ben hala ona karşı adım atamamıştım.

Yalnızca üç gecedir üst üste gördüğüm çocuğu uzaktan izlemiş ve ne yapıyorsa zihnimde kutsallaştırıp onsuz olan zamanlarımda düşlemiştim. Bugün ise cesaret edip yanına gitmek istiyordum çünkü cennetten bir armağan olan bu çocuğa karşı koymak imkansızdı.

Taehyung ile Namjoon'un okudukları bir kitap üzerine muhabbete dalması ile annemin çoktan yanımızdan ayrılıp sahile gittiğini fark ettim. Evin girişinde duran kemanımı alarak geride kalanlara bıraktığım küçük vedayla her detayını ezberlediğim yolu yürümeye başladım. Her adımımda zihnimde dolaşan çocuğu daha fazla düşünüyordum. Bu defa daha erken gidip tıpkı dün yaptığım gibi oturduğu yere bedenimi yerleştirecek ve onu hayal edecektim.

Aciz bedenimi sıcak havanın yorgunluğu ile çimenlere attıktan sonra şişedeki suyu kafamdan aşağıya dökerek biraz da olsa ferahladım. Güneş tam tepede parlaklığını konuşturuyor ve üstümde dalları kıpırdamadan duran ağaçlar sayesinde gözlerimi almıyordu. Zaten o iş tamamen siyaha bürünen gökyüzünde süzülen aya aitti. Ama onun için de beklemem ve beklerken heyecanımı atmam gerekiyordu.

Dinlendikten sonra kaldırdığım bedenim ile kemanımı alarak bu hafta sürekli tekrar ettiğim parçaya odaklandım. Normalde ilgimi çekmekten çok uzak olsa da dün gece bana her şeyi yapabilecek parmaklar, bu notaları çalarak fikrimi değiştirmişti.

Tam üzerimde dalları yavaşça yeni çıkan rüzgarın ritmine kapılan mandalina ağacı kokusunu burnuma doldurdu. Ama mevsimden dolayı sadece çiçeklerine sahip olmak üzücüydü çünkü çok fazla canım çekmişti. Tekrardan odağımı notalara vererek sonunda güneşin batışını getirmeyi başarmıştım. Artık yorulan parmak uçlarımla kemanı çantama bırakarak dinlenmelerine izin vermek için tekrardan uzandığım yerde gözlerimi kısa süreliğine kapattım.

Moonchild/YoonminWhere stories live. Discover now