14

213 25 76
                                    

Seb birkaç defa aramıştı Leo'yu. En sonunda açılmıştı telefonu, fakat başka birisi açmıştı. Yatakta idi. Üst tarafı açıktı.

"Kimsiniz siz?"

Diye sordu Seb. Leo'nun sesi hemen yakından gelmişti.

"Kimmiş aşkım?"

Esmer adam, telefonu Leo'ya çevirmişti. Leo yeni banyo yapmıştı ve beline havlu sarılıydı. Hemen telefonu almıştı esmerin elinden.

"Seb açıklayabilirim-"

"Neyi açıklayacaksın ki? Zaten ayrılmak için aramıştım, sikimde bile değilsiniz."

Diyip telefonu kapattı Seb. Daha sonra üstüne hırkasını giydi ve ayakkabılarını giyip dışarı çıktı.

Durağa oturdu. Minibüs gelince hemen binmişti. Tam oturacakken öküzün biri gelip oturmuştu. Seb'de tutunmak zoru da kalmıştı. Seb bacağında hissettiği el ile o tarafa döndü. O adam elliyordu.

"Elleme bana. Vallahi bir bağırırım burada, neye uğradığını şaşırırsın."

"Senden mi korkacağım küçük adam?"

Seb bir anda çığlık atıp yere düşmüştü.

"NE VURUYORSUN BANA!? ATIN BUNU BURADAN!"

Kendi kendine dolmuştu Seb'in gözleri. Minibüs durmuştu, minibüsteki yolcularda adamı dışarı atmıştı. Seb sırıtmıştı. Yanına bir beyefendi geldi.

"Kardeşim iyi misin? Ne yaptı o pislik sana?"

"İyiyim abi saol, bacağıma elledi ve beni yere itti..."

"Hâlâ böyle orospu çocukları yaşıyorken dünya asla düzelmez, vah bizim halimize..."

Seb, adama tutunarak ayağa kalktığı sırada karnına giren ağrı ile adamın omuzunu sıkmıştı.

"İyi misin güzel kardeşim?"

"Abi karnım ağrıyor ya, hastaneye gidiyordum bende."

"Anladım kardeşim, gel otur sende hadi."

Adam, Seb'in oturması için yardım etmişti.

"Saol abi."

Adamda gülümseyip yerine oturmuştu. Seb, eli karnında yolu izliyordu. Orayı okşuyordu, sanki birşeyi hissediyor gibi idi.

Hastanenin orada durmuştu minibüs. Seb inip hemen oradaki görevlilere sıkıntısını söyledi ve onu bir yere yönlendirdiler. Seb yönlendirildiği yere doğru gitti.

...

Seb'in işi bitmişti hastanede. Minibüste karşılaştığı adam ile beraber durağa ilerliyorlardı.

"Abi adın ne idi bu arada senin?"

"Mert Hakan, gülüm. Senin ne?"

"Sebastian."

"Anladım, aha geldi minibüs."

Beraber bindiler minibüse, yine ayakta idiler. Seb tek eli ile tutunurken Ryan'ı aramıştı ve telefonu kulağı ile omuzu arasında tutturdu.

"Efendim aşkım?"

"Sana sevineceğin bir haber vereceğim!"

"Söyle bakalım neymiş o?"

"Sinirli misin sen?"

"Annemgil ve babamgil, sizin evde oturuyoruz. Bu konu hakkında konuşacağız. Neyse, sen ne diyordun?"

Seb sessizce konuştu.

"Hamileyim."

"Ciddi misin?"

"Evet?"

"Tamam kızma hemen güzelim. Ben eve geç geleceğim bu arada."

"Tamam, abi ben burada ineyim."

Seb telefonu kapatıp indi minibüsten. Biraz yürüdükten sonra eve varmıştı. Üstüne saten askılı pijama takımının üstünü ve şortunu giydi. Sonra salona inip uzandı. O öyle boş boş uzanırken kapı alacaklı gibi çalınmaya başlamıştı. Seb'de irkilmişti, çünkü Ryan'ın geleceğini düşünmüyordu.

Gidip kapı deliğinden baktığında Leo önde, arkada üç tane cüsseli adamlar (?) vardı.

Seb hemen odasına çıkıp yatağın kenarına saklanmıştı. Daha sonra sert bir ses gelmişti, kapı kırılmıştı. Hemen Ryan'ı aradı. Sessizce konuştu.

"Ryan abi lütfen eve gel -Seb'den bir hıçkırık koptu ve devam etti- Leo ve birkaç adam eve geldi ben yatak odamda saklanıyorum... Çok korkuyorum yalvarırım gel..."

Seb'in konuşurken sesi titriyordu. Ryan hiçbir şey demeden direkt telefonu kapatmıştı ve yola koyulmuştu.

Ryan içeri girdiğinde elleri arkasında olan takım elbiseli Leo, sırıtarak arkasına dönmüştü.

"Hoşgeldin 'aslan baba', sevgilin nerede söyle bakalım."

"Anasını siktiğimin evladı, sen kimsin lan?"

"Çok sevdiğin eşinin sevgilisi, ah kusura bakma yanlış söyledim... Mafya, eski sevgilisi!"

...

Kinayi yakmislar gelineeeee







zoraki evlilik- ryan, sebWhere stories live. Discover now