" b i r "

32 6 14
                                    

"Baba ben koruma falan istemiyorum!"

Prenses Diana Perla Dimitrov, sarayın taht odasının tam ortasında durmuş, babasına, Kral Igor Vladimir Dimitrov'a bakarak konuşuyor, daha doğrusu bağırıyordu. Üvey kız kardeşi Prenses Marina, bir köşede ona bakıyordu. Kıskandığı açıktı ablasını. Diana bir çok konuda ondan daha iyi olmuştu daima. Güzellikte, derslerde, erkeklerde, kendini savunmada.

"Diana, bu konu kapandı. Son olanlardan sonra bir korumaya ihtiyacın olduğunu sen de biliyorsun."

Son olaylar diye bahsettiği şey üniversiteye gitmek için saraydan ayrılan Diana'nın kaçırılması, Arşidük Christian Lestrange ve Dük Dimitri Rosier tarafından kurtarılmasıydı.

"Sadece Ivan'ı kabul ederim, beni duydun mu?"

Kral Igor başını iki yana salladı. Kızını kurtaran adamdan daha iyi bir korumayı nasıl bulurdu ki? Güvendiği eski bir dostunun iki büyük oğlundan biri olan Christian Rhys Lestrange, oldukça güvenilir bir adamdı. Her konuda geçerliydi bu güvenilirlik. Devlet adamı olarak, şövalye olarak, gerçek bir erkek olarak. Kızını ondan başkasına nasıl emanet edebilirdi?

"Aklımda biri var, Ivan'dan kesinlikle daha iyi."

Cevap üzerine kaşları daha çok çatıldı Diana'nın. İstemiyordu başka birini. Ya Ivan ya hiç diyordu çünkü Ivan'ı çocukluğundan beri tanıyordu. Abisi gibi olmuştu.

"Ivan dedim, konu burada kapandı baba!"

Ardından arkasını dönüp taht odasından dışarıya adım attı. Kapıyı kapatıp önüne dönerken kendi kendine konuşmaya başladı.

"Sanki ben koruyamam kendimi, ne sanıyor beni anlamıyorum ki! İyi ki zekam ona çekmemiş, aptal kral. Sabır ya—"

Sözlerine devam edecekken sert bir cisme çarpması ile durdu, başını kaldırdı. Gördüğü kişiyle kör olmayı bile dilemiş olabilirdi.

"Majesteleri Diana"

Karşısındaki soğuk bakışlı, yakışıklı soylu, Buz Şövalye olarak bilinen Christian Rhys Lestrange'den başkası değildi. Daha önce onu kurtarmış olan adam.

Diana ondan pek haz etmezdi. Bir insan neden hiç gülmezdi ki? Tamamen saçmaydı ona göre. Christian'ın ikizi Chester daha iyiydi, en azından güler yüzlüydü bu nemrut adamın aksine.

"Ekselansları Christian."

Birbirlerine eğilerek selam verdiklerinde adamın soğuk yüzünde hiçbir mimik oynamadı, Diana ise yüzünü buruşturdu.

"Nasılsınız?"

Christian'ın sorusunu beklemeyen, bir an önce gitmek isteyen Diana ona baktı, kendisinden yirmi, yirmi beş santim uzundu, bu yüzden başını kaldırmak zorunda kalmıştı.

"Teşekkürler, izninizle."

Diana pek hoş olmayacak şekilde onun hatrını sormadan yürümeye başladı. Christian prensesin böyle davranacağını tahmin etmemişti, biraz şaşırmıştı. Kabalıktı ona göre yaptığı. Başını iki yana salladı, muhafızların açtığı, Diana'nın az önce çıktığı kapıdan içeri girdi.

Kral Igor ve Kraliçe Anastasia'nın önünde edildikten sonra Prenses Marina'nın onu hayranlıkla izleyen bakışları arasında konuşmaya başladı.

"Beni emretmişsiniz, majesteleri."

Kral Igor onu süzdü. Kesinlikle kızını emanet edebileceği kadar gözü kara ve güçlü bir adamdı. Krallığa ve krala olan bağlılığı da prensese korumalık yapma konusunda emre uyacağını belli ediyordu.

"Seni önemli bir şey için çağırdım Christian."

Christian hazırola geçti, kralından gelecek emre hazırdı.

"Emriniz başım üzerine, majesteleri."

"Kızıma, Prenses Diana'ya korumalık yapmanı istiyorum."

Christian duyduğu emirle duraksadı. Hiç anlaşamadığı prensese korumalık yapacaktı demek? Kader yine ona gülmüyordu, bahtsız bedevinin tekiydi. Ama emre itaat edecekti, etmek zorundaydı.

"Emredersiniz. İstediğiniz zaman başlayabilirim."

👑

Birinci bölüm sonu!

AKLIMDA BİRİ VARWhere stories live. Discover now