İhanetin Gölgesinde

Start from the beginning
                                    

Ardından kahkaha attı, kahkaha attı. Deliymiş gibi davranıyordu adeta, bu tavrıyla Kont'a meydan okuyor, onun gücüne meydan okuyordu. "Bırak bu işleri Kont. Abim umurunda değil senin," dedi, sesindeki soğuklukla Kont'un yüzünde şaşkınlık yaratıyordu. "Eva'nın peşindesin. Abimi cadılar kurtarmışmış... Saçmalık! O cadılardan herhangi biri abimi gördükleri yerde yok ederler. Sanki bilmiyoruz."

Daria'nın bu sözleriyle, Kont'un yüzündeki öfke ve şaşkınlık bir an için dondu. Kont, kılıcı indirdi ve Daria'nın gözlerindeki zafer pırıltısıyla karşı karşıya kaldı. Daria'nın yüzünde bir zafer ifadesi belirdi ve adım adım Kont'a doğru yaklaştı. Saçları hafif rüzgarla dans ederken, gözlerindeki ışıltı Kont'un dikkatini çekti. Daria, adeta bir avcı gibi, avını yakalamışçasına Kont'un karşısında durdu.

Kont'un dudaklarına doğru yaklaşırken, Daria'nın nefesi hızlanmıştı,  "Evet aşkım, aramızda böyle keskin şeyler olmasın ki rahatça seni öpebileyim," diye fısıldadı. Daria'nın parmakları, Kont'un tenine hafifçe temas etti. Ve sonra, bir tutku dolu dans başladı. Dudaklarının birbirine dokunuşu, ateşle çarpışan iki yıldırım gibiydi. Her öpüş, bir öncekinden daha tutkulu ve ateşliydi. Zaman durmuş gibiydi, sadece onlar vardı.

Kont, hırsla Daria'yı öperek ağaca bastırdı, bedenlerinin birleşmesiyle bir ateş yanıyordu, tutkulu bir dansın içindeydiler. Daria'nın içinde bir karmaşa vardı, aynı anda hem tutku dolu bir aşkın hem de içindeki korkunun yanıp söndüğünü hissediyordu. Kont'un dudakları, ona olan arzusunu açıkça gösteriyordu, ancak bu arzunun içinde bir karanlık ve tehlike de gizliydi.

Dudaklarına sertçe yapışan Kont'un öpücüğü, hem tutku dolu hem de acımasızdı, Daria'nın bedenini adeta yakıyordu. Dudakları ayrıldığında birbirlerinin gözlerine baktılar.

Daria, elini uzatarak Kont'un yanaklarını okşadı, bu jestle birlikte içindeki sevgi ve umut yeniden canlandı. Artık beraber olabilirlerdi. Ancak, aniden Kont'un çıkardığı hançeri hissettiğinde, bedeni bir şok dalgasıyla titredi. Acı, hızla bedenini sararken, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Karanlık bir korku, her hücresine yayıldı, bu nasıl olabilirdi? Kont'un ona bunu yapacağını hiç düşünmemişti, tüm umutları bir anda paramparça olmuştu.

Kont'un sırıtarak söylediği sözler, Daria'nın içinde bir fırtına koparıyordu. "Bana yalan söylemeyecektin..." diye mırıldanması, onun kalbinde bir yara daha açıyordu. "Onların nerede olduğunu saklamayacaktın." Bu sözlerle birlikte, Daria'nın içindeki umutlar tamamen söndü, hayal kırıklığı ve acıyla dolu bir sessizlik bedenini sarıyordu.

Kont, Daria'ya doğru uzandı, yüzünde hırsla bir ifadeyle. Daria'nın kalbi hızla attı, bedeni Kont'un dokunuşuyla gerildi, nefes alışverişi hızlandı. Kont'un eli, Daria'nın eteğini kavradı. Eteğin kumaşının arasında gizlenen mektubu çekip aldı, Daria'nın gözleri büyülenmiş bir şekilde ona bakıyordu, şaşkınlık ve endişe iç içe geçmişti yüzünde.

Kont, mektubu açtı ve okumaya başladı. Daria'nın kalbi hızla atmaya devam ediyordu, merakla ve kaygıyla Kont'un okuduğu satırları izliyordu. Kont'un yüzünde bir değişim belirdi.

Tam o sırada sihirli küre, bana mektupta yazanları gösterdi.

"Kont Gabriel," diyordu mektup, "Arkadaşınız Kontes Eva'nın sağlığı için bu kadar endişeleniyorsanız, istediğinizi yapmakta özgürsünüz," diye devam ediyordu. Kont'un yüz ifadesinde bir kafa karışıklığı gözlemleniyordu.

"Pek tabi, tutuklu bir mahkumu kaçırırsanız, bedelini ödemek zorunda kalacağınızı unutmayınız," diyerek uyarıda bulunuyordu Gabriel'e.

"Biz en kısa zamanda orada olacağız. Lütfen sabırlı olun," diyerek teselli etmeye çalışıyordu, satırlardaki samimiyet ve dostluk hissediliyordu.

"Eğer bahsettiğiniz gibi Kontes Eva masumsa, bunu yapanlar cezalandırılacak," diye devam ediyordu, adaletin sağlanacağına dair bir umut ışığı veriyordu. Kont'un yüzünde bir şok ifadesi belirdi, gözlerindeki şaşkınlık ve endişe açıkça okunuyordu.

"Sizden bir dost olarak tek ricam, lütfen hataya hatayla karşılık vermeyin. Adalet er geç sağlanacaktır. Saygılarımla, Prens Settus." diye bitiriyordu.

Kont, mektubu kızgın bir şekilde yırtıp atarken, "Lanet olsun sana Daria! Kendini boş yere öldürttün," diye bağırdı, sesindeki sinir tüm atmosferi kaplamıştı.

Daria, yerde acılar içinde kıvranıyordu, karnını sıkıca tutarak yaşadığı ağrıları dindirmeye çalışıyordu. Yüzü, acı ve çaresizlikle buruşmuştu, gözleri bir karışıklık ve korkuyla doluydu. Her nefeste çektiği hava, onun için bir işkence gibi gelmişti, ama hala hayatta olmanın verdiği bir umutla, yardım bekliyordu.

Daria'nın acı içinde kıvranan bedenini gören Kont, yüz ifadesini buruşturdu, içindeki karanlık düşünceleri bir kez daha gizleyerek, soğuk ve acımasız bir maskenin ardına sakladı. "Ölürsün birazdan, senin için çok geç..." dedi, sesindeki soğukluk ve acımasızlık insanı ürkütüyordu.

Kontesin Laneti +18Where stories live. Discover now