Cebinden bir kutu çıkartıp bana uzattı ben ona bakarken o kutuyu elime bıraktı. Ben daha az önce ağlıyordum. Bu adam neden dengemi bozup beni şaşırtıyordu? "Bu ne?" Çatallaşmış sesimi duyduğunda kaşlarını çattı ama konuştu. "Telefon. İçerisinde hem evdekilerin hem de Gizemlerin numarası var." Tek kaşımı kaldırırken ona baktım. Manyak mıydı bu adam? "Ne yapayım ben bununla?" Yedi sene boyunca elime yalnızca Vuralın telefonlarını açmam için verilen bu telefona gram ihtiyaç duymuyorken dünya para vermesinin ne anlamı var? "İstemiyorum, götür iade et." Tatlı bir sınır bozuculuğu vardı. Göz yaşlarımı dahi kurutmuştu.

"Egemen abim!" Oğlumun Egemen merakını napacaktım ben? "Oh abisinin oğlu, ne ara tüydün sen buraya?" Abisinin oğlu... Bu hitaptan hoşlanmamıştım. Gidecek bir adamın, gidecek olan bir çocuğa söylemesi fazlaydı. Oğlumu kendine bağlaması haksızlıktı. Onları ayırmaya nasıl kıyacaktım?"Anneme seslendim ama duymayınca korktum, canavar geldi sandım!" Oysa ona oğlum demesi gereken kişi canavarımızdı. "Artık," dediğinde onu susturdum. Ben bu sözüne inanırken oğlum da inansın istemedim ne olursa olsun buradan gidecektik ve oğlumu bu yalana inandıramazdı. "Ne oldu annecim?" Ege bir bana bir Egemene baktı ama hemen ardından gülerek konuştu. "Ece, Doruğun annesi ile konuştu. Sonra bana iftira attı. Ben konuşmuşum gibi, çok yalancı anne!" Aklıma Aslanın söylediği geldi 'annene güvenme Zümrüt.' Ben güvenmezdim, çocuklarımın güvenmesine de engel olacaktım. İçeri girerken Egemen ve Ege hem konuşuyor hem de ardımdan geliyordu.

Egeyi o kadının kucağında görmeyi beklemiyordum. "Ece," dedim yumuşak tutmak için çaba sarf ettiğim sesimle. Ece benim sesimi duyduğu gibi bulunduğu kucaktan kalkmaya çalıştı ama onu sıkıca tutan kollar ona izin vermedi. "Bırak kızımı Derya." Derya hanım denmesini hak etmiyordu. Efsun hanım araya girmek adına konuştu. "Kızım Derya kötü bir şey yapmıyordu..." Varlığı kötülük onun Efsun hanım. "Nasıl beni Ece gibi bir çocukken bıraktıysan, şimdi ölmüş sayacaksın. Çocuklarıma torunum diyip bağrına basamazsın. Onlar senin torunun değil tıpkı benim senin kızın olmadığım gibi. Şimdi kızımı o pislik dolu kucağından indir Derya Denizoğlu. Onlara zihnindeki hiçbir kötülüğü bulaştırma." O Eceyi bırakırken Perihana yapmadığım uyarı yüzünden kendime sinirlendim. Ona söyleseydim kucağına almasına izin vermeyecekti.

İki gün geçmişti ve biz bir bayram sabahına ilk defa bayrama girer gibi girmiştik. Üzerimizde Egemen'in aldığı bayramlıklar varken gülümsememek elde değildi. Ege'ye aldığı kamuflaj ceket öyle hoşuna gitmişti ki dünden beri çıkartmamış, aşk ile bakmıştı. Bir gün onu o kıyafetlerin içinde hayal ettim. Büyümüş koca adam olmuş olacaktı, benim oğlum da büyüyecekti değil mi? "Anne, bak cici olmuşum mu?" Ece bunu söylerken açık yeşil elbisesinin etrafında dönmüştü. "Çok cici olmuş bir tanem." Ege güzel mi diye sormadı çünkü ona yakışacağına emindi. "Anne sen de prenses gibi olmuşsun Egemen abi çok şeyliymiş." Güldüm bilmediği kelimeyi kullanmaya çalışmasına. "Bence Egemen abin çok zevkli, baksana bize anne-kız takımı yapmış."

Kıkırdadığında odanın kapısı çaldı. "Girebilir miyim?" Sabah daha erkendi ve biz Ege'nin büyük ısrarları sonucunda bayramlıklarlaydık. İkisi içinde ilk bayramdı. "Egemen abi gir. Bak asker gibi oldum çok teşekkür ederim!" Egemen odaya girereken bacağına sarılan oğlumun saçlarını sevmişti. Bugün gidecekti ve çocukların bundan haberi yoktu. "Güle güle giy aslanım, çok yakışmış." Ege hemen itiraz etti. "Asker olduğumda yanımda sen de ol olur mu Egemen abi? O zaman gerçek asker kıyafetim olur." Gülümsedi Egemen oğluma olan bu yakınlığı canımı yakmak için yeterliydi. "Ben güzel olmamış mıyım Egemen abi?" Ece'nin kendini hatırlatması kollarını ona uzattı. "Prensesler gibi olmuşsun güzelim." Eceden çok geçmeden bir "yaa" nildası döküldü. "Bende anneme prenses gibi dedim. Bize anne-kız kıyafeti yapmışsın çok sevdim ben annemle aynı giyinmeyi." Egemen gözlerini bana değdirdiğinde yutkundu, hemen ardından bir soru sordu.

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now