Harry en büyük düşmanı Voldemort ile savaşırken babası tarafından kaçırılan ve ağır işkenceler gören Draco'yu sonunda bulduğunda, genç seherbaz ölümün eşiğindeydi. St Mungo'da geçen haftalar sonunda Draco iyileşti ancak her şeyi unutmuştu. Bir büyüc...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sarışın genç adam sırtını diğer genç adamınkine dayadı. Göğsü nefes nefese hızla inip kalkıyordu. Asasını terli avucundan kayıp düşmemesi için daha sıkı kavramaya çalışırken, alnından bir yerden akarak gözünü kapatan kanı hızla diğer elinin tersiyle sildi. Dört bir yanlarından geliyorlardı. Sırtını verdiği genç adamın gür bir sesle lanet savurduğunu duyunca yeninden cesaretlendi. Kazanacaklardı. Harry onların tarafındaydı ve kazanacaklardı.Voldemort'la karşılaşana kadar onu koruması yeterliydi. Severus' a ölmeden önce verdiği sözü tutacaktı.
Draco uzun sarı saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı ve en yakınındaki ölüm yiyeni yere yapıştıran bir lanet savurdu. Harry'nin sırtını korumak yapılabilecek en tehlikeli görev olsa da, Draco bunu gönüllü yapıyordu. Sevdiği adamı korumak için hayatını ortaya koymak ve bu savaştan sağ çıkmalarını sağlamaya çalışmak onu hiç olmadığı kadar bütün, bir yere ait hissetmesini sağlıyordu. Harry yaşadığı sürece onu hayatı pahasına koruyacaktı. Dördüncü ölüm yiyen kasılarak yere yapışırken Draco titreyen bacaklarına biraz daha dayanın diye emretti. Henüz bitmedi.
Karşısına geçmek için yürüyen ölüm yiyeni yüz metre öteden bile tanıyabilirdi. Harry'nin onu kalabalığın arasında olsa bile kolayca bulabileceğini söylemesinin nedenini şimdi daha iyi anlıyordu. Bu beyaza yakın sarı saçlar, adeta bir işaret fişeği gibiydi. Asasının bir hareketiyle maskesini buharlaştıran, uzun sarı saçlarını kalın bir atkuyruğuyla ensesinde toplamış adama bakarken asasını tutan eli titriyordu. Harry'nin derin bir nefes aldığını duyunca yan gözle arkasına baktı ve kalabalıktan sıyrılarak rakibinin karşısına geçen kel kafalı korkunç adamı gördü. Biraz daha dayanmalıydı...
Lucius Malfoy yüzünde bir tiksinti ifadesiyle asasını kendi oğluna doğrultmuşken titremenin esamesi görülmüyordu. Draco onun için çok önceden ölmüştü. Harry' e olan aşkını kabul ederek Karanlık Lord' a ve babasına sırtını çevirdiğinde ölmüştü. Draco babasının soylu yüzündeki iğrenme ifadesine bakarken çenesini biraz daha dikleştirdi. Asa tutmayan elini yavaşça arkasına kaydırıp Harry'nin elini yakaladı ve kısacık bir an sıktı. Sırtını dayadığı genç adamın gergin sert kasları bir anlığına gevşemiş, elini geri sıkarak karşılık vermişti. Ve sonra iki genç adam da aynı anda bağırdılar.
" EXPELLIARMUS! "
********************************
St. Mungo
Koridoru öfke, telaş ama daha çok korkuyla koşarak aşan, siyah saçları karmakarışık genç adam arkasında bıraktığı kan izlerinin farkında bile değildi. Vücudunun pek çok yeri kan içinde, cübbesi neredeyse paramparçaydı. Bir kolu sanki cansızmış gibi bedeninin yanından sarkıyor, sağ bacağını yerde sürüyerek ilerliyordu.
