2.5

5.3K 332 54
                                    

Mekana giriş yaptığımız anda kulaklarımı rahatsız etmeyecek şekilde çalan müzik etkisini biraz daha kaybetti. İnsanların hararetli konuşmaları müziğe karıştı.

Barış'ın yönlendirmesi ile bir masaya doğru ilerlerdik. Masada tanıdık yüzler vardı. Her yarış mutlaka gördüğüm Kenan; aynı zamanda Barış'ın yakın arkadaşı. Kenan'ın yanında kısa boylu, beyaz tenli, siyah dalgalı saçları olan bir kız vardı,  yüzündeki aptal sırıtış ile Kenan'ı izliyordu; Kenan ise karşısında duran Sena'yı.

Bizim geldiğimizi ilk fark eden tabii ki Sena oldu. Konuşmasını tamamlamadan bize bakmaya başladı. Eğer tam şu an kovboy filmi çekiyor olsaydık Sena ile benim aramdan çalı yığını yuvarlanabilirdi.

Bakışlarımı hemen Sena'nın yanında duran uzun boylu, esmer çocuğa çevirdim. Saçlarını sıfıra vurduğu için ilk başta tanıyamamış olsamda biraz daha dikkatli bakınca yarışlara katılan Mehmet Han olduğunu anladım.

Masaya ulaştığımızda herkesin bakışları bize döndü, Kenan "Kardeşim, hoşgeldin." dedi, Barış'a sarılırken. Sarılmaları bitince mahçup bir gülümseme ile bana bakıp kafasını bir kere hareket ettirdi ve elini uzattı.

"Kenan ben" hızla aynı şekilde karşılık verdim "Evren bende, memnun oldum." dedim.
Kenan elini çektikten sonra yanındaki kızı göstererek "Kayra, kız kardeşim."

Ah ben sandım ki... "Çok memnun oldum, Evren ben." Kayra aynı samimiyetle karşılık verdi. Mehmet Han öne atılarak kendini tanıttı.

"Evrenin bu kadar güzel olduğunu bilseydim 'Niye doğdum ben?' diye yakınır mıydım?"

Barış bir adım öne çıkıp kafasını Mehmet Han'a doğru uzattı "Çok yanlış sulardasın göt herif."
Mehmet Han teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırdı ve gevşekçe güldü "Mayınlı bölge he?" dedi elleri hala havadayken "Aman patlama." diye dalga geçti Barış.

Sena kendini tanıtmadı. Zaten onunla el sıkışmak istemiyordum fakat Barış bunu fark etmiş olacak ki elini belime koyarak Sena'yı gösterdi "Arkadaşım Sena." kısa ve öz. Arkadaşı.

Bu adam benim kocam.

Sena yüzüne yapışmış yapmacık gülümsemesi ile sadece "Merhaba." dedi. Cevap olarak kafamı salladım ve biraz daha Barış'a yaklaştım.

Sohbet tüm akıcılığı ile devam ederken arada dahil olup eğlenmenin keyfini çıkardım. Konuşma sırasında Barış hep yanımdaydı ve tenlerimizin temasını asla kesmemişti, hatta bir ara göğüsünü sırtıma yaslayıp kollarını masaya doğru uzatmış ve benim tansiyonumun ayarları ile oynamıştı.

Gece ilerledi, kadehler sürekli yenilendi. O kadar kendimizi kaptırmıştık ki Barış ile mekanın bir köşesine geçmiş sohbet ediyorduk. Bar sandalyesine yarım yamalak oturmuş elimdeki kadeh ile oynuyor, bir şeyler anlatıyordum ve Barış tüm ilgisiyle beni izliyordu.

"Sonra okuldan atıldım." cümlem bitince kadehimden bir yudum aldım. Barış ise tabiri caizse otuz iki diş sırıtarak beni izliyordu. "Sadece sana açıldığı için mi dövdün o çocuğu?" diye sordu.

Ufak bir kıkırtı ile kafamı hayır anlamında salladım "Çocuk yavşağın tekiydi, o gün abim ile de kavga etmiştik bende çocuğa patladım."

Barış sözümü hızla kesti "Çocuğa patlamamışsın, çocuğu patlatmışsın güzelim." sesindeki kinaye biraz utanmama sebep olsada güldüm.

"Tüh ya!" dedi birden. "Yattı bizim iş." kaşlarımı çatarak sordum "Ne işi?"

"Evlilik teklifi yattı." kalbim bu sefer biraz hızlı çarptı "Sen şimdi beni hastanelik edersin." sesini ve yüz ifadesini inandırıcı olması için şekilden şekile soktu "Daha çok gencim Evren hanım, acıyın bana."

Bir kez daha kahkaha attım ve elimdeki kadehe dikkat ederek, içimdeki yeşermeye başlamış çiçeklerin isteği üzerine birazda alkolün etkisiyle düşünmeden hareket ettim ve kollarımı Barışın boynuna doladım.

Barış bir kaç minik adım daha atarak bana yaklaştı ve gözlerimin içine bakmaya başladı "Siz o evlilik teklifini edecek cesareti bulabilecek misiniz Barış bey."

Kaşlarını kaldırdı "Sen kabul edeceksen ben her türlü ederim." Başımı yana doğru yatırdım ve gözlerimi kıstım "Asıl sen benim kocam olmaya hazır mısın bir emin olayım." dedim.

Barış dudağının bir kenarını hafifçe kıvırdı ve yarım bir gülümsemeyi bana bahşetti ardından kısa fakat etkisi büyük o kelimeyi söyledi "İzninle."

Yüzünün yakınlığı sarhoşluğuma sarhoşluk katarken buna dudaklarını ekledi. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kalbim göğüsümde değildi. Kalbim dudaklarımda atıyordu, dudaklarıma değen onun dudaklarında.

Hareketleri aceleci değildi. Benden izin istemişti ama cevabını şimdi istiyordu. Cevabını verdim.
Uyuşmuş dudaklarımı hafifçe hareket ettirdim. Barış bunu fırsat bildi ve dudaklarını biraz daha bastırdı. Ruhumu öpmek ister gibi...

Sıcak dudakları buz kesmiş bedenimi cayır cayır yakmaya başlarken kendimi öpücüğün tatlı meltemine bıraktım.

Dudaklarını her hareket ettirişinde eridiğimi hissettim. Aceleci olmadan, keyfini çıkartarak öptüm onu.

Öptük birbirimizi.

***
Bir sonra ki bölüme geçmeden önce minik yıldızın üzerine basarak onun parlamasını sağlayın lütfen.
***
Benim masum çiftim kocaman bir adım attı, bu adımda onların yanında olduğunuz için ve 2.5K okunma için sizlere binlerce kez teşekkür ediyorum...

UYUDUN MU MOTORCU? [Texting]Where stories live. Discover now